Gönderi

824 syf.
3/10 puan verdi
Zorla Okuduğum Kitabın Yorumu da Yük Olurmuş İnsana :(
Senelerdir kitaplığımda duran bir ara 100 sayfa okuyup bıraktığım sonra tekrar başlayıp bu sefer zor bela tamamladığım kitap yorumu ile karşınızdayım. Herkes gibi çok seveceğimi sanmıştım ama ne yazık ki öyle olmadı. Kitabın başları çok güzel gidiyordu. Savaş daha başlamamış, her şeyi herkesi yeni yeni tanıyorum, heyecan içerisindeyim falan sonrasında hikayenin tümden içine dalınca işler değişti. Kitabın olay örgüsü, işleyişi, Alexander'ın değişmeyen tavrı ve üslubunu çok severek devam ettiriyordum. Kitap neden bu kadar gereksiz bir uzatmaya gittiğini anlayamıyorum. Öyle gereksiz sahneler vardı ki olmasa çok daha güzel olurdu. Özellikle o kır sahneleri yok mu? Kitaba bütün bakış açımı değiştirdi. Soğudum resmen kitaptan. Kitapta işlenen çok güzel bir konu vardı ki oda savaş meselesi. Açlık, sefalet, karne ile alınan yemekler, soğuk ile mücadele öyle detaylı anlatılmıştı ki, okuyucunun hissetmemesi mümkün değil... Tatyana karakterine gelirsek kitabın başlarında ki o toy hallerinden genç bir kadına dönüşme serüveni etkili bir geçişti. Keşke yine de o kadar saf kalmasaydı diyorum çünkü olaylara ve aşka karşı hep gereksiz bir pozitif düşüncelerle yaklaştı. Ama şu mesele de var ki Tanya'nın 'Al abla ben yiyemedim sen ye' fedakarlıklarından da içim bunaldı. Alexanderı ilk tanıdığım haliyle kalsaydı çok güzel olurdu. Olgun, seviyeli, dürüst bir genci canlandırırken cin olmadan adam çarpmaya başladı, iki kişiyi aynı anda idare etmeye başladı. Tanya ve ablasını resmen aynı anda idare etti. Buna aşk üçgeni bile diyemiyorum. Ne adı verebileceğimi bile bilmiyorum. Tanyanın saflığından yararlanarak bunu epey bi sürdürdü. Ve bu cidden kitapta ki en mide bulandırıcı olaydı. Özellikle o kır sahnelerinden hepten gözümden düştü. Birbirinin tekrarı o kadar çok sayfa okudum ki hatta bir ara oku oku sonu gelmeyecek sandım. Yaptıkları eylem yemek, içmek, ev işi, sevişmek. Öh yani bi durun yemeğin ortasında, işlerin ortasında o kadar mı yoksundunuz... Birde her şeyin ortasında Dimitri meselesi var. Sevmediğin ot burnunun dibinde biter misali her yerden bir Dimitri çıktı. Her halükârda ortalama bir kitaptı benim için. Devamını okur muyum? Hiç sanmıyorum. Merak etmediğim için, e bu kadar da olumsuz düşündüğüm için devamını okumak gereksiz gibi geliyor. Tek sevdiğim yer savaş sahneleriydi. Öneremiyorum bu kitabı ama çok merak azıyorsanız savaş sahneleri hatırına şans verebilirsiniz. Herkese keyifli okumalar dilerim!
Bronz Atlı
Bronz AtlıPaullina Simons · Pegasus Yayınları · 20161,257 okunma
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.