Gönderi
Hayatın bizlere neler getireceğini hiç bilmiyoruz. Bir gün önce hayatınızda her şey güllük gülistanlık, ertesi gün darmadağın olabiliyor. Tıpkı Selim'in hayatı gibi.
Firari kitabımız 4 bölümden oluşuyor.
Selim; hayatı güzel bir seyirde devam ederken, yaşadığı bir olay neticesinde akıl hastanesine yatırılır. Akıl hastanesinden arkadaşı Tuna sayesinde çıkar ve Tuna onu yeşillikler içinde bir dağ evine yerleştirir.
Dağ evinde geçen aylar sonrasında kendisini yavaş yavaş toparlamaya başlamıştır.
Bir gün alışveriş için kasabaya indiğinde, Şanslı isimli bir yavru köpeği sahiplenir. Dönüş yolunda elinde fazla yükü olması, havanın kararmış ve yağmurlu olması nedeniyle taksi ile evine dönmeye karar verir. Taksici Erdal ile yolları kesişmiş olur. Kimseyle görüşmek istemese de kahramanımız, Erdal'ın gizemli halleri dikkatini çeker ve zamanla dostluğa dönüşür bu tanışma.
Selim, neden akıl hastanesine yatırılmıştı?
Erdal'ın gizemi neydi?
Kitabın her bölümünde ayrı ayrı; Selim ve Erdal'ın hayatlarına tanıklık ediyoruz.
Yazarımızın ilk kitabı olmasına rağmen; doğayı betimlemesi, olay örgüsü, o kadar etkileyici ki; kitabı bırakmak istemiyorsunuz.
Yağmurlu havaları da bana o sevdirmişti. Yağmur yağmaya başladı mı şöyle bir gökyüzüne bakar, yürüyüşün keyfini çıkaracağına inanırsa beni dışarıya çıkarıp, beraberce yürümek isterdi.
İnsanlardan uzak, doğa ile baş başa olabileceğim coğrafyayı kafamda şekillendirmeye çalışırken ıssız ve sessiz ortamda huzur bulabileceğimi biliyordum.
"Düşünmek ne sancılı şey, değil mi?"
Hafızalı cihazlar hafızamızın yerini almaya başlayınca bu tür şeyleri öğrenme gereği duymuyoruz.
Kurguladığım senaryodan farklı gelişen olaylar beni bir labirentin içine çekiyordu.
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.