Bu kitap, sıradan gerçeklik algımızın ötesine geçmenin ne anlama geldiğiyle ve insanlık tarihi boyunca neredeyse tüm insanlığın neden aşkınlık kavramına sahip olduğunu ve "öteki"yle - "ruh dünyası"yla bağlantı kurduğunu anlamakla ilgilidir. “Tanrı”ya veya “her şeyin ardındaki Kişiye”. Sözsüz aşkın bir deneyimin sözlü açıklamalarının nasıl her zaman metaforik olarak anlaşıldığını, ancak bunun yavaş yavaş gerçek gerçek olarak kabul edildiğini ayrıntılı olarak araştırıyorlar. Bu edebi görüşün farklı yorumları, dini mezhepler arasında ve bilim ile din arasında birçok çatışmanın nedeni olmuştur. Yazarlar, "gündelik" zihnimizin, dış gerçekliğin hayatta kalmamız için önemli olan sadece birkaç bölümünü seçmeye yönelik bir araç olarak nasıl çalıştığını açıklıyor. Dünyayı olduğu gibi değil, sanal bir gerçeklik olarak deneyimliyoruz; bizi güvende tutmak ve hayatta kalmamızı sağlamak için gelişen küçük, sınırlı bir sistem. Bu sistem, işlek bir caddeden güvenli bir şekilde geçmemizi sağlamak için gerekli olsa da, modern dünyanın zorluklarını anlama ve çözme konusunda yetersizdir. Ama aynı zamanda, etkinleştirildiğinde sıradan bilincin engellerini ortadan kaldırabilen veya aşabilen hareketsiz bir "ikinci biliş ağı" ile de donatıldık. Aniden bir soruna çözüm gördüğümüzde veya sezgisel veya yaratıcı bir içgörüye sahip olduğumuzda, yani benliğimizin ötesinde daha büyük bir bütünle bağlantı kurduğumuzda, hepimiz bu aktivasyonu bir dereceye kadar yaşarız. Kadim öğretileri modern bilimle birleştirerek, yeni bir manevi deneyim psikolojisine sahibiz; bu ikinci ağın nasıl geliştirilip istikrara kavuşturulabileceğini keşfedecek bilgiye, insanlığın bir sonraki evrimsel adımı olan çok ihtiyaç duyulan daha yüksek algı kapasitesini sağlayacak bilgiye sahibiz. Bu kitaptaki tema; Yazarlar organize dini ne savunuyor ne de reddediyor ancak beyinde daha yüksek bilincin nasıl gerçekleştiğine dair şu anda sahip olduğumuz bilginin, inanç, inanç ve ritüelin ötesine geçerek, "Tanrı'yı görmek" olarak adlandırılan doğrudan bir kendini aşma deneyimine geçmemize izin verdiğini iddia ediyorlar. ” Bu doğuştan gelen ikinci algı sistemini geliştirmek, bilimi, dini ve maneviyatı uzlaştıran, küresel sorunlarımıza yeni bir manevi okuryazarlıktan yaklaşmamıza ve yeni bir çağa (Tanrı 4.0) girmemize olanak tanıyan hayati ortak zemini bulma yolunda ilk adım olabilir..

E-4.0 Tanrı'yı Kıyametten Vazgeçirmekİsmail Zeki Erdoğan · Gece Kitaplığı Yayınları · 20201 okunma

·

125 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

∆x