Gönderi

Kadıköy'ün Alman Cemaati
Kadıköy’de Almanların varlığı daha çok Bağdat Demiryolu hattının ve Haydarpaşa Garı’nın inşası döneminde bilinir ancak Cumhuriyet döneminde de çok sayıda Alman Moda’ya gelip yerleşmiştir. 1930’lu yıllarda yeni kurulan Cumhuriyetin gereklerinden biri olarak bir üniversite reformu yapılması için girişimlerde bulunuldu. Aynı yıllarda Hitler hükümetinin aldığı kararlarla Almanya’da görevlerinden el çektirilen ve artık kendi ülkelerinde barınamaz hale gelen bilim insanlarını Atatürk, Türkiye’ye davet etti. 1933 ile 1945 yılları arasında 1500’den fazla bilim insanı ve sanatçının mülteci statüsünde Türkiye’ye gelmesi mümkün olmuştur. Birçoğu İstanbul’daki üniversitelerde görev aldılar. Hakkı Bilen’in verdiği bilgilere göre, İstanbul’daki profesörler, üniversitelerin bulunduğu semtlere, Galata-Beyoğlu ve Moda’ya yerleşmeyi tercih ederler. Anadolu yakasını seçme sebepleri arasında İstanbul’daki Alman diplomatik temsilciliklerinden uzak kalmak istemeleri, Hitler’in Türkiye’ye girme girişimi ihtimaline karşı Anadolu’dan kaçma kolaylığı gibi düşünceler olduğu anlaşılıyor. Savaş kaygıları içinde Moda’da yaşamlarını sürdürürken Alman Özgürlük Birliği, Avusturyalılar Direniş Grubu gibi örgütler kurmuşlar. Ayrıca birçok üniversite öğretim üyesi, bilim insanı, gazeteci ve sanatçı Kadıköy’de yaşadığı için Moda cazip gelmiş. O yıllarda Moda hatırı sayılır bir Levanten ve gayrimüslim nüfus barındırıyordu. Bölgedeki Alman nüfus 1960’lara kadar varlığını sürdürmüş olmasına karşın, haklarında çok az yazılmıştır. Ankara Hukuk Fakültesi’nin kurucusu ve İstanbul Üniversitesi’nin hocalarından Ordinaryus Prof. Dr. Ernst E. Hirsch, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin kurucularından Dr. Fritz Neumark ile Tıp Fakültesi kurucularından Ordinaryus Prof. Dr. Phillipp Schwartz, anılarını yazmıştır. İstanbul’daki hayatları ile ilgili bir çok bilgi aktarmışlarsa da, Kadıköy’de yaşayan Alman cemaati az bilinir. ç Örneğin Hirsch, başlangıçta Tarihi Yarımada’da İstanbul Üniversitesi çevresinde Türklerin arasında bir ev tutmak istemiş ve böylece Türkçesini ilerleteceğini düşünmüşse de 6 aydır şehirde yaşayan başka bir Alman çift, iletişim sorununu ortadan kaldırmak için şehir içinde geleneksel halktan ziyade Avrupalıların oturduğu yerleri tercih etmelerini önerir. Kadıköy’ün Moda semti Levanten, gayrimüslim ve Avrupalıların yanı sıra üst tabaka Türklerin oturduğu tam böyle bir yer olarak görülür ve dönemin meşhur sayfiye nitelikleri, havası, suyu, deniz hamamları gibi hoşluklar tercihte etkili olur. Yüzyılın başlarından Cumhuriyet dönemine geçişte Kadıköy hep çok cerbezeli bir kıyı yerleşimi. Son derece renkli, nezih, capcanlı sosyal yaşamıyla gözde olmuştur. Kadıköy’e yerleşen Almanlar da yeni hayatlar kurdular ve hatta yeni evlilikler yaptılar. Kültürel farkların getirdiği önyargıların yaşamları biçimlendirmesi kaçınılmazdı. Ayrıca kanunlar, yeni evlilikleri türlü biçimlerde etkilemiştir. O zamanlar doktorasını yeni bitirmiş bir genç hanım olan Prof. Muhibbe Darga, İstanbul Üniversitesi’nde asistanken hocası Heinz Anstock’la evlenir. Ancak dönemin yasalarına göre yabancı uyruklu biriyle evlilik yapanların devlet memuriyeti mümkün olmadığından, Muhibbe Darga üniversitedeki görevinden ayrılmak zorunda kalır. Bir diğer enteresan olay, Avusturya’dan mülteci olarak Moda’ya gelen bir ailenin, Avusturya’nın 1938’de Almanya tarafından ilhak edilmesinin ardından ilişkilerin kesilmesiyle birlikte, ülkelerine dönmeyi kabul etmedikleri için “Haymatlos” duruma düşmeleri ve Yozgat’a enterne edilmeleridir. Benzer bir süreçten geçen Avusturyalı Franckenstein ailesinin Moda’da bugünlerde duyamayacağımız şenlikte yaşamları olmuştur. Moda Burnu’nda Lorandolardan kalma eski malikanede kazları, keçileri ve eşekleriyle yaşayan Barones Mari Franckenstein, akrabası Yunan Kraliçesi Frederika’yı çorapsız ayaklarıyla karşılar fakat mahalle bekçisine sırmalı üniforma giydirerek kahve ikram etmekten geri kalmaz. Hem Moda Plajı’nın sahibidir. Gel zaman git zaman Mari Franckenstein bir gün bir araba kazasında hakkın rahmetine kavuşur. Plaj işletmesiyle ilgili açılan davada plajın 72 hissedarı olduğu anlaşılır. Dr. Albert Eckstein Türkiye’ye gelen Almanlardan biridir ve Moda’da sürekli oturmasa da Suadiye ve Çiftehavuzlar kıyılarında geçirdikleri güzel yazları kaleme almıştır. 1939 yılında New York’ta bir dünya fuarı düzenlenir. Fuarda sergilenmek üzere Türkiye’den fotoğraflar istenir. Dr. Eckstein, hem İstanbul’da hem Anadolu’da çektiği fotoğraflarla bilinmekteydi. Dr. Eckstein’in albümünden New York’ta sergilenmek üzere seçilen ve üç köylü kadını resmeden bir fotoğraf da vardı. Bolu yöresinin havasını yansıtan rengarenk kıyafetli kadınlardı kadraja giren fakat fotoğraf siyah beyazdı. İşte o yıllarda basılan 5 liralık banknotun üzerindeki meşhur üç kadın fotoğrafı, bu fotoğraftır.
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.