Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

YAŞAMIN GEÇİCİLİĞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
"Hayat bir lotus yaprağındaki damlacıklar gibi uçucu…" Bu cümleyi ilk olarak 20 yıl önce okumuştum. O günden beri birçok yere not etmişim. Beni çok etkileyen bir metnin ilk cümlesi bu. Bu basit ama güçlü benzetmeyle başlayıp akıp giden paragraf, bana hayatın anlamı ve geleceğe dair pek çok düşünce ilham etti. “Dünya fani, ölüm gerçek” aforizması etrafında şekillenen ve belki de onlarca kitaba konu olacak can alıcı gerçeklerdi bunlar. Yaşamın kırılgan ve geçici doğasını vurgulayan gerçekler. Sizin de mutlaka hayatın geçiciliğini ve insanın varoluş gayesini sorgulamanıza neden olan çok sevdiğiniz metinler vardır. “Yorum” olarak paylaşırsanız çok sevinirim. İşte benim ruhumu derinden etkileyen Bhartrihari'nin o sözlerinin tamamı: Uzlet Üzerine “Hayat bir lotus yaprağındaki damlacıklar gibi uçucu. Ama onun uğrunda neleri katlanmadık! Alay ettiler, sineye çektik. Budalalar önünde el pençe divan durduk. Eğlenmedik, bizimle eğlendiler. Biz çileye çekilmedik, ama devran bize çile çektirdi. Zaman geçmedi, biz kocadık. Saçlarımız ağardı. Alnımız kırış kırış. Dizimizde derman kalmadı. Hâlâ başımızda kavak yelleri esiyor. Ümit bir ırmak. Suları arzular. Hırsla dalgalanır bu sular. Tutkularımız timsah, düşünceler birer kuş. Ve ırmağın yamacında yalçın kaygu dağları. Ne yapsan hazlar terk edecek seni. Acı gözyaşları dökeceksin arkalarından. Ruhun huzura kavuşur, isteyerek onlardan uzaklaşırsan. Pervane bilmeden ateşe atar kendini. Balık oltayı fark etmediği için yeme koşar. Biz arzuların felaketle örülü bir ağ olduğunu biliriz, ama uzaklaşamayız onlardan. Ne korkunç gaflet!” (Cemil Meriç, “Bir Dünyanın Eşiğinde”, “Bhartrihari'den” başlıklı bölümden alınmıştır.) Yaşamın Geçiciliği ve İnsanın Arayışı Hayat geçicidir. Ve bu geçicilik, insanın doğasında var olan sonsuzu arayış ve tükenmeyen arzularla çelişir. Yüzyıllar öncesinden Uzak Asya’dan bir ses, Bhartrihari, insanın bu geçici dünyada nelere katlandığını anlatıyor. Toplumsal baskılar ve kişisel hırsların ne denli ağır bir yük oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Alaylara, küçümsemelere katlanmak, çilelerle yüzleşmek, zamanın hızına yetişememek... Bunlar, bütün çağlarda, insanın hayat yolculuğunda karşılaştığı engellerdir. Ben kendi hayatımda nice zorluklarla göğüs göğüse savaşmak zorunda kaldım. Hepsinden başarıyla geçtiğimi düşünüyorum. Yoksa bugün bu satırları yazıyor olamazdım. Artık o zor zamanların ruhumu yoran anılarıyla yaşamaktan kaçınıyorum. Bu anıları her an hatırlamanın getirdiği ağırlıktan kurtulmak istiyorum. İnsanın ruhunu yoran bir geçmişe sahip olması ve bundan bir türlü kurtulamaması büyük bir depresyona neden olur. Ben bunu da aştığımı düşünüyorum. İnsanların tamamına değil, sevdiklerime ve beni sevenlere yaklaşarak ve Tanrının sonsuz merhametine sığınarak geçmişin ağır yüklerinden kurtuldum. Belki de bundan