Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BARIN KATLİAMI (5 Nisan 1990)
Tarih boyunca Müslüman-Türk Milletine karşı olan kin ve nefretini saklama ihtiyacı duymayan ve her zaman psikopat bir davranış sergileyen Çin; her fırsatta dünyaya verdigi mesajlarında 5000 yıllık bir tarihe ve medeniyete sahip olduklarını ileri sürerek bazı devletleri etkilemeyi başarmışlardır. Çinliler, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olmaları sebebiyle, her zaman yanı başındaki Türk topraklarını istila ederek kendi topraklarını genişletmek ve böylece kendilerinin karınlarını doyurabilmek uğruna milyonlarca Türk insanının katledilmesini normal bir olay olarak gören, girdikleri bölgelerde tarihi eser ve medeniyetler adına ne varsa yakıp yıkmakta hiçbir tereddüt ya da insanlık adına ufak bir kaygı duymayan, son derece sadist, bencil, vahşi ve de şovenist bir millettir. Çinliler; kendileriyle dil, din, tarih, kültür ve hatta hiçbir fiziksel ve ruhsal benzerliği bulunmayan Uygur Türklerini *"asırlardır ayrı kaldığımız için dilimiz ve dinimiz farklılaşmıştır. Oysa ki, bizler aynı Çin milletine mensubuz"* safsatasıyla Dünya kamuoyuna, Doğu Türkistan'ı işgal edişlerini meşru gösterme çabasındadırlar. çabasındadırlar. Millet olmanın şuuruna ermiş olan ve tarihte bir çok defalar devlet kuran, dil, yazı, din (İslâm dinî), tarih, örf, adet, gelenek ve görenekler olarak Çinli'lerle uzaktan ve yakından hiçbir ilişki ve benzerliği bulunmayan Doğu Türkistan halkının milli ve dinî mevcudiyetinin bir sembolu olarak 1990 yılının Nisan ayının 5'inde Kaşgar'ın Aktuğ nahiyesinin *"BARIN"* kazasında bir *"Milli Kurtuluş Hareketi"* başlatmışlardır, Doğu Türkistanlılar, başlama, cereyan etme ve sonuçlanış biçimiyle, *"BARIN SAVAŞI"*da demektedirler, çünkü *"Barın Milli Kurtuluş Hareketi"* Doğu Türkistan halkının Kızıl Çin esaretine hiçbir zaman boyun eğmediğinin, eğmeyeceğinin ve çektirilen bütün işkencelerin hesabının bir gün mutlaka sorulacağının açık bir göstergesidir. 5 Nisan 1990 *"Barın Milli Kurtuluş Hareketi"* safhasına gelene kadar Doğu Türkistan sayısız İstiklâl mücadelelerine sahne olmuştur. 1949 yılında Kızıl Çin orduları Doğu Turkistan'ı işgal ederken Doğu Türkistan halkı Müslüman Türk Milletine yaraşır bir milli mücadele vermişlerdir. 1951 yılında *"Ellibirliler Toplantısı"* adını verdikleri istişare toplantısının ardından bütün il ve ilçelerde top yekûn milli ayaklanma başlattılar. Doğu Türkistan'ın İstiklal savaşçılarının büyük çoğunluğu çok şiddetli çatışmalardan sonra 1953 yılında *"Kızıl Cellat Wang Cin"* tarafından yakalandıktan sonra şehit edildiler. Doğu Türkistan Milli Hareketinin önderlerinden Şeyh Cengiz, Şeyh Sadullah ve Abdulaziz Mahsum da yakalanarak şehit edildiler. Bununla da Doğu Türkistanlıların *"İstiklâl Mücadelesi"* sona erdirilememiştir. 