Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Serenad
Serenad, Serenad, Serenad... Her şey soğuk bir kış günü ABD' den gelen Alman bir profesörü (Maximilian Wagner) karşılamaya giden Maya Duran' nın başından geçiyor. Maya, İstanbul Üniversitesinde çalışan, görevi ülkeyi ve üniversiteyi ziyarete gelen yabancı misafirleri ağırlamak olan bir kadın. Profesörü karşılamak için havaalanına giden Maya, bu yaşta (87) bir adamın soğuk bir kış günü İstanbul' a neden geldiğini bilmemektedir. Profesörü karşılayan Maya karşısında yaşına göre oldukça yakışıklı bir adamla karşılaşır. Tanışmanın ardından, profesör daha önce kaldığı otel olan Pera Palas' da kalmak ister ve otele yerleşir. Ertesi sabah Maya otele gelir ve profesörün otelden erken çıktığını öğrenir, otelden ayrılacağı sırada beyaz bir arabanın içindekilerin onu izlediğinden şüphelenir ve bu aracın dünde orda olduğunu hatırlar. Okula döndüğü sırada rektör ile bir görüşme gerçekleştirir. Rektör ona her şeyi anlatır, o adamların kendi adamı olduğunu ve profesörün tüm adımlarını izlemesini ister ondan. Ertesi gün Profesör, Maya' dan kendisini sabah 5 de alıp Şile ye götürmesini ister. Nedenini sormaz ama dediğini yapar ve sabah 5 de Şile' ye giderler. Profesör deniz kenarına iner ve yanına getirdiği kemanını çalarak bir şeyler mırıldanır. Hava oldukça soğutur ve profesör uzun süredir deniz kenarında kemanını çalmaktadır. Maya bu duruma daha fazla seyirci kalamaz ve profesörün yanına gider ve gördüğü manzara karşısında şok olur. Profesörün elleri yüzü mosmor içinde kalmış zar zor nefes alırken bulur onu. Hemen arabaya götürür onu ama araba çalışmaz. Sahil de gördükleri kullanılmayan bir otel görür ve oraya götürür. Oradaki bir çocuk otelin kullanılmadığını söyler ama Maya durumu anlatıp çocuğu ikna eder ve Profesörü yatağa yatırıp onu ısıtmaya çalışır. Bu sırada profesör bir şeyler sayıklamaktadır. Profesör donmak üzeredir ve Maya ne yapacağını bilmez kıyafetlerini çıkartıp kendi ısısını ona vermeye çalışır ona sarılarak ve bu yöntem başarılı olur. Günler ilerledikçe Maya, profesörün hikayesini öğrenmek ister. Profesör, yahudi bir kadınla evlenmiştir. O dönemde Hitlerin yahudileri öldürmesi nedeniyle profesör ve eşi bir yolunu bulup kaçmaya çalışırlar. Bazı nedenlerden dolayı eşi ile ayrı düşerler. Profesör İstanbul' da kalmış, karısı ise Almanya' da. Profesör ile karısı tekrar kavuşmak için her yolu deneler yıllar sonra bir geminin Almanya' dan Filistin' e gideceği öğrenilir ve eşi İstanbul' a kadar bu gemiye biner. Gemi İstanbul'a gelir fakat kimseyi gemiden indirmezler. Türkiye ve Filistin gemiyi kabul etmemektedir. Gemi çaresiz Şile açıklarında bekler. Zaman geçtikçe gemide açlık, hastalık ve ölüm artmaktadır. Profesör her gün Şile sahile giderek eşi ile kavuşmanın hayalini kurar. Bir sabah gemide büyük bir patlama gerçekleşir. Rusya bir denizaltıyla Şile deki gemiyi havaya uçurmuştur. Gemiden sadece bir kişi sağ kurtulmuştur ama o Nadıa (profesörün eşi ) değildir. Profesör bu Struma olayından sonra ( bu arada profesörün donarken sayıkladığı kelime buydu struma ) kendini toparlayamaz ve ABD ' ye döner. Zaman geçtikçe Türkiye, Rusya ve Almanya profesörün bu olayı araştırmasını ve açığa çıkarmasını istemez ve peşine adam takarlar. Profesörün tek isteği ise Nadıa' yı kaybettiği yerde ona keman çalıp, Serenat yapmasıdır. Bu olaylardan sonra Maya profesörle iş birliği yaptığı için işinden kovulur ve kendini zor bir durumda bulur. Bir gün profesör ölüm döşeğindeyken Maya' ya bir hediye gönderir. Şile sahilde çaldığı keman, bir kitap ve bir mektup. Mektup ta profesör öldükten sonra küllerinin Şile denizine dökmesini ister. Maya profesörün son arzusunu yerine getirir ve onu eşiyle kavuştur... **Kitabın 231-279 arasındaki sayfalarda Maxımıllan ile Nadıa' nın hikayesini anlatmaktadır. Bu hikayeyi kitabı bitirdikten sonra bir kere daha okumanızı tavsiye ederim. Başlarından geçen talihsiz olayları, onca mücadeleye rağmen bir gün kavuşma umutları hiç bir zaman tükenmemiştir...** *Kitaptaki bazı altı çizimlerim; * -İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer. Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin. -Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacaktır karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenlerde çıkacaktır. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi. Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp de hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru! -Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık. -Senden çalınabilen bilgi, senin bilgin değildir.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021136,8bin okunma
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.