Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

500
500.gün... Evet sevgili 500 gün oldu. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Daha geçen ayrılmıştık ve de ben bisikleti yokuşa sürüyordum, daha geçen ayrılmıştık bir durak önce inip Kız Kulesinin arkasındaki Galata Kulesini izliyordum, daha geçen ayrılmıştık ansızın senden bir mesaj gelmişti bana, daha geçen gün bahçeden odaya çıkıp anlayabilmen için sana evin krokisini çiziyordum, daha geçen gündü bunların hepsi sevgili daha geçen gün; ve sadece bunlarla kalmıyor daha niceleri var ancak ben zamana anlam veremiyorum sevgili. 200-300 arası benim için hayatın bittiği günlerdi, en kötü haberi aldığım günlerdi; 300-400 arası çokça yorulduğum fedakarlık yaptığım, sana deli gibi ihtiyaç duyduğum günlerdi. 400-500 arası ise bomboştu sevgili, yazacağım birkaç şey dışında bomboştu. Bomboş diyorum ama aşkı, özlemi, hasreti bunların dışında tutuyorum. Sana olan aşkım yine katlanarak devam etti ve seni artık daha çok özlüyorum. Benim insanların önünde gün saydığımı biliyorsun değil mi sevgili, biliyorsun. Çıkış noktasından hiç bahsettim mi bilmiyorum, söylediysem eğer yeniden hatırlatmış olayım. Normalde bu anlık fotoğraf alışverişini 2-3 kişiyle yapıyorduk. Her gün aralıksız ve de karşılıklı olarak fotoğraf gönderirsen de seri yapmış oluyordun. Ben de 2-3 kişiyle seri yapıyordum sadece. Bir gün attığım fotoğrafların üzerinde sayı belirdi ve bu sayı her geçen gün bir önceki günden bir fazla olarak büyüyordu. Zamanla bu sayıların yanına gül eklendi, şarkılar, şiirler, sözler eklendi. Ve nedense hepsi de "aşk" ı vurgular nitelikteydi. İnsanlar ilk başta anlamadı sevgili. En yakın arkadaşlarım 50-60. günde yaptığım paylaşımda yazdığım bir şeyden sonra bir şeylerin farkına vardılar. Ve zamanla bana istek geliyordu sevgili 3 kişiyle başlayan yolculuk 30 civarı kişiye yaklaşmıştı. Her zaman artıyordu, bana fotoğraf gönderen herkese karşı ben de aşkımı haykıran paylaşımları gönderiyordum. Sen gittikten sonra elimde tek kalan şey olan aşkımı haykırmayı seçtim sevgili. Abartı olmayacağını düşünsem yüzük bile takardım sevgili çünkü ben sana öylesine içten, öylesine kalpten bağlıyım. Yaptığım paylaşımlara hep seninle ilgili detaylar sıkıştırdım ama kimse fark edemedi, Ki fark etmeleri zaten mümkün değil çünkü bana seni çağrıştıran şeyleri paylaşıyordum, onlara seni çağrıştıran şeyleri değil ve de bana her şey seni çağrıştırıyor. Verdiğim en detaylı şey neydi biliyor musun sevgili, oynadığım bir oyunda arabanın plakasını "GÜN/AY-MK-YIL" yapıp paylaşmıştım. İnsanlar farkına varmadı plakanın ama oradaki "K" harfi sendin, "Kebelek"in ilk harfiydi. Bense Markovic'tim. Ne oldu bize Kebelekhanim gel anlat bana. Neyse... Artık çok nadir fotoğraf paylaşıyorum, çok daralırsam, çok sıkılırsam yapıyorum üzerine bir söz yazıyorum ve her seferinde en az 1-2 kişinin dikkatini çekiyor o sözler sevgili. 