Gönderi

1080 syf.
·
Not rated
·
Read in 200 days
"1931 yılında doğdum, 1937'de annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski'yi okudum. O gün bugün huzurum yoktur." demiş Cemal Süreya. Gerçekten de öyle. Dostoyevski'nin iki eserini okudum ikisi de birbirine yakın. Dostoyevski'nin karekterleri çok umutsuz, çok bezgin, yaşama sevinci olmayan tiplerdir. Çok karamsar bir hava var romanlarında. Ne tuhaftır roman boyunca hava hep bulutlu gibi sanki. Güneşli gün hiç gözümün önüne gelmiyor. Ama psikolojik ve ruhsal çözümlemeleri mükemmel yansıtır. Dostoyevski elbette ki bir edebiyat devi, Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza elbette ki dünya klasiklerinden. Ancak ufak bir eleştiriye yer vermeden duramayacağım. Dostoyevski'nin romanlarının arka planı biraz eksik kalıyor sanki. Örneğin roman boyunca dönemin Rusya'sının tarihi, siyasi, sanatsal, bilimsel ve teknolojik yönü hakkında çok bir bilgi sahibi olamıyor insan. Karamazov Kardeşler 1080 sayfa okuyorsun ama yıl kaç, yönetim şekli ne, tahtta kim var, hangi bilimsel gelişmeler yaşanıyor, bundan önceki yakın zamanda hangi tarihsel ve toplumsal olaylar meydana gelmiş...vb konularda bilgi sahibi olamıyorsun. Bir örnek vermek gerekirse Sefiller kitabını okuduğunda Fransız İhtilali, Napolyon, Waterloo Savaşı, Paris'in mimari yapıları, kanalizasyon sistemi, takılan şapkalardaki amblemlerin renklerinin ne anlama geldiği, toplumsal ve dini yapılanmalar, siyasi görüşler, tarım ve sanayi... vb bir çok şey hakkında bilgi sahibi oluyor insan. Bu yönü beni biraz tatmin etmedi. Yani iki kitabını bitirdim ve Rusyanın herhangi bir dönemi hakkında tarihsel, siyasi, bilimsel ve toplumsal bir bilgi edinemedim. Kitaba gelecek olursak çok güzel bir olay ve konu anlatılmıştır. Yine bir suç ve yine bir ceza var. Ama bunun ötesinde suç ve cezanın psikolojik ve vicdani yönü çok iyi yansıtılmıştır. Öykünün en önemli başarısı ise 1000 sayfalık kitapta neredeyse son 100 sayfaya kadar suçlunun kim olduğunu çıkaramıyorsun. Yazar bunu iyi bir şekilde sonlara kadar gizleyebiliyor. Ve tahminlerin sürekli değişiyor. Hele mahkeme sahneleri, iddialar ve savunmalar çok muazzamdı. İddia makamı konuşuyor haklıdır diyorsun, savunma makamı konuşuyor haklıdır diyorsun. Hele savunma makamının konuşma ve tezleri çok mükemmeldi. Hikaye sanki yarıda kaldı, sanki bitmedi ve devamı varmış gibi geldi. Bu kitabın bir devam kitabı var mıdır bilmiyorum. Ama kitabın içeriği hakkında da ufak bir eleştiri yapmak zorundayım. Olay çok uzatılmıştır. Çok aşırı bir uzatma ve sürünceme var. Böyle bir olay için 1080 sayfa çok uzun. Diyeceksiniz ki "Sefiller 1700 küsür sayfa buna ne demeli?" Tarihi bir olay ve dönem anlatılıyorsa bu pek tabi olabilir. O yüzden 1700 küsür sayfalık Sefiller bana uzun gelmedi ama bu uzun geldi. Çünkü bir cinayet hikayesi için ve üstelik tarihi arka planı olmayan bir hikaye için çok fazla uzun. Bir de gereksiz ve bağlantısız bulduğum bir kaç konu var. Örneğin rahip ve manastır konusu ve Çocuklar bölümü(İlyuşa ve Kolya) bana biraz alakasız gibi geldi. Hele rahip ve manastır konusu bana çok aşırı derecede uzun ve yorucu geldi. Karekterler konusunda dikkatimi çeken bir husus var. Baş karekter kim? Yazar önsözde baş karakterin Aleksy Federoviç olduğunu belirtmiş. Ama eğer bunu belirtmemiş olsaydı ben anlamayacaktım. Ben Dimitri Federoviç sanacaktım. Bu şunu gösteriyor. Yazar baş karekter de olsa kimseyi çok sivriltmemiş, diğer taraftan da baş karektere çok yakın karekterler çıkartmıştır. Yani karekterlerin hepsi çok başarılı. Baskı için şunu söyleyebilirim; Can Yayınları çok fazla yazım hatası yapmış. O yüzden okuyacaksanız İş Bankası Kültür Yayınları okuyun daha iyi. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201835k okunma
·
130 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.