Gönderi

Jenerik
Işıklar yandı bir anda. Kör edici şekilde ve her zamankinden erken; daha kapanış jeneriği yeni başlamışken yandı hem de. Bir rüyadan uyandırdı, dürttü rahatsız edici bir şekilde... Film bitince tekrar hayatını hatırladı. Kim olduğunu, sorunlarını, gideceği evi, kırık sofayı, yarın sabahın köründe kalkıp işe gitmek zorunda olduğunu ve daha bir sürü şeyi... Sinemayı çok seviyordu, morfin gibi, rüya gibi, alkol gibi bir şey idi ona sinema. Birkaç saatliğine hayatından uzaklaşmak güzeldi, hem de nereye olursa olsun, yeter ki uzaklaşsın... Gözleri bu yeni -ama aslında rahatsız edici kadar eski- hayatının ışıklarına alışmaya başlarken hala kapanış jeneriği akıyordu perdede ama ışık yüzünden silikleşmişti artık. Rüyadan gerçeğe bir geçiş aşaması olmalıydı bu. Film bir anda kaybolmamalıydı belki de hayatından, önce hafif silikleşmeli, sonra gitmeliydi. Tek başına sinemaya gitmeye bir sene önce başlamıştı. Tek başına yaşıyor olduğunu hep unutur ve evin dışında tek başına sosyal bir şeyler yapmaktan hep çekinirdi eskiden. Öyle bir zaman geldi ki taştı evden yalnızlığı, korktuğu şeyleri bile yapmaya başladı; tek başına sinemaya gitmek gibi. Hala jenerik akıyordu perdede, fonda güzel bir müzik vardı filmin finaline yakışan. İnsanlar saygısızca, alelacele salondan çıkmak için neredeyse tepişiyorlardı. Nasıl veya ne kadar güzel hayatları olmalı ki, koşarcasına bu hayatlara gidiyorlardı diye düşündü... salonun üçte biri boşaldı, jenerik bitti, temizlik görevlileri kapıda pusuda görünmekte. Montunu ve su şişesini aldı, koltuğundan kalktı. Çıkış kapısına yöneldi yavaşça ve iğrenç patates kızartması kokuları arasında karıştı kalabalığa. Dr. Merdümgiriz
·
59 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.