500.gün yaklaştığı için özel bir şey yapmak istedim ama ne yapabilirdim. Zaten yazı yazıyordum o yüzden başka bir şey yapmalıydım. Ben de "500" sayısı temalı bir resim hazırlayayım dedim. Galata Kulesinin önüne transparan şekilde 500 yazdım, altına da aşağıya yazacağım sözü yazdım. Ve gece "#500.gün" adına paylaşım yaptım, uzun bir süre paylaşım yapmayacağım. Burada da paylaşırdım sevgili ama paylaşamıyorum çünkü görseli ben hazırladığım için internette hiçbir yerde yok eğer burada paylaşırsam görseli arattıklarında buraya yönlendirecektir, o yüzden atamıyorum ama sen merak edersen birilerinden görebilirsin. Sen hayatıma girmeden önce de fotoşop ile ilgilenmek istiyordum fakat sadece fikir olarak bende duruyordu sevgili. Ama konu sen olunca nasıl da uygulamayı indirip harekete geçtim sevgili? Ah bir de sen dönseydin aklımda neler neler vardı ama olmadı sevgili.... Bu son 100 günde yaşadığım en önemli şey kendi iç dünyamdaydı sevgili. Sana karşı bir ilki tattım. Sana çok ama çok kızgınım haberin olsun. Sen nasıl benim sana karşı aklımdan böyle bir şeyi geçirmeme neden olabilirsin. Ben ki "daha çok kız var", "kendi kaybeder", "hepsi aynı", "daha iyisi çıkar" gibi yalandan tesellilere, klişelere karşı koyarken sen bana bunu nasıl yaparsın aşkım, her şeyim? İlk defa acaba kötü birisi olup olmadığını sorguladım. Ben senin kötü birisi olduğuna ve de benim bu aşkımın boşuna olduğuna inanmıyorum. Aşkımı tasvir edecek olursam eğer benim için ilahi bir aşk bu. Aklımdan bu soru geçer geçmez bir şeyleri değiştirmeye karar verdim. Ve yine ve yine bu süreçten de seni daha çok severek ayrıldım balım, gülüm, birtanem... Bir amaç edimdin kendime. Artık seni "huzurlu bir şekilde" sevebilmeyi amaçladım. Çünkü yoruldum sevgili. İnan bana stres olmaktan yoruldum, önceleri saçlarımdaki beyazlardan bahsederdim bu şekilde devam ederse eğer beyazlarından bahsedebileceğim saç kalmayacak kafamda. Deniyorum sevgili, başarılı olamasam da deniyorum. Her zaman dediğim gibi ben seni ölene kadar seveceğim ama en azından bunu huzurla yapabileyim, bunu içim rahat bir şekilde yapabileyim. Sana hem önceki yaşanmışlıklar hem de bundan dolayı çok kırgın ve kızgınım sevgili. Ben hiçbir zaman kolay kolay kızmam; ben sevdiğime kırılırım ve sevdiğime kızarım. Keşke bunlar en sevdiğime karşı olmasaydı, keşke en sevdiğim, benim güvenimi boşa çıkarmasaydı... Uzun zamandır insanlarla görüşmüyordum sevgili. Yaklaşık 5 ay hiç kimseyle görüşmedim. Ve bir gün çok daralmıştım sevgili, bazı arkadaşlarla geceleri uzun uzun mesajlaşır ya da telefonda konuşurduk. Gece 2-3 civarıydı, "uyudun mu" diye mesaj attım. Bu arkadaş yanında sigara içtiğimiz arkadaştı. Bir keresinde beni gece 3'te aramıştı ve sabah 7'ye kadar konuşmuştuk. Beni az biraz tanıyan herkes şunu bilir sevgili, ben herkese "beni gece 3'te arama konforunu" sağlıyorum. Bu arkadaşın beni tanıdığını söylemiyorum, tanıyordur ya da tanımıyordur çok yaşanmışlığımız yok, beni tanıyan insan bir elin parmaklarını değil, bir parmağı geçmez sevgili. Umarım ki bu parmak sensindir sevgili. Biraz bu arkadaştan bahsedelim, seni deli gibi merak ediyor sevgili, bu süreçte asla benimle ilgilenmedi hep ama hep seninle ilgilendi ve seninle ilgili bugüne kadar sadece bir kişi tahmin yapabildi ve de o kişi bu arkadaştı. İlk kez senin adını geçirdiği tarihi biliyorum sevgili, 5 Kasım 2022 tarihiydi. O akşam maç vardı ve maçtan sonra bu arkadaşla telefonda konuşuyorduk. O gün neye karar verdim biliyor musun sevgili. O gün, eğer sen bir gün dönersen söyleyeceğim ilk kişi bu arkadaş olacaktı ve daha önceden de kendime ilk söylediğim kişi nikahımda şahidim olacak sözünü vermiştim. Nikah şahidim bu arkadaş olacaktı sevgili eğer sen geri dönebilseydin. Ben hep inkar ettim ama o hep senin isminin üzerinde durdu. Her konuşmamızda konuyu aşık olduğum kişinin kim olduğuna getiriyordu, senin adını veriyordu, ben onu vazgeçiriyordum, ardından