Gönderi

421 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitabı yazarın hayatından ve ruh halinden bağımsız okursanız, ya 'Bu ne be?!' diyerek kitabı yarım bırakır, ya da 'Ben ne okudum şimdi?' diye sorarsınız bitirince. Kitapta karşılaştığımız ve konuk olduğumuz birçok nesli birden barındıran kalabalık ev, neredeyse bir deli evi, bir tımarhane. Ölen amcaların, teyzelerin yaşayan insanlardan bol olduğu bir evde büyüyen yazar, bu inlerin cinlerin top oynadığı evde büyümüş mesela. Artık kullanılmayan odanın birinde bir teyzesi, diğerinde bir amcası ölmüş ve uyumak istemediğinde 'uyumazsan (ölmüş olan filan) amcan gelir yanına' gibi batıl inanç ve masallarla buyutulmus. Hikayede sürekli hortlayıp gelen ruhlar ve çingene başını böyle açıklayabiliriz. Uzun zaman devlete karşı savaşan bir dede, çocuklara ruhlardan, perilerden bahsederek ve onları hikaye anlatarak büyüten babaanne, ve başını okumaktan kaldırmayan ve labarotuardan çıkmayan amcalar yazarın özgeçmişinde hakikaten varolan ve onu etkileyen karakterlerdir. Neredeyse ensest görülen akraba arası evliliği, öz teyzeye karşı duyulan cinsel arzu kitapta epey bir konu edilmiş, ki bunun da yazarın geçmişinde bir yeri olduğunu düşünüyorum. Yazarın en büyük travma olmasa da, yaralarından birisi, üç bin kişilik grevcilerin katledilmesinden öte, gerçekten yaşanmış olan bu katliamın inkar edile edile halk içinde bile bir efsaneye, bir mitosa dönüşmesi ve bazı insanların gerçekliğini inkar etmesi. Romanda bu konuya da yer verilmiş. Yüz yıllık yalnızlık kitabı, bir kasabanın ve bir ailenin yüz yıllık hikayesi. Okurken ikisinin de oluşumuna, yükseliş ve çöküşüne tanık oluyorsunuz. Gitgide kalabalıklaşan köy ve ailede, köyde ailenin ve aile içerisinde fertlerin yalnızlığı, her birinin kendi hayatındaki anlam arayışının hikayesi aslında. Yani yazarın. Yazar kendi hikayesini, ailesinin hikayesini, köy ve kasabasının hikayesini anlatmaya çalışmış ve tıpkı grev işçileri olayında olduğu gibi, hakikatle masal, olguyla fantezi harmanlanmış. Kitabın okunuşu hem kolay, hem zor, akış hem hızlı hem sıkıcı. Yazar okurun gözünün yaşına hiç bakmamış, aile içerisindeki iki ana karakter damarında olan erkek nesillere hep aynı iki isim üzerinden isimlendirmiş. Okumayı zorlaştıran en büyük etkenlerden birisi bu. Öte yandan kitaptaki bölümlerin rastgele konulmuş gibi durması ve mesela her farklı isim için bir bölüm olarak dizayn edilmemiş oluşu sanırım yine okumaya olumsuz etki eden etkenlerden. Ruhlar, kehanet, büyü, hortlaklar, gökten çiçek yağması, bir kişinin geliş ve gidişine sarı kelebeklerin eşlik etmesi, levitasyon ve göğe kaldırılma gibi fantastik olaylar kimi okur tarafindan kitabı yarım bırakma sebebi olmuş sanırım. Diğer bir sebep kitaptaki cinsellik ve ensenst mevzu. Benim için önemli olan şu: Bir kitaptan ya çok alıntı yaparım ve bu genelde beni etkilediği ve kendime birşeyler çıkardığım anlamına gelir, ya da pek yapmam ve bu da kitabın bana pek hitap etmediği ve/veya birşey katmadığı anlamına. Bu kitap benim için ikinci kategorideydi ama okuduğuma pişman değil. Öyle ya da böyle bilinmesi, okunmuş olması gerekir diye düşünüyorum. Kitapla kalın...
Hundert Jahre Einsamkeit
Hundert Jahre EinsamkeitGabriel Garcia Marquez · Aufbau Verlag · 198636,7bin okunma
·
2 artı 1'leme
·
855 görüntüleme
Yüksel Yüksel okurunun profil resmi
Teşekkürler.. Masallar nasıl başlar " Bir varmış bir yokmuş " .. bir var bir yok olan ' insan ' dır.. neler yaşarsak yaşayalım, gelecek olan neslimiz de dahil o kalabalığın içinde yok olmak kaderi olan .. yok hükmünde olan zavallı yalnız fanileriz.. ne yaşarsak yaşayalım, bizi tanıyanların zihninden teker teker silindikten sonra kimse hatırlamayacak bizi. Ey insan büyüklenme.. mi diyor acaba yazar kendi lisanınca !!?
Gamax okurunun profil resmi
Olabilir. İnsanı anladığı nispette anlatmaya çalışmış şüphesiz..
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.