1954 yılının Aralık ayında Hoten Vilayetinin Atçüy Bölgesinde hatırı sayılan ve sevilen bir kişi olan Niyaz Bey Hacı'nın evinde Şeyh Ablimit, Fethidin Mahsum liderliklerinde, *"Teşkilatı Nicat Partisi"* adı altında bir teşkilat oluşturdular. Bu teşkilatın üst düzey önderlerinin aldıkları karar gereğince 15 Kasım 1955 tarihinde milli mücadele başlatıldı. İlk olarak çok sayıda mücahidin tutuklu bulunduğu Atçüy hapishanesi ele geçirildi. Hoten vilayetine yapılması planlanan taarruz planları Çinlilerin haberdar olmaları sebebi ile günlerce süren çatışmalar sonunda buradaki mücahitlerin büyük çoğunluğunun şehit olmaları sonunda başarısızlıkla sonuçlandı. Bu mücadelenin önderleri yeni bir toparlanma ve teşkilatlanma çalışmaları içerisinde iken pusuya düşürülmek suretiyle yakalanarak şehit edilmişlerdir. 1956 yılında mart ayında Hoten vilayetinin Karakaş ilçesinde Şeyh Baki ve Şeyh Samed önderliğinde mayıs ayında Lop ilçesinde Abdukadir adındaki bir mücahit önderliğinde ayaklandılar. 1958 yılının ekim ayında 1700 kişilik bir ayaklanma gerçekleştirildi, hükümet binaları ile cephaneliklerden çok sayıda mühimmat ve cephane elde edildi. Bu başkaldırıları planlayan *"Doğu Türkistan Halk Partisi"* idi. *"Doğu Türkistan Halk Partisi"* sistemli inkılâp programları olan, bütün yurt genelinde koordinasyon sağlayabilen bir yapılanmaya sahipti. Büyük çaplı silahlı milli mücadele hareketini başlatacakları sırada, bunun haberini alan Kızıl Çin kuvvetleri teşkilatın önderlerini ele geçirip idam ettiler. Böylece bu teşkilatların başlatma kararı verdikleri Milli Kurtuluş Hareketi önlenmiş oldu. Doğu Türkistan Milli Mücadele Hareketi görüldüğü gibi hiçbir zaman durmadı, durmayacaktır. 5 Nisan 1990 Barın İnkılâbı geçmişteki Milli mücadelelerin bir devamıdır. 1990 yılı Ramazan ayının 17. günü Kaşgar'a bağlı Aktuğ nahiyesinin Barın kazasında bir camiinin yerli Uygur halk tarafından ibadet edilebilir hale getirmek için onarılmaya çalışılması esnasında buna izin vermeyen Çinli memurlar ile yerli halk arasında çıkan tartışmalara Çinli askerlerin müdahale ederek silahsız ve savunmasız halkın üzerine ateş açmaları sonucu patlak veren olaylar neticesinde sivil halk ile Çin güvenlik güçleri arasında çatışma başlamış ve Çinli askerlerden elde edilen silahlar ile mukavemet gösteren Doğu Türkistan halkı ile Çin askerleri arasındaki bu çatışma günlerce devam etmiştir. Normal teçhizatlı askerlerle baş edemeyeceklerini anlayan Çin yöneticileri tam teçhizatlı mekanize kuvvetlerinde gelmesi ile Uygur mücahitlere karşı bundan sonrada ağır silahlarla saldırıya geçtiler. Mücahitlerin büyük çoğunluğu dağlara doğru yayılarak çatışmaya devam etti. Doğu Türkistan mücahitlerinin Afganistan'da Ruslara karşı savaşan Türk asıllı mücahitlerden silah yardımı aldıkları da öğrenilmişti. Bu durumu öğrenen Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan ile Pakistan arasındaki Karakurum karayolunu 1990 yılından beri kapatmış bulunmaktadır. Çin işgal idaresi Lençu'daki Çin Hava Indirme Tugayından 7000 askerden oluşan paraşütçü birliğini Barın'a sevk etmiştir. Kaşgar'daki bir mekanize birliği de Barın mücahitlerinin üzerine göndermiştir. Çinli işgalcilerin bu yoğun askerî saldırıları havadan ve karadan sürdürmesi sonucunda 9 köy haritadan silinmiş, 5000 civarında Doğu Türkistan Türkü şehit