Gönderi

Ankara hükümetini tanımış ve tezlerini -kısmen de olsa- kabul etmiş olan Fransa ve İtalya'da Türk zaferi, hakkın yerini bulması olarak karşılandı. Her iki ülke de silah satışına göz yumarak zaferde bir pay sahibi olduklarından, İngiliz politikasının böyle vasıtalı şekilde yenilmesinden sevinç duydular. Türk'e yönelik eleştiriler sınırlı kaldı. İngiltere ise, Lloyd George'un Yunan'a dayalı politikasının tam başarısızlığı karşısında büyük bir şok yaşadı. Türk zaferini en acımasız ve aşağılayıcı şekilde yorumlayan yazılar İngiltere'de ve onun yönlendirdiği Amerika basınında belirdi. Lloyd George karşıtı olanlar bile, -onu eleştirmekten geri kalmamakla birlikte- sonucun İngiliz İmparatorluğu'nun temellerini sarstığı düşüncesiyle sert bir kampanya başlattılar: New York Times'ın 27.9.1922 tarihli sayısındaki başyazısı bunalımı çok iyi yansıtmaktadır: "Yenilgi İngiltere'de büyük bir sürpriz oldu (…) Amerika'da ise bir bomba etkisi yarattı (…) Kamuoyu yönlendiricilerimizin bir çoğu, dünyanın sonu olmasa da olayı tam kıyamet niteliğiyle sundular. En azından uygarlığın sonu olarak baktılar. Asya ile Avrupa, İslam ile Hristiyanlık arasında korkunç bir çatışma beklendi…"² Eylül'ün ortasında Anadolu bütün Yunan ordusundan temizlendikten ve Çanakkale'de Türk ordusu İngiliz-Fransız ordularıyla karşı karşıya geldiği andan itibaren bu savaş çığlığı artarak devam etti. Aslında mesele, işi Sevr'den biraz ödün vererek kapatmaya çalışan İngiltere'nin Ankara'nın şartlarını kabul etmek durumunda kalacağını fark etmesinden doğuyordu. Anadolu ya da Trakya'nın Türklerde olup olmaması değil, Ankara'nın tam bağımsızlık istemesi ve kapitülasyonlar kabul etmemesi, yani ekonomik üstünlük sağlayan imtiyazların yok olması onları endişelendirmekteydi. Bu istekler kabul edilirse Mısır'da, Hindistan'da, Suriye ve diğer bütün doğu toplumları da o modeli örnek almak isteyeceklerdi. Asya ile Avrupa ya da İslamla Hristiyanlık savaşı deyimlerinin arkasındaki gerçek gerekçe buydu. Siyasi olarak Ankara yanlısı görünen Fransa ve İtalya'nın ekonomik konular ve kapitülasyonlar gündeme gelince İngiltere ile birlik davranmaları neyin önemli olduğunu gösterir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Hughes da 26 Eylül'de Türk Sorunu'nun siyasi yönüyle ilgili olmadığını, bunun Yunanistan ve Avrupalıları ilgilendirdiğini belirttikten sonra şunları eklemiştir: "Bizim için gerekli olan, Amerika'nın bir ticari güç olarak önemi ve Amerikan ticaret filosunun yayılması planlarııdır (…) Bunun için Boğazlar açık olmalı ve kapitülasyonlarla Amerikan Konsolosluk Mahkemeleri tekrar işler hale gelmelidir." Gerçi Türkiye 1922 Eylül'ünde zaferi elde etti ama uluslararası platformda normal bir konuma girmiş değildi. Avrupalıların savaş çığlıkları, gücünü son kertesine kadar kullanmış olan Türkleri bıktırmak, yanlışlığa sürüklemek ve zaferi yenilgiye dönüştürmek amacını güdüyordu. Gerek dışardan, gerekse içerden gelen yoğun kışkırtmalara rağmen M.Kemal Misaki Milli'ye barışçı yoldan erişme politikasında son derece ısrarlı oldu. Savaş var diyene "Biz hazırız" demekten geri kalmadı ama, kendisi savaş kışkırtıcısı olmaya asla özenmedi. Türklerin tam bağımsızlığını ve kapitülasyonları yırtıvermesini bir türlü hazmedemeyen emperyalistler Lozan görüşmelerinin 4 Şubat 1923'de kesilmesi üzerine yine savaş şarkıları söylemekten geri kalmadılar. Bu yüzden, ekonomik durumu çok kötü olduğu halde devlet, büyük masrafa mal olan ordularını terhis edemedi. Açıkça savaş hali Lozan'ın imzasına, tam bağımsızlığın bütün dünyaca onaylanmasına kadar sürdü. Türkiye'yi yok etmeye yönelik politikası iflas eden Lloyd George 19 Ekim 1922'de istifa zorunda kalınca İngiltere doğuya yönelik yeni politikalar oluşturmak zorunluğunu hissetti. Sadece ekonomik avantajlarını kaybeden ve dostça siyasi ilişkilerle bunu telafi imkanına sahip olan Fransa ve İtalya gibi devletlere karşılık İngiltere, "Türk Mucizesi"nden en çok etkilenen sömürgeci devlet durumundaydı. Başta Mısır ve Hindistan önlerindeki örnekten ders almak peşindeydiler. Bu ister istemez İngiltere'nin en çok korktuğu Panislamcı ya da İslami dayanışmalı akımların güçlenmesine yol açıyordu. Böylece İngiltere İslam toplumlarına yönelik politikalarında yeni yöntemler denemek zorunluğunu hissetti.
Sayfa 224 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
·
63 görüntüleme
Poyraz Ayrıç okurunun profil resmi
2 - New York Times'de çıkan haberlerden örnekler: Türkler Balkanlarda savaş çıkaracak (12.9); Kiliselerde Haçlı Seferi'ne çağırı var (1.10); Avrupa uygarlığı bir kere daha Asyalıların eline düşmemeli (31.8); Kiliseler Hristiyanlara yardıma çağırıyor (4.10)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.