Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Doğum ve ölüm -sadece bu ikisi- halen kader tarafından tayin ediliyor. Maddi bir seviyedeki muhtemel seçimlerin çoğulluğuna paralel olarak çok-katmanlı modernleşme süreci sosyal ve entelektüel seviyede de bir seçimler dizisinin kapısını araladı: Hangi işe sahip olmalıyım? Kiminle evlenmeliyim? Çocuklarımı nasıl yetiştirmeliyim? Tanrılar bile bu süreçte muhtemel olasılıklar arasından seçildi. Ben dini mensubiyetimi, yurttaşlığımı, hayat-tarzımı, kendi imajımı ve cinsel alışkanlıklarımı değiştirebilirim anlayışı ortaya çıktı. Sorgulanmaksızın kabul edilen varsayımlar dizisi, tanımlanması güç görece küçük bir merkeze indirgendi. Bu değişimin teknolojik-ekonomik temelleri maddi seviyede idi; fakat onun sosyal boyutları çoğulculuk tarafından yoğunlaştırıldı. Çoğulculuk yalnızca birisinin seçimlerine (iş, koca ya da eş, din, parti) izin vermekle kalmadı, aynı zamanda kişiye, modern tüketim malları dizisinden birisini seçmeye zorladı (Persil, Ariel, VW veya Saab vb.). Birisi artık seçmemeyi seçemez, çünkü birisinin aldığı bir kararın farklılık arz edebileceği gerçeğine insanların gözünü kapatmaları imkânsız hale gelmektedir. Modern toplumun iki merkezi kurumu, seçim olasılıklarından seçme zorunluluğuna geçişi sağlar: piyasa ekonomisi ve demokrasi. Kurumlar hem birey seçimlerinin toplamında yer edinmiş olur hem de kendi kendilerine devam eden seçme ve ayırma işlemine teşvikte bulunur. Demokrasi ethosu insan haklarına yönelik köklü bir tercihtir. Sorgulanmaksızın kabul edilen şeyler, olduğu gibi kabullenilen güvenli bilgiler alanı idi. Sorgulanmaksızın kabul edilen şeylerin kaybı, bu alanı yerinden etti: "Ben daha az ve daha az biliyorum. Bunun yerine seçenekler dizisine sahibim." Bu seçeneklerden bazıları birisinin inanç diye adlandırabileceği bir şeyde yoğunlaşmaktadır. Bunlar, benim bugün bile sınırları zorlayabileceğim, hatta uğrunda hayatımı dahi feda edebileceğim ama artık büyük olasılıkla sorgulanamaz olmayan seçeneklerdir. Toplumun ve bireyin "normal" yaşamının içerisinde var olan şeylerin doğasında bulunan bu tür sınırlandırma örnekleri görece oldukça nadirdir. Modernleşmenin "normal" seyrinde, ben hiçbir şekilde inancım ya da daha önemsiz seçenekler için hayatımı gözden çıkarıp çıkarmama konusunda hiçbir zorlamayla karşı karşıya değilim. Sorgulanmamış güvenli bilgi, son derece gevşek şekilde birbirine bağlanmış zorunlu seçenekler yığını arasında artık eriyip gitmektedir. Gerçekliğin katı yorumları da hipotez durumundadır. İnançlar, lezzet şekilleri; buyruklar ise artık tavsiyeler olarak algı- lanmaktadır. Bilinçteki bu değişim ise kesin bir “düzeysizlik” etkisi oluşturmaktadır.
Sayfa 65 - 66 - PdfKitabı okudu
·
135 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.