Gönderi

408 syf.
·
Not rated
·
Read in 18 days
Kalbimin orta yerine seni yazdım şarkısı sana gelsin güzel kitabım…
Hellö, size çok çok merak ettiğim ama aldıktan sonra bir türlü okumaya fırsat bulamayıp bu günlere nasipmiş dediğim bu mükemmel kitap incelemesi ile geldim!
Uğultulu Tepeler
Uğultulu Tepeler
benim için o kadar ayrı, başka bir kitap oldu ki, şu an şu kitaba olan sevgimi hangi güzel kelime ile aktarabilirim size inanın bilemiyorum! Öncelikle şurdan başlamak istiyorum: Okuyanın da okumayanın da aklındaki soru; “
Uğultulu Tepeler
Uğultulu Tepeler
bir aşk romanı mı yoksa entrika mı?” Açık ve net cevap veriyorum ki, kesinlikle tamamen bir aşk romanı. 1780-1802 yılları arasında geçiyor kitap. Çoğu kişi içindeki karakterlerin çok karışık olduğundan bahsetmiş fakat bana göre öyle bir şey olmadı. Kimin ne olduğu açık ve net belliydi. Daha sonra ayrı bir topluluk kitabın sürükleyici olmadığından bahsetmiş ki, tamamen zevk meselesi demek ki diyorum çünkü ben haftalardır sırf çabuk bitmesin, karakterler ile aramdaki bu bağ kopmasın diye sindire sindire okudum. Ve ekstra olarak da yine bir kaç kişi kitabın içinde tamamen “kadını aşağılama” dolu olduğunu söylüyor ama arkadaşlar yine bilmenizi isterim ki bu çok normal ve çok doğal… Tarih kitaplarını okursanız eğer, geçmişten günümüze “Kadına değer veren” ilk toplulukların başını Türkler çekermiş. Yozlaşmalar ve asimile ile toplum gözünde kadının değeri azaltılarak bu günlere gelinmiş. Keza kitapta bahsedilen dönem 18.-19. Yüzyıl, Victoria dönemleri, İngiltere ve diğer tüm özendirilen batı ülkelerinde kadın insan yerine bile koyulmuyordu ki! Kaldı ki kitabın arkasında bangır bangır “KARAKTERLERİN HAYAL ÜRÜNÜ KİŞİLERDEN OLUŞMADIĞI VE
Emily Brontë
Emily Brontë
’NİN ÇEVRESİNDEKİ KİŞİLERDEN İZLER TAŞIDIĞINI” haykırıyor. O dönemde ne bekliyordunuz ki, anaerkil bir toplum mu? İçinde aşka dair ne bulduğumu soracak olursanız da, siz hiç yarım yüzyıl boyunca böyle delicesine, delirtircesine sevildiniz mi? Catherine sevildi. Herkes Heathcliff için “iblis” derken aslında o sadece içinde yaşattığı büyük aşkın savaşını veren ve o kadının ona yaşattığı acıların cezasını, o kadını ondan alan, ve alanların izini taşıyan herkese çektirdi. Bence tam olarak kitabın arkasında yazdığı gibi
Uğultulu Tepeler
Uğultulu Tepeler
gelmiş geçmiş dünyanın en büyük aşk romanıdır, yeni nesil kitaplar da bu romanın getir götürünü yapar net. Neyse çok uzatmayayım, zaten çoğu inceleme yazan okur arkadaşlar kitabın konusuna ve yazımına oldukça değindiği için çok değinmek istemiyorum. Kısaca şunu söyleyebilirim ama okudukça akıcılaşan ve çabuk bitmesin istediğim bir kitaptı. Her bir karakteri ayrı ayrı sevsem de kitapta deli gibi sevdiğim tek karakter Heathcliff olurken, beni haraketleriyle sinir krizine sokan ise 1. Catherine oldu. Kitabın kötü karakteri ise tamamen Hindley ve Joseph’den başkası değildi. Onları savunan onlar gibidir. :) Geri kalan tüm karakterleri de ölene kadar bağrıma basabilirim, hele ki benim saf Hereton’umu… Kitabın neden klasikler arasında ilk sıralara yerleştiği, konusundan, yazımından, akıcılığından, insanın kalbine taht kurmasından, her bir kelimesinden bellidir. Mutlaka okumalısınız. Bende bundan sonra ömrüm boyunca Heathcliff avukatı olarak yaşamımı sürdüreceğim… İyi geceler. :)
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142.2k okunma
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.