Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kendinizi uzun süredir çok yorgun hissediyorsunuz ve bunun tıbbi bir sonucu çıkmadı mı? O zaman bu kitap tam da size göre. Gençlerde Kronik Yorgunluk kitabı yorgunluğun psikolojisine iniyor ve farklı ihtimallere karşı çözüm önerileri sunuyor bize. Kronik Yorgunluk’un bazı etmenleri; Fiziksel etkenler, stres, fazla beklenti, yüksek düzeyde egzersiz, yoğun yaşam tarzı. Kitabı okurken şaşırdığım bir şey dinlenme süremizin önemiydi. Hiç dinlenmeden hayat süremeyiz, vücut bir zaman sonra tükenir ama eğer hareket ettiğimizden daha fazla dinleniyorsak bu da bizi tembelliğe itiyormuş ve gündelik işlerimizi bile yapmamız zorlaşıyormuş. Hastalandığımızda da dinlenmemiz gerekiyor evet, dinlenmezsek sadece iyileşme sürecimizi uzatmakla kalmıyor aynı zamanda yorgunluk süremizi uzatıyormuşuz. İyileşsek de yorgunluk devam ediyormuş ve direkt gündelik işlerimize dönmeye çalışmamamız gerekiyormuş. Bunun yerine hafif hafif başlayacak ondan sonra normale ulaşacakmışız. "Dinlenmek uzun süren rahatsızlıklara yardımcı olmaz. Tersine, ne kadar çok dinlenirseniz, kendinizi o kadar yorgun hissedersiniz." "Formda ve hareketli olan kişiler dinlenme dönemlerinde, formda olmayan kişilere göre daha fazla form kaybederler, çünkü kaybedecek daha fazla şeyleri vardır." Benim en çok yaptığım şeylerden biri kendimi iyi hissettiğim an tüm programı bitirmeye çalışmam ama söylenene göre bu da enerjimizi çok fazla sömürüyor ve ertesi güne güç bırakmıyormuş. Bu duruma da “tahterevalli” deniyormuş. Bazen bir şeyleri yapmak istiyor ama sürekli erteliyoruz ya ve bu bizim enerjimizi çalıyor, moralimizi bozuyor vs. peki ben size aynı zamanda özgüveninizi düşürdüğünü söylesem? "İşleri düzenli olarak yapmamak kendinize olan güveninizin azalmasına neden olabilir." Bu kronik yorgunluğu düzeltebilmemiz için birkaç alıştırma vermiş yazar. -etkinlik düzeylerinin çizelgesini yapmak -hedefler koymak -etkinlik ve dinlenme rutinine girmek -etkinliklerimizi arttırmak veya değiştirmek -uyku düzeni sağlamak "Uyku sorunları, bağışıklık sisteminin çalışmasını hastalık ve enfeksiyon riskini arttırma olasılığıyla etkileyebilir." bunun ortadan kalkması için bir çizelge vermiş yazar. Bu çizelgede şunlar yer almakta: -saat...'de yattım ve saat ...'de ışıkları kapattım -ışıkları söndürdükten ... dakika sonra uyudum -uykum .... kez bölündü -uykum ... dakika boyunca bölündü -saat ...'de kalktım -yataktan saat ...'de çıktım -toplam olarak uykum ... (0=çok sessiz, 8=çok huzursuz) -bu sabah uyandığımda kendimi ... hissettim (0=tazelenmiş, 8=yorgun) -toplamda ... saat uyudum uyku düzensizliği=beden saatinin bozulması daha kaliteli bir uyku için hep aynı saatte yatmamız gerektiği söylendi bize ama burada aynı saate yatmaktan ziyade aynı saatte kalkmanın daha önemli olduğu vurgulanıyor. Eğer uykumuz gelmediyse, uyuyamıyorsak da asla yatakta vakit geçirmememiz; hemen kalkıp uykumuz gelene kadar oyalanmamız öneriliyor. Bunun sebebini de mekan alışkanlığına vuruyor. Yatak sadece uyumak içindir. Uyku haricinde vakit geçirmeye alışırsak bir zaman sonra uyumamız gittikçe güçleşecektir. Şaşırdığım bir başka şeyse gün içinde asla uyumamamız gerektiği. Bu bizim hem beden saatimizi bozuyor hem de gece alacağımız uyku verimini düşürüyormuş. Uyumadan önce yapılmaması gerekenlerden de bahsetmiş; yatmadan bir saat önce ders çalışmayın, egzerisz yapmayın vs. Tv izlemeyi ve ılık bir duş almayı önermiş yazarlarımız ben de kitap okumayı ilave edeyim. Yatmadan önce belirli bir rutinimizin olması bizim için daha yararlıymış. Bir diğer bölümümüz etkinlikleri planlamamız. "Hiçbir şey" yapmasanız bile, her saat ne yaptığınızı not alın.” bunu ben üniversite sınavına hazırlanırken çok yapıyordum. Zaten pandemi dönemi olduğu için full evdeydim ve her saat zorunlu olarak yazdığım için istemsizce artık bir şeyler yazmak için bir şeyleryapmaya başlamıştım. Güzel oluyor yani deneyin. “Gün boyunca yaptıklarınızı düzenli aralıklarla