Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Hakkında bir şeyler yazması okuması gibi zor bir kitap Kalabalıkta Yüzler. Not almış olduğum ilk izlenimlerle başlamak istiyorum. Ruhlar Evi’nden hemen sonra başlamıştım. Kitap anonim bir alıntıyla başlıyor. “Dikkat! Hayaletlerle haşır neşir olursan, sen de onların arasına karışırsın.” şeklinde. Bana hiçbir şey ifade etmeden önce tesadüf gülümsetti. Bu tesadüfen sonra, iç içe geçmiş farklı anlatılardan oluşan zor bir metin karşıladı beni. Luiselli Meksika doğumlu, çocukluğunu ABD, Kosta Rika, Güney Afrika… farklı ülkelerde geçirmiş. Daha sonra Avrupa’da ve Meksika’da öğrenimi sürdürmüş. Şu anda kızı ve eşi ile birlikte Harlem’de yaşıyor. Öncelikle yazarın bulunduğu yerlere baktığımızda, romanının otobiyografik bazı öğeler taşıdığını söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Roman yazmaya çalışan bir kadın var. Çocuklarıyla yazmaktan zorlandığından bahsediyor bu isimsiz yazar adayı. Evlilik ve çocuk sahibi olduktan sonra kendisiyle alakalı yakındığı durumlardan bahsediyor. Bir yerden de yazdığı kurgu metini okuyoruz bu karakterin. Diğer taraftan kocanın ağzından aktarılan bir okuma yapıyoruz. Bilmem başka kaçırdığım neler var! Tamamı iç içe. İlerledikçe kurguyu ve gerçek hayatları olarak okuduğumuz bölümleri ayırt etmek zorlaşıyor. Kocasının da sık sık yazdıklarının gerçekliğini sorgulamasıyla okur olarak bilinmezliğe tamamıyla dahil olmuş hissettim kendimi. Nerede gerçek başladı, nerede kurgu belirsizleşip, bir süre sonra sınırlar tamamen ortadan kalkıyor. Bir alıntıyla başladığı hayaletler ise roman boyunca her yerde. Bir görünüp bir kayboluyorlar. Evine nesneler taşıyıp getiriyorlar. Ezra Pound da romanda bir görünüp bir kaybolan isimlerden. Valeria Luiselli’nin kitabının adı olan Kalabalıkta Yüzler’i Ezra Pound’un bir şiirinden aldığını biliyoruz. Sık sık edebiyat dünyasından isimlere ve alıntılara yer veriyor ilerlerken. Hemingway,Paul Morand, Federico Garcia Lorca, Nella Larsen, F. Scott Fitzgerald, George Eliot, Emily Dickonson… Romanın iskeletini oluşturan şiirler, şairler, edebiyat, yazarlar, kurmacanın kendisi... Owen, Owen, Owen… Owen’a takmış durumda. Gilbert Owen da Meksikalı bir şair aslında. Şair Owen’ı araştırırken Owen onun için saplantı’ya dönüşmüş gibi. Owen’ın anlatısına dönüşen bölümler olduğunu görüyoruz sonraları… Roman boyunca kediler, portakal ağacı saksısı, ortanca çocuk sık tekrarlanan kelimeler. Kitabın sonunda anlamamıza biraz daha yardımcı olacak şekilde yeniden karşımıza çıkıyorlar. Okurlar için aralarda “yatay anlatılan dikey bir roman” deyişini vurguluyor. “Manhattan’ı nasıl metrodan görmek gerekiyorsa, aşağıdan görülecek bir hikaye” demiş. Nasıl bir roman bu’ya cevap olarak. Sonlara doğru her şey hayal,sanrı,her şey rüya, gördüğümüzü sandıklarımız minvalinde bir noktaya varıyor anlatı. Burada yer verdiği Doppler etkisi açıklayıcı oluyor anlatısını kafalardaki muğlaklıktan kurtarmak için. Her okurun sevmeyebileceği zor ve katmanlı bir roman Kalabalıkta Yüzler. Asıl isteğim kitabı kapatır kapamaz yeniden başlamak ve biraz daha taşları yerine oturtmaktı belki ama gücüm var mı şu an emin değilim. Gelecek bir tarih için not düşüyorum ve aynı zamanda Luiselli’den Kayıp Çocuk Arşivi’ni listeme almadan duramam.
Kalabalıkta Yüzler
Kalabalıkta YüzlerValeria Luiselli · Siren Yayınları · 2016103 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.