Gönderi

308 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Her sevgi, had safhaya varmış bir bencilliktir.
Bazı kitaplara ekmek banasınız geliyor mu ya sizin de? Bu onlardan biri işte. Elimden bırakamadan okudum. Öncelikle, hiç yapış yapış cümleler kurmayan, takıp takıştıramayan ama yine de çok lezzetli bir dili var yazarın. Böyle yazarlar bana üstüne eğildiği her neyse, onu belini bükmeden almaya çalışıyormuş gibi geliyor hep. Hayranım buna. Bir erkek iki kadın. Farklı zamanlara yayılmış üç kenarlı bir hikaye bu. Üç ana karaktere sırayla söz veriyor Márai. Bir savaş sahnesi sanki, sanki üç cephe, her cephede başka bir telaş, herkesin kendi el yapımı silahı, ötekinin yürek ağrısını göstermeyen bir dürbünü, hepsinin kendi etinin sızısı..Önce acıları ip gibi diziyor satırlara, sonra acıların anısını, sonra da anıların anılarını..Bak diyor, ne çok gerçek var, ne çok doğru. İlk iki bölüm karakterlerin hayatla ve kendileriyle kurduğu ilişkiyi didikliyor. Üçüncü bölümde de var bu, ama bu sefer sahneye savaş çıkıyor ve yazar bu sefer hayatın bizimle kurduğu ilişkiye baktırıyor bizi. Hani her şey bizim ellerimizdeydi ya, bak, tarih nasıl da dirsek vurup kenara atıyor insanı, nasıl da ağırlıksız gölgeler misali kalakalıyoruz. Havaya uçurulan tarihi köprüler yüzünden iki yakası bir araya gelmeyen bir şehir, o şehir gibi iki yakası bir araya gelmeyen, korku ve dehşetten yutkunamayan insanlık..Ama dur, herkes için aynı değil sanki bunlar. Burjuvalar nasıl yaşıyor bunu, yoksullar nasıl? Sınıf farkını yüzlerindeki gülümseme gibi anekdotlarla öyle güzel veriyor ki. Ama buraya şu notu da düşmem gerek; iki savaş arasındaki Budapeşte’nin büyük resmine baktığımız son bölüm kitabın ilk bölümleri gibi akmıyor niyeyse. Orda bir şeyler tıkanmış, yavaşlamış. Yine de çok sevdim o ayrı. O da nazar boncuğu olsun. #esentezel çevirisi
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 20192,112 okunma
·
1 artı 1'leme
·
694 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.