Anılar defterine eklenen ilginç bir gece daha
Bu gece okuldaki kütüphanede sabahlamaya karar vermiştim. Saat ilerledikçe herkes birer birer gitmeye başladı ve en son bir Ortadoğu ülkesinden geldiği anlaşılan bir erkek ve ben kaldık. Yabancı olduğunu anladığım için ufaktan da bir tedirginim.(önyargı)
Yaklaşık 15 dakika önce, utangaç bir ses tonuyla bana çalıştığım sınavı sordu, söyledim. Onun da yarın Nöroloji sınavı varmış. Bi şey demek için ağzını açacak oldu, sonra duraksadı. Çünkü malum, ben dahil Türkler, Ortadoğulu yabancı öğrencilerle çok çok zaruri olmadıkça hiç muhatap olmayız. (Bunun sebebini merak edenler için, özetle, son yıllarda hükümetin tıp fakültelerini Türklere göre çok düşük puanlarla gelen Suriyeliler başta olmak Araplarla doldurup Türk doktorlarını yurt dışına kaçırtması ile ilgili siyasal duruma yönelik reaksiyon denebilir.) Rahat hissetmesi için gülümsedim. Ardından utana sıkıla oldukça kırık olan Türkçesi ile derdini anlatmaya başladı. Yemenli olduğunu ve az önce ülkesini İngiltere ve Amerika'nın bombalamaya başladığını öğrendiğini söyledi. Çok tedirgin olduğunu ve ailesi oradayken nasıl ders çalışmaya devam edeceğini bilmediğini söyledi. Hemen internetten kontrol ettim, gerçekten de 20 dakika önce ilk saldırının başladığını gördüm. Elimden geldiğince teskin etmeye çalıştım ama ne kadar işe yaradığı hakkında herhangi bir fikrim yok. (Ailesi için şu an endişelenmenin hiçbir faydası olmadığını, Allah'ın dediğinin olacağını ve şu an sınavına odaklanmasını söyledim.) Ona ailesinin riskli bölgede olup olmadığını sordum. Bana "Her yer riskli, çünkü kâfir bu. Ne yapacağı belli olmaz." dedi. Üzüldüm çocuk için. İnsanlar ne dertlerle uğraşıyor... Rabbimden kâfirleri ve içimizdeki münafıkları kahretmesi dileğiyle geçiyorum Yemen'deki son duruma:
Biliyorsunuz ki Yemen'de Sunni oranı %65, Şia oranı %35. Ve Yemen çoğunluk mezhebi egemenliğinde, yıllarca Saudi destekli hükümet ile yönetildi. Ülkenin kuzey tarafında yerleşen Şia nüfus ise temel yaşam ihtiyaçları dahil bir çok hizmetten mahrum kaldı. Açlık ve sefalet bu bölgede çok üst düzeydeydi. Ve 90'larda tepki olarak kendilerine "Husiler" diyen İran destekli Şia'nın Zeydilik koluna bir örgüt kuruldu. İlk etapta barışçıl gösteriler yapan örgütün sloganı: Allah büyüktür, israil'e ölüm, amerika'ya ölüm, yahudilere lanet, islam'a zafer, idi. Devamında Saudi güçleri ile Husiler arasındaki iç savaş çıkması ve tüm ülkeye yayılmasını biliyorsunuz zaten. Yıllarca Suudiler Abd-İngiltere desteğini alarak, siviller dahil olmak üzere Husilerin egemenliğindeki yerleri bombaladılar ve iç savaşı büyüttüler biliyorsunuz. Orada yıllardır yaşanan tüm dünyanın sessiz kaldığı çok büyük bir dramdır gerçekten.
Husiler sene önce başkent Sana'yı ele geçirdi ve yönetimde çift hükümet var şu an diyebiliriz. İran destekli Husiler ve Abd-İngiliz-Suudi destekli el kaide'nin de dahil olduğu hükümet. Hatırlarsanız İsrail-Filistin Savaşı çıkar çıkmaz Yemen İsrail'e savaş açtığını ilan etmişti ve hepimiz bu duruma "Ya kanka bi dur zaten ortalık karışık" tepkisi vermiştik. Fakat Husi yönetimi gerçekten de dediğini yaptı ve Süveyş Kanalını tamamen kapatarak İsrail'e giden tüm gemileri engelleyip korsancılık yaptı. Bölgedeki ticaret akışını neredeyse tamamen sekteye uğrattı. Ve uzun süredir bunu durdurmaları için uyarılıyorlardı zaten İsrail-ABD tarafından. Az önce de USA ve UK Yemen'e bombalı saldırıların başladığını duyurmuş. Bakalım işin sonu nereye varacak... Bu arada Yemendeki bu mezhep temelli iç savaşta herhangi bir tarafı tutmuyorum iki taraf da birbirinden sorunlu ama şunu belirtmeliyim ki: prens Selman aşağılık bir münafıktır, Suudi yönetimi de İngilizlerin Ortadoğu'daki maşasıdır.
Çocuğa Şii mi yoksa Sunni mi olduğunu sormadım. Neticede kim olursa olsun savaş mağduru sivil halkın bir ferdi. Çünkü dünyanın her yerinde filler tepişiyor, çimenlerse eziliyor...
Bu gece de, Yemen'de savaşın başladığı anlarda Yemenli biriyle kütüphanede sabahladığım gece olarak kalsın bakalım aklımda ve bu yazıyla burada...
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.