Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

430 syf.
10/10 puan verdi
İnsanlar İçin Biz Hangisiyiz; Salome mi, Breuer mi, Nietzsche mi?..
§§§ Daha çok sonu için yazılmıştır. §§§ Kitap başımı döndürdü ve ağrıttı. Tabi bunda biraz hızlı okumamın ve baştan sonra her şeyi birleştirerek bir analize başlamamın sebebi var. Breuer' un özgürlük anlayışıyla birlikte hayatını kendince "özgürlük" adında yaşaması ve asıl özgürlüğün sürdüğü hayatın olmasını görmesi ve yöntemi zekiceydi. Saat ve hipnoz olayına o kadar değinilmesi "Acaba yapar mı?" diye düşündürttu ama ne için yapacaktı onu çözemedim. Tedavi olayınında gerçekleşmesi "yer değiştirme" olayına dayanıyordu ama bunu ona sunmanın zemini nasıl olacaktı ve kabul etmesini nasıl sağlayacaktı? Hipnozdan sonra yaşadığı bilinç daha doğrusu anlamı doğru yere koyma ya da anlamı doğru yerde anlamlandırma olayı güzeldi. Beni asıl meraka sürükleyen Nietzsche' de bu nasıl olacak ve bu farkındalıkta o neye sığınacaktı? Çünkü onun ailesi yok ve birine aşık. Bu aşkın sonlandırma olayının ondaki etkisini merak ettim. Psikolojiden pek anlayan veya içinde olan biri değilim. Ama iyi gelen veya kötü gelen şeylerin anlamlandırmaya dayandığını bir video kesitinde öğrenmiştim. Bu anlamlandırma olayına gelinecek mi veya ne zaman gelinecekti? Hayat anlayışım (ailesi var, iyi bir karısı var, işi var, sağlığı yerinde vs. olumsuz kısımlarının çıkartılmış, bir nevi son hâli.) Breuer' e benzesede yaşadığım Nietzsche' in yalnızlığıydı. Salome'den sonra yalnızlığına daha çok sarılacağını ve o daveti kabul etmeyeceğini biliyordum. Çünkü sürekli kendi ayaklarının üzerinde durmuş ve sürekli kendine yaslanmış biri. Dost dediklerinin ihanetine uğramış ve Salome' den sonra insanlara daha çok hayal kırıklığı gözüyle bakacak. Hayatın yorgunluğu, hastalıklarının işkencesi, durmayan düşünce trafiği vs. insanı hem hevessiz hem de isteksiz bırakıyor. Ve dediği gibi o daveti kabul etse o sıcaklık onun rehavete kapılmasına neden olup hayat ve düşünce anlayışını zedeleyecek. Ateşi görmediği için ne kadar donduğunun farkında değil ve de olmayacak. Ki normalden fazla sıcaklık insanın normal sıcaklığı bile soğuk tanımlamasına neden olabilir. Ve o kadar sıcaklıktan sonra o buzul kaya nasıl erimeye başlarsa o da öyle ölmeye başlayacaktı. Çünkü ateş onun için yanmadı. Başkasına yanan ateş çevresinde ısınmak, ısınmaktan daha çok donmuş birini gerçekten öldürür. "Derin adamın dosta ihtiyacı olur." diyordu ama bence "Derin adamın sadece dosta ihtiyacı olur." Çünkü dostluk bağı, aile bağı gibi zorunluluk ve doğma sürecinden itibaren başlayan değildir. Sevgili olayı ise hayal kırıklığına ve toparlanmamaya göre dostluktan daha baskın kalıyor. İhanete rağmen en son birine güvenmeyi seçti ama bunu sevgili olayında pek yapabileceğini sanmıyorum. Ha yaptı diyelim orada duygu kırıntısı bile aranmaz. Ve insanı derinlere indiren şeyin ya ailesizlik ya da hüsran bir aşk olduğunu biliyorum. Derine inmek için büyük duyguların acıya dönüşmesi gerekiyor. Yüzeysel duygularla nasıl derine inilebilir ki? Bu bıçakla bir çizik atıp kişinin ölmesini beklemek gibi neyse. Hayatımı şekillendirmede bana baya fayda sağlayacak ilk kitabı bulmanın sevinci ve hüznü içindeyim. Sanırım gözyaşı dökmem gerekiyor ama dökemiyorum... Okuduğum her kitabı yaşayarak okur, karakterlerin derisi altına girerek hisseder ve onlara göre düşünürüm. Bu kişiye yönelik düşünebilme olayı hoşuma gidiyor. Ayrıca dostluk ilişkilerine de çok hayran kaldım. Her şeye rağmen - ve +'larla birbirlerini kabul ettiler, yüze vurma olayı ya da zıtlıklardan olayı saygısızlık ya da düşmancıl tavırlara girmediler. Birbirlerinden bir şey saklarken o rahatsızlığı duymaları beni memnun etti. En son dürüstlüklerinin ortak bir noktasında buluşmaları da hoştu. Çünkü dostluk o tarz gizliliği ihanet ya da planı ihanet olarak nitelendirebilir. Ama baktığımızda birinin kişiliği o yönde, diğeri ise iyileştirme çabasından dolayı. Ortada kötü bir amaç yok ve buna rağmen rahatsız hissettirici geliyordu. Bu da değerden kaynaklı duyulan bir şey. Kartların açılması benim bile içimi rahatlattı... Bazı yeri kurmaca bazı yeri gerçek. Peki bunun benim için önemi ne kadar? Oradaki isimler de bir kurgunun parçası olsa daha az mı etkilenecektim asla.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,5bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.