Gönderi

İSLAM BİLGİNLERİ OKULDA NEDEN ÖĞRETİLMEZ?
Bizim öğrenciler 1665 yılında Newton’un başına bir elma düşmesiyle yerçekimini bulduğunu sanır ama Hazini’nin 1118 yılında “her cismi yer kürenin merkezine doğru çeken bir güç vardır” ifadesini ve bu alanda yaptığı çalışmaları pek bilmez. Mizan-ül Hikme (Hikmet terazisi) adında geliştirdiği hassas bir terazi ile maddelerin özgül ağırlıklarını bugünkü ölçümlere çok yakın bir değerde hesaplayabildiğini de bilmez. CABİR Mİ DALTON MU ÖNCÜ Bizim öğrencilerimiz atomla ilgili ilk çalışmaları yapanın 1800’lü yıllarda İngiliz Fizikçi John Dalton olduğunu bilir ancak 750’li yıllarda Cabir bin Hayyan’nın “Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la yatecezza’da (atom) yoğun bir enerji vardır. Yunanlı meslektaşlar bunun parçalanmaz olduğunu ifade diyorlar ama parçalanır, parçalanırsa da öyle bir güç ortaya çıkar ki Bağdat’ın altını üstüne getirir.” dediğini bilmez. Ayrıca Cabir bin Hayyan’ın çok ünlü bir kimyager olduğunu da bilmezler. KİNDİ Mİ EİNSTEİN Mİ Bizim öğrencilerimiz izafiyet teorisi denilince akıllarına dünyanın en zeki insanı olduğunu bildikleri Albert Einstein gelir ama El-Kindi’nin 800 yılında 'Zaman cismin var olma süresidir, zamanla bilinebilen ve ölçülebilen hız ve yavaşlık da hareketin sonucudur.” dediğini bilmez. Bizim öğrencilerimiz ilk katarakt ameliyatının 1846 yılında Balanchet tarafından yapıldığını öğrenmişlerdir ancak bunu içi oyuk bir tüple ilk yapanın 1000’li yıllarda Ali Mevsiliolduğunu bilmezler. CEZERİ VE İLK ROBOT Öğrencilerimiz ne yazık ki elektrik kullanmadan makineler icat eden, su saatleri, fıskiyeler, şifreli anahtarlar ve robotlar yapan en önemlisi de günümüz motorlu taşıtların en önemli unsuru sayılan supap tekniğini ilk kullananın El Cezeri olduğunu pek bilmezler. Bu Kürt bilim adamının bilgisayarın babası olduğunu dillendirmezler. Ayrıca öğrencilerimiz 1200’lü yıllarda ilk kez küçük kan dolaşımını bulan İbnun Nefis’i,bugün ameliyatlarda dikiş için kullanılan ve bağırsaktan yapılan ipliği ilk kullanan Ebubekir Razi’yi, optik alanında ilk çalışmaları başlatan 11. yüzyıl bilim adamlarından İbn-i Heysem’i, enlemler arasındaki mesafeyi hesaplayarak Dünya eksenindeki eğimi en doğru şekilde hesaplayan Ahmet Fergani’yi, El Beyruni’yi,matematikte çığır açarak günümüz teknolojinin gelişmesinde öncü rol oynayan Harezmi’yi, trigonometrinin kurucusu Abdullah Barani’yi, bugün modern tıpta cerrahide kullanılan birçok malzemelerin mimarı Ebul Kasım’ı, Kitap-el Furussuyie adlı kitabında robotun nasıl yapılacağını detaylı bir biçimde anlatan Hasan er Rammah’ı, bilmezler. İLK UÇAN ALİ Mİ WRİGT KARDEŞLER Mİ Keza ilk mikrobu bulanın ve bunun bulaşıcı olduğunu ifade ederek birçok iltihabı hastalığı teşhis ve tedavi edenin İbni Sina, kanserle ilgili ilk çalışmaları yapanın Ali İbn-i Abbas olduğunu da ne yazık ki bilmiyorlar. Uçak denilince Wright Kardeşler akla gelir ancak 880 yılında planörü ilk bulan Endülüslü Müslüman bilim adamı İbn-i Firnas akla gelmez. Dünyanın yuvarlak olduğunu ve kendi etrafında döndüğü ilk kez El Buruni ispat etmiştir ama bunun kaymağını Kopernik yemiştir. Çocuklarımıza da Kopernik diye belletilmiştir. 500 İSLAM ASTRONOMU Peki, bizim öğrenciler medeniyetin yetiştirdiği bilim insanlarını neden bilmez? Çünkü onlarla henüz tanışmadılar. Yıllardır devletin tek merkezden kumada ettiği, çekip çevirdiği tek bir ideoloji ekseninde döndürdüğü eğitim kurumalarında bu isimlere yer verilmedi. Batılaşma, çağdaşlaşma ve laikleşme adı altında bu milletin çocukları geçmiş medeniyetiyle olan irtibatı kesildi. Hala bu alanda yapılan bir şey yok. Oysa bir zamanlar Bağdat, Harran, Endülüs, Kuzey Afrika ve Doğu Fırat gibi merkezlerde bu âlimlerin ürettiği değerler ve icatlar konuşuluyordu. Bu merkezler Avrupa’dan gelen öğrencilerle dolup taşıyordu. İlk kâğıt imalathanesi 794 yılında Bağdat’ta açılmış ve sandıklar dolusu kitaplar yazılmıştı. Maragha, Bağdat, Kurtuba ve Semerkant bilim ve teknoloji merkezleriydi. Buralardan sadece 500’den fazla İslam astronomu yetişmiştir. Bugün medeniyetin yeniden inşasından konuşuyoruz ama okullarımız hala tek parti dönemimin tarihini öve öve bitiremiyor. Sanırısınız tek parti dönemi ürettiği bilim, kültür ve sanat değerleriyle insanlık tarihinin seyrini değiştiren çok parlak bir dönem. Okullarımız artık bu kıymetli bilim insanlarıyla tanışmalılar. Çocuklarımız geçmişte neler yapabildiklerimizi öğrensinler. Şimdi daha iyisini yapabiliriz diye de şevklensinler. Bu mümkün değil mi? Milat Yazarı Eğitimci Ufuk Coşkun Selçuk Bayraktar neden Cezeri'ye sıkça vurgu yapar, bu yazıdan sonra daha iyi anlaşılır inşallah.
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.