Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

262 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İlk Türk Polisiyesi
Esrar-ı Cinayat yani cinayetin sırları ismiyle Ahmet Mithat Efendi'nin yazdığı onlarca romandan sadece birini incelemeye alıyoruz. Roman, İstanbul Boğazı'nın Karadenize açılan bölgesinde bir adacık olan Öreke taşı veya nam-ı diğer Kanlıkaya olarak bilinen bir kaya parçasının üstünde bir kadın ve iki erkek cesedinin bulunmasıyla başlıyor. Müstantik Osman Sabri Efendi bulunan cesetlerin soruşturmasını yürüten bir dedektif olup soruşturmayı adli bir vaka olarak inceleme maharetinde bulunan yenilikçi bir iz sürücü olarak karşımıza çıkıyor. Soruşturmayı Tanzimat Fermanı sonrası uygulamaya konulan yargı reformlarının ışığında ve yenilikçi metotlara uygun yapması da bugün belki de üstünkörü okuyup geçtiğimiz polisiye romanların başlangıcını teşkil ediyor. Zira eser Türk edebiyatının ilk polisiye roman olma özelliğini de taşıyor. Romanın ilerleyen yerlerinde kendini asarak intihar eden Hristiyan Arap Halil Sûri karakterinin de işin icine girmesi ve Öreke taşındaki cinayetlerin bu intiharla ilişkisi bizi Hediye Hanım'a yönlendiriyor. Hediye Hanım'ın daha sonraki tetkiklerle suçlu bulunması, dönemin idari amirleriyle olan gönül ilişkisi ve mahkemece yargılanması romanın ana konusunu oluşturuyor. Dönemin idari teşkilâtı, yargılama usulleri, rüşvet, irtikâp ve adam kayırmacılık gibi toplumsal sorunlarını eleştiren bu romanda Ahmet Mithat Efendi'nin kurguyu kesip okuyucuya seslenmesi, nasihat vermesi, hikmetli söz söylemesi gibi endişelerini de eserde sık sık görüyoruz. Ahmet Mithat Efendi bunu yer yer soruşturmayı gazetesinde yayınlayan Muharrir Efendi karakteriyle yer yer de Müstantik Osman Sabri Efendi karakteri aracılığıyla yapıyor olsa da çoğunlukla bu karakterlere ihtiyaç duymaksızın kurguyu keserek direkt okuyucuya seslenerek de yapabiliyor. Günümüz romanlarına veya günümüz polisiye romanlarının kurgusuna kıyasla büyük bir kusur sayılan bu unsurun aksine postmodern romanlarda kullanılan üstkurmaca tekniğinin romanda gazetede yayımlanan haberler vasıtasıyla yapılıyor olması da ayrı bir dikkat çekiciliğe sahip. Yine aynı şekilde cinayetin çözümlenmesi ve kurgunun akışı flashback denilen geriye dönüş teknikleriyle ilerliyor. Tanzimat döneminde yayımlanan bu gibi telif romanların ilkleri barındırması çok büyük öneme haiz iken yine bu romanların modern ve postmodern unsurları da içinde barındırıyor olması da hayret verici nitelikte. Romanın dili günümüz Türkçesine sadeleştirilmiş olsa da o döneme ait Türkçe'nin kullanımını bize ziyadesiyle hissettiriyor. Arapça ve Farsca tamlamaların günümüz Türkçesine aktarımı ve yüklemlerin çoğunluğunun yardımcı fiillerle bitiyor olması da dimağlarda kekremsi bir tat bıraksa da hoş bir lezzeti de yok değil. Romanın sonuna doğru merak ve sürüklenme duygusunun artması başarılı iken beklenmedik ve tesadüfi son ise bizde hayal kırıklığı bırakmış olabilir. Fakat polisiye roman tutkunu biri olarak günümüz Türk polisiyesinin temellerini görmeniz açısından okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
Esrâr-ı Cinâyât
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,728 okunma
·
142 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.