Gönderi

Simon davasıyla kasabayı iyice tanımıştı, durumunu yeniden canlandırmaya başladı. Kimler vardı karşısında. Belediye başkanı Darras, iyi bir insandı ileri görüşlüydü ama görevini ve çıkarlarını kaybetmekten ödü kopardı. bugüne bugün büyük bir işletmenin sahibiydi. Bongard'lar, Deloir'lar, Savin'ler. Milhommlar geçti gözlerinin önünden. Ortalama bir akıl ve erdem sahibi olması gereken bu insanlar, vahşet ve budalalık dolu, ne aptalca sözler etmişlerdi. Bunların ardında, en saçma hikâyeler, uyutulmuş, en umulmadık, en yırtıcı şeyler yapabilecek koca bir halk, koca bir yığın vardı. Kafalar hâlâ barbar, vahşi boş inançlar peşindeydi, yarattıkları putlara tapıyorlar. yakıp yıkmayı, yağmayı zafer sanıyorlardı. Hoşgörüden, iyilikten, akıldan yoksundular. İnsan sormaktan kendini alamıyordu, bu hata ve yalanlar yığını içinde nasıl rahat edebiliyorlardı? Temiz, sade ve açık olan her şeyden dehşet duyuyorlarmış gibi, temiz, basit ve açık olan her şeye karşı sonsuz bir hınç besliyorlarmış gibi neden en basit mantığa ve akla karşı direniyorlardı? Neden güneşin varlığını kabul etmek varken gözlerini ısrarla gün ışığına yumuyorlardı? Neden Simon sorununda, inmeli insanlar gibi böyle şaşılacak bir körlük, ilgisizlik göstermişler, gerçeği görmeye, anlamaya uğraşmadıkları gibi üstüne yoğun karanlıklar serperek onu büsbütün gizlemeye çalışmışlar, boş inançlar ve önyargılar içinde çırpınarak ölümçığlıkları atmışlardı? Şüphesiz «le Croix de Beaumont», «le Petit Beaumontais» gibi gazeteler her sabah yalanlar kusarak halkın beynini zehirliyor, halkı kandırıyordu. Çocuk beyinliler, cesaretsiz yürekler, uşaklık ve yoksulluk içinde kıvranan bu zavallı sade insanlar; yalancıların, sahtekârların, halk oyu avcılarının kurbanlarıydı elbette. Dünyanın efendileri; yani imparatorluklar, krallıklar, saltanatlarını çalıp çırptıkları, köleleştirdikleri insanların beyinlerini uyuşturarak sürdürüyorlardı. Ama bilincin bu uyurgezerliğini, halkın bilincinin bu uyuşukluğunun köklerini daha başka nedenlerde de aramak gerekirdi. Yığınların böylesine kolaylıkla teslim olması, zehirlenmesi için direnme gücünü bütünüyle yitirmesi gerekirdi. Zehir özellikle cahiller, bilmeyenler, eleştiriden, tartışmadan yoksun beyinlerde etkisini gösterir. Bunca hüznün, haksızlığın, alçaklığın temeli, tarihin nice çirkefler ve cinayetleri arasında ışığa doğru usul ve hantal adımlarla ilerleyen insanlığın büyük acısının ilk ve tek nedeni, bilgisizlikti. Halkların kurtuluşu, kitlelerin köklü eğitimi, her şeyden önce bilgisizliğin ortadan kaldırılmasına bağlıydı. Bilgisiz bir halkın, adalet, eşitlik duygularından ne kadar yoksun olduğu, Simon olayıyla, bir kez daha ortaya çıkıyordu. Adil bir Fransa ancak ve ancak gerçeğe saygıyla kurulabilirdi.
Sayfa 166 - 167 Amaç Temel YayınlarKitabı okudu
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.