yaşadığınız şehre geldiğimde yine üçlü bir buluşma yapar mıyız diyerek benim üst üste sigaralar yakmama neden oluyordu. Onunla konuşmak gerçekten zevkli, senden bahsetmesi de hep hoşuma gidiyor hatta inan bana sevgili konuşmaya başladığımızda senin adını sayıklamasını bekliyorum ama başladıktan sonra da her seferinde kan beynime sıçrıyor. İlk tahmini çok hoşuma gitmişti, nerede ve ne zaman olduğu hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor. Tebrikler dost sen bildin ama benim güzel sevgilim hiçbir zaman bunu haykırmama izin veremedi, o yüzden üzgünüm söyleyemiyorum, yazdığın senaryolara hep güldüm ama çoğu doğruydu tebrikler... Geri döndükten sonra insanlara neden böyle bir şey yaptığımı anlattım, belki de hepsine farklı farklı şeyler anlattım, bilmiyorum. Neden böyle bir şey yaptığımı ben de bilmiyorum, sadece çok fazla stres oluyordum, kendi iç dünyama, sana döneyim dedim, belki orada huzur bulabilirim diye düşündüm olmadı; insanlardan hüzünlü halimi uzak tutayım dedim döner dönmez hüzünlü halimle döndüm. Uzun uzun konuştuk sevgili. Bu duruma devam edeceğimi, özlediğim için anlık olarak döndüğümü ifade ettim. Sonra da vedalaştım ama eskisi gibi katı bir şekilde yapamadım bu sefer, çok fazla esnettim. Bugünle birlikte yeniden o katılığa döneceğim, zor olacak ama döneceğim sevgili, insanlar bana alıştı belki ama ben gülebilen bir insanım. Mutlu olduğum gün tamamen döneceğim ve bu mutluluğun kaynağı sensin sevgili. Sakın senden beni mutlu etmeni beklediğimi düşünme. Ben hiçbir zaman dönemeyeceğim sevgili, hiçbir zaman mutlu olamayacağım bunu biliyorum. Ama dönmeyi çok isterdim, gülmeyi, kahkaha atmayı çok isterdim. Ve yine ve yine insanların mutlu olduğum halimi, görmelerini çok isterdim sevgili, bu mutluluğa sebep olabilmeni çok isterdim... Ben bunu geçenlerde yazdım ama sen okumadın sevgili. Sen benim her an aklımdasın, hiçbir zaman aklımdan çıkmıyorsun. Kendi iç dünyamda sana ismin de dahil olmak üzere çok şekilde sesleniyorum. Bunların bir kısmı beraber olduğumuz zamanlardan alışkanlık, bir kısmı da sonradan edindiğim alışkanlık. Bugüne kadar hiç kimseye senin adınla seslenmedim. Seslenmem garip olmazdı çünkü dediğim gibi her an aklımdasın sevgili ama ben bu duruma çok özeniyorum. Gittiğinden beri bunu ilk kez geçenlerde yaptım sevgili. İlk defa başkasına senin adınla seslendim. Kendimi toparladım ve devam ettim sevgili. Adını anabilmek güzeldi ama keşke istemli bir şekilde olabilseydi. Hatırlar mısın bilmem ama benim sosyal medya hesabıma girip kendi adını aratmıştın sevgili. Sonraki günlerde de bana "senin benim isminde arkadaşın mı var" diye sormuştun. O kişiden bahsedeyim mi sevgili sana. Biz lisedeyken o kişinin benden hoşlandığını söylerlerdi. Çıkış noktasını bilmiyorum ve o kızdan da bunu hiç duymadım ama yakın arkadaşlarım benimle o kişinin adını kullanarak uğraşırlardı, ben de başkalarının adını kullanarak aynı şekilde onlarla uğraşırdım. Ben liseden mezun olalı çok zaman oldu. Ve sen hayatıma girdikten sonra yakın arkadaşlarımdan birisi farkına varmadan bu ismi benim ismimin yanında çok defa kullandı. Defalarca "Markovic ve Kebelek" -isimlerimizi yazamıyorum sevgili- yazdı. Ben hepsinde güldüm ve bütün o mesajları da yıldızladım. Haberi yok ama o kişi olmasa bile o kişinin adaşı birisine olan aşkından ölüp bitiyorum. Senin adını kendi adımın yanında görmek çok hoşuma gidiyor, bir tane arkadaşımıza yazdığımız