dolayı, bugün hala Bhartrihari’nin sözleri beni cezbediyor. Etkisinden çıkamıyorum. Dünya Dönüyor, Hayat Durmuyor Saçlarımız ağardı ya da ağaracak, alnımız kırıştı ya da kırışacak… Ve bir gün dizlerimiz de dermansız kalacak. Bunlardan kaçış yok. Gel gör ki, başımızda esen "kavak yelleri", yani gençlik heyecanlarımız ve tükenmeyen arzularımız, yaşlandıkça kaybolmuyor; aksine, zamanla daha karmaşık bir hale bürünüyor. Galiba bu karmaşıklıktan kurtulmak için gösterdiğim azim beni büyük bunalımlardan kurtardı. Yoksa hayatın olağan akışı içerisinde ruh sağlığımı koruyarak, zorlayıcı bir varoluşsal çelişkiden sıyrılmam kolay olmayacaktı. İnsan mutlaka işine yarayacak pratik bir kurtuluş yolu bulmalı. Ben bunu bulmuş olmanın huzurunu yaşıyorum. Çıkmaz Sokaklarımız Bhartrihari, insan arzularını bir ırmak metaforuyla anlatıyor. Bu ırmak, sürekli değişen, hırsla dalgalanan, tutkularla ve düşüncelerle dolup taşan bir varlıktır. İnsanın arzuları, onu hem canlandırır hem de yıpratır. "Tutkularımız timsah, düşünceler birer kuş," derken, arzularımızın tehlikeli ve düşüncelerin ise özgür doğasına işaret ediyor. Arzuların tehlikeli ağına düşmekten kaçınmak zor olsa da gerçek huzura ulaşmanın yolu, bu tehlikelerin farkında olmaktan ve onlardan bilinçli bir şekilde uzaklaşmaktan geçiyor. Tükenmeyen Arzular ve Acılarımız Hiç tükenmeyen arzularımızın peşinde koşarken, yaşadığımız acıları ve hüsranları asla unutmayız. "Ne yapsan hazlar terk edecek seni. Acı gözyaşları dökeceksin arkalarından." Arzuların sonunda kimi zaman hayal kırıklığı ve kimi zaman da acılar karşılar bizi. Bunu hiçbir zaman bir umutsuzluk girdabı olarak görmemeliyiz. Hayatın gerçekleri böyledir işte. Bunu kabullenirsek huzura erebiliriz. Çünkü ruhun huzura kavuşması, tükenmeyen arzulardan “bilinçli” bir şekilde uzaklaşmakla mümkündür. Cennet’e Giden Yolu Herkes Kendisi Açar Hepimiz hayattaki seçimlerimiz sonucunda çok kere bir felakete doğru yol alırız. Pervanelerin ateşe ve balıkların oltaya koşması gibi bir yanılsamadır bu. Bu, kaderciliğin değil, insanın kendi arzuları tarafından sürüklendiği trajedinin bir ifadesidir. Eğer arzuların tükenmeyen doğasının felaketlerle örülü bir ağ olduğunu bilirsek, ateşe atlamadan ya da oltaya takılmadan, bu acı sondan uzaklaşmayı başarabiliriz. Evet, hayat, lotus yaprağında bir damla su gibi geçicidir. Ve bu geçicilik içinde, gerçek huzura ulaşmanın yolu, arzularımızın tuzaklarının farkında olmakta ve onlardan bilinçli bir şekilde uzaklaşmakta yatar. Bu, körü körüne bir kaçış değil, bilinçli bir tercihtir. Hayatın anlamını bilinçle kavradığımızda, arzularımızın esaretinden sıyrılıp, gerçek özgürlüğün tadına varabiliriz. Sizce de hayatın geçiciliği, bizlere bu anlamda bir özgürlüğü sunuyor olabilir mi? ***** Günlük blog yazılarımı okumak isterseniz Medium'da buluşalım. medium.com/@erdalturna Yukarıdaki yazının ingilizce versiyonu👇🏼 medium.com/@erdalturna/ref...
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.