Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

488 syf.
·
Puan vermedi
İki yaşındaki kızlarının lösemi olduğunu öğrenen aile tedavi arayışına giriyor. En uygun naklin doku uyumunun fazla olan kardeşten olabileceğini öğrenince tam doku uyumunda olduğunu onaylanan bir embriyo üretiliyor. Tedbir olsun diye anne yapay döllenme hormonları alarak o embriyoya gebe kalıyor. Anna bebek doğumundan saatler sonra ablasının ilk kez hayatını kurtarıyor. 5 yaşında öleceği öngörülen abla kardeşinden alınan kan ve lenfositlerle 15 ine kadar yaşama tutunmayı başarıyor. Tabi bu süreç öyle kolay olmuyor. Hasta olan Kate ne zaman hastaneye yatsa, istisnasız Anna'nın da adresi orası oluyor. Kate daha fazla parça alabilsin diye o büyüme hormonları alıyor. Anna sağlıklı bir çocuk olmasına rağmen sürekli takviye alması ve zorlu operasyonlara girmesi gerekiyor. Bir gün annesi ondan böbreğini ablasına vermesini istediğinde artık 13 yaşında olan Anna bunu istemediğimi söylüyor tabi hukuken buna hakkı yok çünkü reşit değil. Kendi bedeninde söz sahibi olabilmek için kendi ailesine dava açmasıyla kitap başlıyor. Böbreğini verse ablası ve en yakın arkadaşının bir süre daha yaşamasını sağlayabilir, vermese böbreği onun olsa bile hayatının her anına tanık olan en sevdiğine veda edecek. Yani bu davanın bir kazananı olmayacak... Kitaptaki hiçbir karakter siyah ya da beyaz değil. Hepsi o kadar gri ki hepsiyle empati kurabiliyorsunuz. Yazarın olayları sırayla farklı karakterlerin bakış açısıyla size sunması da bu empatiyi epey kolaştırıyor. Gözlerinizin önünde yedek parça bebekler, özel tasarım çocuklar, bugünün çocuklarını kurtarmak için uygulanan yarının bilimi, etik ahlak ilkeleriyle çarpışıyor. Aklınız sorularla doluyken bir de aile dramı ekleniyor. Doğru yanlış ayrımı yapamıyor karakterlerin çaresizliğini hissediyorsunuz. Kurgu sizi öyle hazırlıksız yakalıyor ki sayfaları geri geri alıp tekrardan okumaksızın idrak etmekte zorlanıyorsunuz. Okurken ağlamaktan hiç hoşlanmam ama bu kitapta gerçekten ağladım hem de hüngür hüngür. Gözlerimin buğusu kaybolana dek kitaba ara vermek zorunda kaldım. Bu ara uzadıkça uzadı hep aklımın bir köşesinde ben olsam ne yapardım sorusu dolaştı durdu. Sayfalarını çevirmeye korktuğumdan bitirmem bir ayı buldu. Kardeşlerin her diyaloğu, annenin her çırpınışı içime işledi. Uzun süre etkisinden çıkamayacağıma adım gibi emin olduğum bir kitap. Ben tesadüfen gördüğüm film kesitinden etkilenip kitabını okumalıyım dedim. Şimdi o filmi izlemeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum bile. Dram sevenler, tıbbi romanları okumaktan hoşlananlar kesinlikle bakmalı. İyi okumalar...
Kız Kardeşim İçin
Kız Kardeşim İçinJodi Picoult · April Yayıncılık · 20191,451 okunma
··
521 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.