edilmiş, 7000 kişi de tutuklanmıştır. Kızıl Çin işgal kuvvetleri bu acımasız ve insanlık dışı saldırıları esnasında kimyasal silah da kullanmışlardır. İnsanca ve kendi topraklarında özgürce yaşamak istemekten başka arzuları olmayan bu insanlara karşı tam bir insanlık suçu işlenmiştir. Barıştan, karşılıklı işbirliğinden ve globalizmden söz eden Çinli işgalciler Barın'daki bu katliam esnasında beşikte yatan 7 aylık bir Müslüman Türk çocuğuna 77 adet mermi sıkmıştır. Çinli ile dost olma sevdasına yakalanan ülkeler unutmamalıdırlar ki; sıkılan bu 77 adet merminin aldığı candan sorumludurlar. Mazlumun yanında olmayanlar zâlimlerle beraberdir... 21. yüzyılın başlarında dünya, insanlık adına utanç verici olaylara şahitlik etmektedir. Güçlünün güçsüzlere hayat hakkı tanımadığı özellikle de İslâm dinine mensup olan milletlerin büyük tehlike altında yaşadığı, ülkelerinin göz göre işgal edilmekte, haklarının gasp edilmekte olduğu, toplu katliamlara uğratıldığı, mazlumun haklarını koruyacak hiç bir ülkesinin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz! En elem verici olan tarafı ise İslâm dünyasının büyük bir uyuşukluk sergilemekte olduğudur. Barın ve benzeri sayısız vahşice katliamlar yapan Çinlilerle ticaret yapabilmek uğruna nelerimizden kayıplara uğradığımızı düşünmemiz gerekir. Bu ve benzeri katliamlar Doğu Türkistan da geçmişte olmuştur, bugün de oluyor; gelecekte de olmaya devam edecektir. Doğu Türkistan da ki 40 milyon Müslüman Türk halkı, insanlık düşmanı Komünist Çin yöneticilerinin, insanların temel hak ve özgürlüklerini açıkça çiğneyen, hukuk tanımaz rejimleri içerisinde yaşamayı asla ve katiyen kabul etmemişlerdir. Etmeyeceklerdir. Hal böyle olunca da Dogu Türkistan da *"Barın Katliamları"* Gulca katliamları hep olacaktır. Bir gün Doğu Türkistan özgür oluncaya kadar... Bu Katliamların utancı işgalcilerle birlikte işgalci devlet başkanına devlet nişanı verenlerin de omuzlarında olacaktır. "Barın Katliamı"nda binlerce evladını şehit veren Doğu Türkistan halkının istiklâlleri uğruna şehit olmaktan ve zindanlara atılmaktan korkuları ve yılgınlıkları olsaydı, Şubat 1997'deki "Gulca Ayaklanması" meydana gelmemiş olması gerekirdi. 5 Nisan 1990 Barın olayları işgalci Çinli'lere bir defa daha göstermiştir ki; dünyanın en güçlü ordularına ve silahlarına da sahip olsalar Hürriyet aşığı Doğu Türkistan halkı hiçbir şart altında özgür olma fikrinden kesinlikle vazgeçmeyecektir. Doğu Türkistan halkı artık ölüm korkusunu çoktan unutmuştur. Bundan sonra Çinli cellatların Doğu Türkistanlılardan alabilecekleri hiçbir şey kalmamıştır. (*) Ülkemizde Çin malları satın almanın kardeşlerimize bir kurşun sıkmak olduğunun farkındayız. Doğu Türkistanlı Kardeşlerimize her zaman baskı ve ölümü lâyık gören Çinli yetkililere devlet nişanı verenlere inat "BARIN ŞEHİTLERİMİZ"i hiçbir zaman unutmadık Unutturmayacağız. (**) (*) Mehmet Emin Batur'un yazılarından derlenmiştir... (**) Türk Ocakları Konya Şubesi Türk Ocakları Konya Şubesi bülteni Yıl 2 sayı 16 Nisan 2006
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.