"Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan,
kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç
verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun. Eğer Devlet yetersizse,
havaleliyse ve vergi delisiyse, insanların Devlet üzerine endişelenmesindense
bırak böyle olsun. Huzur, Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en popüler
şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya lowa’da geçen yıl ne kadar
mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak
bilgilerle doldur, öyle lanet olası ‘olaylarla’ tıka basa yap ki, kendilerini
bilgileriyle gerçekten “zeki” hissetsinler. Sonra düşündüklerini hissedecekler, hiç
kımıldamadan hareket ettikleri hissine kapılacaklar ve mutlu olacaklar, çünkü bu
tür olaylar değişmezler. Olayların bağlantılarını kurmaları için onlara felsefe
veya sosyoloji gibi kaypak şeyler verme. O zaman melankolik olurlar.
Bugünlerde birçok adamın yapabildiği gibi, TV duvarını ayırıp tekrar birleştiren
kişi, insanı kaba, hayvansı hissettirmeden ölçülüp biçilemeyecek olan evreni
ölçüp biçmeye çalışan kişiden daha mutludur. Biliyorum, ben denedim,
cehenneme kadar yolu var. Sen kulüplerini ve partilerini, akrobatlarını ve
sihirbazlarını, gözü pek adamlarını, jet arabalarını, motosiklet helikopterlerini,
seks ve eroinini, otomatik refleksle yapılacak her şeyi getir onlara. Eğer dram
kötüyse, eğer film hiçbir şey söylemiyorsa, eğer oyun boşsa, beni tereminle
dürtükle, yüksek sesle. Sadece titreşime dokunsal bir tepki olduğunda, oyuna
karşılık verdiğimi düşüneceğim. Fakat umurumda değil. Ben yalnız somut
eğlenceden hoşlanırım...Sakın melankoli selinin,hüzünlü felsefenin dünyamızı boğmasına izin verme. Biz sana bel bağlamışız..."