Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

#sevgi
İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer. Ailenin en küçük kızı, yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfın en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. "O zaman 'Çünkü türü sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor yazar Masumi. "Çünkü türü sevgi de gerçek ve sağlam sevgi olamaz..." diyor. Bu tür sevginin, güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var. Birincisi; "Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu. Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri, öteki yalnızca kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi ya terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de; "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmezse?" endişesidir. Japon yazar; toplumlardaki sevgilerin çoğu 'Çünkü' türünde olup bu tür sevgiler kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor. Peki o zaman gerçek sevginin, güvenilebilecek sevginin özellikleri nedir? Ve İşte sevgilerin en gerçeği. Tabii ki Masumi Toyotome'ye göre. Üçüncü tür sevgi benim 'Rağmen' diye adlandırdığım türdür diyor yazar: Bu tür sevgide, insan bir şey beklediği için değil, bir şeyler eksik olmasına rağmen' sevilir. Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara 'rağmen' sevilebilir. Burada insanın iyi, çekici ya da zengin bir konum elde ederek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine 'rağmen' olduğu gibi o hâliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor, ama en değerli gibi sevilebiliyor. Japon yazar yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor. Farkında olsanız da olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı gibi kavramlardan daha önemlidir. Bunun böyle olduğundan nasıl emin olacaksınız? Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor. "Şu soruma cevap verin." diyor. "Kalbinizin derinliklerinde dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz mıydınız?" Ekliyor Masumi; "Şu an da en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün. Dünya birden bire başınızın üstüne çökmez miydi? O an yaşam size anlamsız gelmez miydi? Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?" diye soruyor ve yanıtlıyor; "Öyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da kendilerini iyice dağıtıp yaşayan ölü hâline geliyorlar." Masumi iddialı bir şekilde savunuyor 'Rağmen' türü sevgiyi. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni 'Rağmen' türü sevgiyi şu an da yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza olan inancınızdır. Son sözlerinde ise biraz umutsuz Masumi. "Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var. Kimsede başkasına verecek fazlası yok." diye açıklıyor. Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir. "Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?" Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar. Ve de yemek öncesinde gelen tadımlık iştah açıcılar kadarında. Bu minnacik tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor. Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz. Hani nerede? Hepsi o... Ve asıl çarpıcı cümle en sonda ; Dünyadaki en büyük kıtlık, 'Rağmen türü sevginin' yeterince olmayışıdır. Hayatınızda 'rağmen' sevdiğiniz kaç kişi var ?
··
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.