Gönderi

517 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 18 days
Uzun zaman sonra ilk kez inceleme yazıyorum. İnceleme yazmama orucumu ancak Martin Eden gibi bir başyapıt bozabilirdi. Kitabı okumadan hakkında yapılan yorumları ve incelemeleri bildiğim için okuduğumda benim için en iyi Jack London eseri olacağına dair şüphem yoktu. Daha okumadan büyüsüne kapılmıştım. Öncesinde ise favorim
Yıldız Gezgini
Yıldız Gezgini
'ydi ki onu da şiddetle tavsiye ederim. Bu nadide eseri kütüphaneme katalı 2 yıl olmuştu. En güzel yemeği veya tatlıyı sona bırakır gibi olabildiğince erteledim. Öncesinde yazarın diğer kitaplarını okuyup en güzelini sona saklamanın edebi açıdan daha çok haz vereceğini düşündüm. Nitekim öyle de oldu. Hayatın hengamesi içinde hepimiz bir mücadele veriyoruz. Bu mücadele sağlık, geçim kaygısı, aile, ilişkiler, idealler, hedefler şeklinde karşımıza çıkabiliyor. Bazen kazanıyor, bazen kaybediyoruz. Bazen kazandığımızı zannederken kaybettiğimizi, bazen de kaybettiğimizi zannederken kazandığımızı fark ediyoruz. İşte bu müthiş kitapta o mücadeleyi görüyor ve kendimizden bir parça buluyoruz. Martin benim, Martin sizsiniz, Martin herkes. En çok da Jack London'ın kendisi Martin. Kurgusal bir otobiyografik eser olması kitabı çok daha etkileyici bir hale getiriyor.
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Rıza Tevfik Bölükbaşı
'nın Gözlerin şiirinde dediği gibi "Sihirdir şüphesiz bütün bu şeyler". Bu kitap da sadece bir kitap olmaktan çıkıp insanın dimağında ve gönlünde sihir etkisi yapıyor. Sanki kitabı okuduğum her an beni bu dünyadan alıp Martin Eden evreninin içine attılar. Orada Martin'le birlikte sevindim, üzüldüm, heyecanlandım, umut ettim, direndim, çabaladım. Ben, ben olmaktan çıktım. Martin oldum, Jack London oldum. Zamansal ve mekansal olarak yolculuklar yaptım. Ve doğal olarak kitap bittiğinde, bu evrene döndüğümde, sudan çıkmış balık gibi oldum. Kitabın sonlarına doğru geldiğimde artık ben de Martin olduğum için nasıl biteceğini anladım. Nereye gittiğini gördüm. Tahmin etmeme rağmen heyecanımdan hiçbir şey kaybetmeyerek yolculuğa devam ettim. Ve kitap bittiğinde dakikalarca boş boş duvara baktım.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
'ın
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
'daki “Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım” kısmını bizzat yaşadım. Dondum ve öylece kaldım. Bundan önce bu şekilde bir kez daha donakalmıştım: Incendies (İçimdeki Yangın) filminin sonunda. Aynı şekilde yüreğime bir balyoz inmiş gibi, üzerime karabasan çökmüş gibi yerime mıhlandım. Kelimelerin ve cümlelerin insanın duygu ve psikolojisi üstünde ne kadar etkili olabileceğini bir kez daha anladım. Jack London'ın her eserini severek okudum ve okuyorum. Keşke daha uzun yaşasa ve daha çok kıymetli eserler bırakabilseydi. Onun maceraperest ruhu ve engin zihni eserleriyle yaşamaya devam edecektir. İncelememi kitaptan en çok beğendiğim alıntılarla bitiriyorum. Kitapla kalın, hayatı kaçırmayın. Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. (s.55) Haritası ya da pusulası olmadan yabancı denizlere sürüklenmiş gemi gibiyim. Ama şimdi artık ben de yönümü bulmak istiyom. (s.15) Hiçbir yere kök salamamıştı. Etraftakileri memnun edecek kadar uyum sağlamış ama kendisi tatmin olamamıştı. (s.276) "Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim." (s.238) İnsanın bir şey hakkındaki nihai bilgiyi asla elde edemeyeceğini, güzelliğin gizeminin hayatın gizeminden hiç de az olmadığını biliyordu. (s.227) Tabii ki kalabalıkları hiç sevmiyorum, ama dermansız bir kişi tek başına ne yapabilir ki? (s.382) "İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum..." (s.140) "Ben hasta bir adamım. Hayır, bedenim değil, ruhum hasta, beynim hasta. Bütün değerlerimi kaybettim sanki. Hiçbir şeyi umursamıyorum." (s.461) İnsan içindeki ışığa göre hareket eder, bunun ötesini kimse beceremez. (s.459)
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202393.1k okunma
··
1 plus 1
·
197 views
Nurettin Polat okurunun profil resmi
Beğenerek ve severek okumuştum. Hatta Arena Park Avm D&R da genç bir hanım Avukat arkadaşa kitabı almasına vesile oldum. Umarım sizin aldığınız hazzı okurken almıştır. İncelemenizde bence harika olmuş. İyi okumalar, Sağlıklı yarınlar ve daima zihin açıklığı diliyorum.
Mehmet Ali Özen okurunun profil resmi
Kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim. Sağlıklı, mutlu ve bol kitaplı günler dilerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.