şiirin altında sen ve benim adım yazıyordu sevgili ve o arkadaş bir gün o şiiri paylaşmıştı, gördüğümde çok mutlu olmuştum, çok da duygulanmıştım. Senin adın alnımda yazıyormuş ama ben bir de kalbime yazdım sevgili, sen ne yaparsan yap oradan silemezsin adını.. Cuma günü sabah 7'de uçağım vardı sevgili, yani dün. Perşembe gece 12'de havalimanına gidip sabahlamak zorundaydım. Tanıdığımız bir arkadaşla oturum başlatıp saatlerce şarkı dinledik. Bir o şarkı açtı bir ben. Ama benim aklımda sadece sen vardın. Defalarca havalimanında hayalimizi kurdum, ilk kavuşmamızın, vedalaşmamızın hayalini kurdum. İzmir'e gittin değil mi sevgili? İzmir'e doğrudan uçuş olmaması lazım senin olduğun yerde. Bir şekilde bir yerde aktarma yapman gerekiyor. Peki orası İstanbul mu oldu sevgili? İstanbul'dan aktarma yaptıysan eğer neden beni çağırmadın sevgili? Seninle henüz fiziki olarak ayrıldığımızda İzmir'e giderken mağdur edildiğinde "Keşke seninle beklesem, çok isterdim. Kafamı omzuna koyar uyurdum." dememiş miydin ha güzel sevgilim, dememiş miydin ha her şeyim, dememiş miydin? Ben buradaydım omzumu sana ayırmıştım, seni sevmeye devam etmek bana nasip olmasın ki ben bir gün olsun tersini düşünmedim ben hep seni bekledim. Ben hep buradaydım sevgili, sen neredeydin? Sen neredeydin sevgilim, sen neredeydin..? Evet sevgili bu 100 gün de böyleydi. Hasretini çekmeye devam ediyorum, aşkımı büyütmeye devam ediyorum, her hayal kırıklığının ardından sana daha sıkı sarılmaya devam ediyorum sevgili. Özledim, inan bana çok özledim. Vazosundaki gülü alınınca koşa koşa gülü almaya gidip koklaya koklaya benim yanıma gelen sevgilimi özledim, bütün katlarda deli gibi beni arayan, bulduktan sonra rahatlayan ve rahatlaması yüzüne yansıyan, sonradan da gelip bana bunu anlatan sevgilimi özledim, benim için bütün riskleri alan, annesine yalan söyleyen sevgilimi özledim, yaşadığımız ilk günden sonraki gün arkadaşının arabasından video çekip beni yakın arkadaşlarına ekleyerek, sanki bir mesaj yollamak istermiş gibi hikaye atan -Gökyüzünü Tutamam/4 Haziran- sevgilimi özledim. Ve de en çok " Seni Seviyorum❤️" yazıp bütün günüme etki eden, saçma bir şekilde gülümsememe sebep olan, günümü güzelleştiren güzel sevgilimi özledim. Yeri dolmayacak boşluklar vardır, bendeki bu boşluk senden kaldı sevgili, sen isteseydin çok kolay bir şekilde beni tamamlardın. Umarım istemişsindir. Ve bu boşluk senden kaldı ya sevgili işte ben bu boşluktan da razıyım. Ben seni çok seviyorum sevgili, seni çok çok seviyorum. Her yere bunu haykırmak istiyorum. Niye böyle oldu güzel gözlüm ha neden böyle oldu. Off güzel sevgili off böyle olmamalıydı. O güzel gözlerine dalmaya devam etmeliydim. Seni o kadar çok istedim ki sevgili, olmasının imkanı kalmamıştı belki de. Seni çok seviyorum, kendine dikkat et...🌹🦋❤
368 görüntüleme
Kebelekin Markoviči okurunun profil resmi
"Sensizliğe alışmak, her türlü teselli sözü, bir ihanet geliyor kulağıma. Ne tuhaf ki, dün seni bana kötüleyen diller, bugün sensizliğin efkârındaki Mevlâna’yı teselli için dil döküyorlardı. Her türlü teselli sözü bir ihanet geliyor kulağıma. Parmaklarım alev alev yanıyor. Kâğıt tutuşacak, mektup yanacak diye çekiniyorum. Cehennemden betermiş, seni kazanmak için senden uzaklaşmak."
Kebelekin Markoviči okurunun profil resmi
"Gönlümün nisan yağmurlarıyla ıslanan gülü açmayacak mısın halâ?"
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.