Kaldı ki, yine garip bir raslantı olsa gerek, hem Peter hem de Paul, yazılarında - ya da İncil'e alman yazılarında ve söylevlerinde - İsa'nın "Bakire Doğumu"ndan hiç söz etmemişlerdi! Böylesine inanılmaz bir "Mucizeden" niçin bir tek kelime dahi olsa söz etmediler? Tanrının Oğlu İsa'ya haksızlık değil de nedir? Yine ilginçtir ki, Gospeller'de binlerce kişi ona iman etmişti diye yazılıyken, "Apostollar'ın İşleri" (Acts) adlı bölümde, Peter'in sayıları sadece 120 kadar olan kişi ye vaaz verdiği yazılıdır (Acts, 1:15). Oysa bir Bakire'den "Tanrının Oğlu" nun doğması mucizesi o çağlarda da, bugün de tüm insanlığı sarsacak bir olgudur, ama ne hikmetse böylesine olağanüstü ve "Doğa Dışı" bir olay ne Roma İmparatorluğu'nun kayıtlarında, ne Yahudi kaynaklarında ne de diğer herhangi bir "Belge"de yazılmıştır! Diğer bir deyişle, Bakire'den çocuk doğduğu ve bunun da İsa Mesih olduğu "Bir Tek" resmi veya gayri resmi belgede yoktur - iki Gospel'de anlatılanlar dışında! O çağın tüm tarihçilerinin ve Roma Devleti'nin tüm arşivcilerinin bu inanılmaz ve Doğaüstü olayı atlamış olmaları nasıl açıklanabilir ki? Kaldı ki 1. yy'in sonunda yazıldığı bilinen ünlü Josephus Tarihi'nde "İsa Mesih" diye birinden söz edilmemiştir. Yahudilik tarihini tüm ayrıntılarıyla yazmış olan Josephus'un Yahudiliği böylesine etkilemiş olan bir kişiyi hiç duymamış, bilmemiş olması olanaksızdır, ama onun yazdığı tarih kitabında Bakire Doğum da, İsa'nın Tanrının Oğlu olduğu iddiası da "Tek" sözcükle dahi yer almamıştır -tıpkı, çarmıha gerilerek öldürüldüğü gibi! Benzer şekilde, İ.S. 40 yıllarında yaşayan diğer bir ünlü Yahudi - İskenderiyeli - tarihçi Philo da neredeyse kendi gözlerinin önünde yaşanmış olan bu "Mucizeler"den habersizdir. O da ne Bakire Doğum'dan ne de Tanrının Oğlu olduğu söylenen İsa Mesih'ten haberdardır. Bakire Doğumla dünyaya gelmiş/gönderilmiş bir Tanrı'dan ilk kez Devlet-kefaletiyle söz edilmesi, o Tanrı Oğlu'nun Çarmıh'a gerilerek vahşice öldürülüşünden yaklaşık 300 yıl sonra olmuştur. İstanbul'un kurucusu Büyük Konstantin'in, tebası Hıristiyanlar arasındaki bitmeyen tartışmalara bir son vermek amacıyla İ.S. 325 yılında İznik'te topladığı Konsil'de, İsa'ya atfen "Yeni" bir din kurulmuştur. İsa resmen Devlet Zoruyla Tanrının Oğlu ve Kutsal Üçlü'deki ikinci güçteki (Lord) Tanrı yapılmıştır." Kimin adına? İlginçtir ki, Peter ve Paul adına. Ne var ki, Peter "bile" İsa'yı sadece bir "Peygamber=Prophet" olarak tanımlamış ve yazmıştı. Peter'in, İsa'yı anlattığı risalede İsa'nın, Musa tarafından geleceği muştulanmış, bir "Peygamber" olduğu vurgulanmıştı. Aynen şöyle yazmıştı Peter: "Tanrı, sizlere aranızdan benim gibi bir Peygamber çıkartacaktır, onun sözünü dinleyin" (Acts:3:22) Peter'e göre Musa'nın sözünü ettiği kendisi gibi "Peygamber" olan kişi, İsa idi. Musa ve ona dayanarak Peter, "Tanrı sizlere aranızdan Oğlu olan Tanrı'yı çıkartacak," diye söylememişlerdi. İznik Konsili'ne katılan Kilise Babaları siyasi egemenlik sağlayabilmek için Peter'in bu sözlerini alıp İncil'e koydular. Ama aynı zamanda da Bakire'den Doğma İsa'yı da Tan rı'nın Oğlu olarak Tanrı kabul ve ilan ettiler. Artık bunu kabullenmeyenleri bekleyen tek akıbet vardı: "Yakılmak"