Gönderi

93 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Yokluk zor, yoksulluk fena..
Yusuf: "Teh,"dedi, aklınıza şaşayım. Ölüme gidiyorsunuz. Maraza gidiyorsunuz, Sıtmaya zıkkıma gidiyorsunuz. Aklınıza şaşayım, Çukurova bu! Gel de benden sor Çukurova'yı. Benden sor derdini belasını Çukurova'nın. Ben bilirim Çukurova'yı. Deliler! Acızdan ölün de gene gitmeyin Çukurova'ya. Deliler! Yazık gençliğinize. Bire Memet, senin de arkanda dört gül gibi çocuk var. Gel etme bunu. Giden gelmez. Gelirse de benim gibi marazlı gelir." Memet: "Çaresi yok", dedi. Hösük: "Biliyoruz kardaş ya, çaresi yok," dedi. Yusuf: "Bilen bilir Çukurovayı. Ben bilirim Çukurova'yı. Yanar, dedi, yanar... Kan gibi kurtlu suyu. Her sineği bir alıcı kurt.. Bulut gibi gelir, kan koymaz insanda emer. Yanar kardaş, yanar. Gelin etmeyin." İnsanoğlu çaresiz kalmasın yeter ki; olmazı oldurmaya çalışır, olmadık hurafelere inanır, gidilmeyecek yörelere gider, hüyükteki nar ağacından medet umar. Eş bırakır, çocuk bırakır, topraktan vazgeçer, sıla hasreti çeker çeker de yine de dönmez gittiği yerden, dönemez. Bilir ki ekmek bekleyeni vardır, bilir ki umutla yolunu gözleyenler vardır. Ne yapsın bu fukaralar ne etsin! İşte romanımızın Mehmet'i, Hösük'ü, Aşık Ali'si, çocuk Mehmet'i ve Yusuf'u da bakar ki olmaz böyle, kışa çıksalar yaza çıkamayacaklar, açlık alacak canları ve tek çare Mehmet' in 3 yıl önce bildiği, güvendiği yere, ablasının yanına atarlar kendilerini; Çukurova'ya. Atarlar atmasına ya, vah onlara vahh! Ne eski abla kalmıştır yerinde ne o eski Çukurova. Çukurova olmuş zalimler yeri, Çukurova olmuş çorak toprak.. Kime gidilsin, kime el açılsın, kimden ne dilenilsin bilinmez. Güçlünün ezdiği güçsüzün ezildigi, makinelerin gelmesiyle ırgatların bir saniye bile düşünmeden atıldığı topraktır Çukurova. Günlerce aç susuz çalmadık kapı gitmedik köy bırakmazlar da bir iş, yiyecek bir ekmek bulamazlar. Gerisin geri dönemezlerde. Bekleyenleri vardır her birinin. En nihayetinde bir köyde yaşlı bir kadının söylediği nar ağacının peşine düşerler düşmesine ama onunda yerinde yeller esmektedir. Yine de vazgeçmez başlarlar duaya. Sonra ver elini yeniden geldiğin topraklara. İşte böyle sürüp gider romanımız, işte böyle yakar yürekleri. Hiç bu kadar nefret etmemiştim Çukurova'dan. Çeltiginden, sıtmasından, insanından, ağasından, o sıcak toprağından... Yaşar Kemal her kitabında öyle bir dille anlatıyor ki Çukurova'yı ve orada yaşayanları, her defasında gerçekliğine bir kez daha yürek dağlıyorum. Geçmişi düşünüyorum, oraları düşünüyorum. O insanları, kadınları, bebeleri, anaları... Ne zor şartlarda yaşamışlar, ne çok imtihanlar vermişler. Aç yatmışlar açıkta kalmışlar ama yine de pes etmemişler, insanlıktan vazgeçmemişler. Çok şey anlatır bu roman, çok şey öğretir bizlere. Okuyun dostlar, okutun. Yaşar Kemal okumak ayrıcalıktır der susarım. Her daim umutla ve kitapla kalın.
Hüyükteki Nar Ağacı
Hüyükteki Nar AğacıYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20184,699 okunma
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.