kaydedin. Eğer bunu günün sonuna bırakırsanız, iş bitirmek için fazla görünebilir ve bazı ayrıntıları unutabilirsiniz.” daha geçen gün, gün içinde yaptığım şeyleri akşam ajandama geçireceğim zaman unuttuğumdan söz etmiştim. Tam olarak olay bu yani. Hem ne yaptığımı unutuyorum hem de yazmak daha zor geliyor. Bu arada artık ajandamı yanımda taşıyorum. Sizinki büyükse küçük not defterine de yazabilirsiniz. Ufak bir öneri. Etkinlik planı hakkında önerilerinden kısaca bahsedeyim. Eğer uzun süredir bir şey yapmadıysak direkt kendimize yüklenmek değil de olabildiğince minimum derecede başlamak. Bir gün kendimizi çok iyi hissedersek enerjimize güvenip fazladan iş yapmamak. Moralimiz ne kadar düşük olursa olsun her gün devam ettirmek. Haftalık programlar sonucu analiz yapmak ve sonuca göre diğer haftaya plan hazırlamak. Burada ufak bir not geçmek istiyorum; eğer en başta uyguladığımız planın yüzde sekseni başarılıysa biraz daha arttırmalı yüzde yirmi beş aşağısındaysa indirmeliymişiz, aralardaysa ufak tefek oynamalar yapmalıymışız. Benim için en önemli olan şeyi de söylemek istiyorum. Plan yaparken sadece yapmak istediklerimize odaklanmamalı aynı zamanda hayatta başka ne sorumluluklarımız olduğunu hatırlamalı, kendimize dinlenme süresi de koymalıymışız. Bir ufak olumlama da hasta ya da yorgun hissettiğimiz anlara özel. Bu zamanlarda belirli sorumluluklarımız varsa kendimize psikolojik anlamda çok yükleniriz ve bu bizi iyileştirmek yerine bir de üzerine stres ekler. Üstelik o an yapsak bile daha sonrasında daha da halsizleşiriz. Bir diğer bölümümüz işlevsiz düşünceler ve davranışlarla başaçıkabilmek. Yani psikoloji. Bundan çok detaylı bahsetmek istemiyorum aslında. İşin özü nasıl düşünürsek oraya doğru kayıyoruz. Sakin kalmalı, rahat olmalıyız. Tabii bir de olumsuz düşüncelerimizi farkında olmalıyız. Öncelik çizelgesinden bahsetmiş yazarımız. Bu da şöyle bir şey; eğer yapacağınız çok fazla iş varsa önemli olanı başa alıyorsunuz. Sayfa 71’de bir alıntı var, bu alıntı üzerine biraz konuşmak istiyorum. “sadece hedefinize değil, başardığınız her birine değer verin.” Başarı nedir diye sordu geçenlerde hocamız ve çoğumuz sonuçtur dedik. Ee burada sporcu olmanın da farkı var. Sonra o sürecin hiç mi önemi yok diye sordu hoca. Aslında oldukça önemliydi ama hedef büyük olunca, sadece sonuç istediğimiz gibi gelince mutlu olabiliyorduk. Sonra başarı, istediğimiz yere ulaşmaktır tanımı geldi ve oldukça da doğruydu. İstediğimiz yer neresiydi peki? Tabii ki herkes en iyi olmak ister ama ya gerçekçi bir bakış açısıyla bakarsak? Sonuca odaklanarak çok da şey kaçırıyoruz aslında. Bu bir yere kitlenip hayatın güzelliklerini kaçırmaya da benziyor. Neden kendimizi bu kadar yıpratıyoruz ki? Azcık keyfine bakalım. Bu yüzden de filozofları sevmiyorlar biraz xd Çok çok çok çok önemli bir konu. Bir işe başlamak için enerji ve motivasyonumuzun geri gelmesini beklemek... Oysa zorla da olsa başlasak bir zaman sonra işin kolaylaştığını ve artık enerjimizin arttığını hissedeceğiz. Ama nerdee... Tadını çıkarmak demişken kendimizi b.k gibi hissettiğimizde kolumuzu kıpırdatacak halimiz kalmadığında ufacık gibi görünen şeyleri yapmak bizi oldukça mutlu edecektir. O ufak şeyleri hor görmemek lazım. Ne demiş astronot abimiz; insanlık için küçük benim için büyük bir adım. “Düzenli olarak pratik yapmazsanız kendinize olan güveninizi kaybedebilirsiniz.” düşünsenize bir şeyi ertelediniz diye kendinizden eksiltiyorsunuz. Çok yoğunken vs eğlenmek bize harammış gibi görünür. Sınav haftan mı, gülemezsin! Ödevin mi var gezemezsin falan ama çok stresli durumlarda eğlenmek bizim durumumuzu daha da iyileştiriyormuş. “Eğlence şaşırtıcı derecede terapötiktir.” “Daha iyi hissetmeden önce kuşkusuz kendinizi daha kötü hissedeceksiniz.”
Gençlerde Kronik Yorgunluk ve Üstesinden Gelmek
Gençlerde Kronik Yorgunluk ve Üstesinden GelmekKatharine Rimes · Psikonet Yayınları · 2016236 okunma
·
1 artı 1'leme
·
194 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.