Eylül ilk psikolojik roman olmasının yanında bireyin öznel yaşantısını konu alan ilk romandır.
Kitap baş karakterimiz Süreyya’nın köy evinden bunalıp, eşi Suat’ın ona bir yalı almasıyla başlıyor. Süreyya ile evli Suat'ın aile dostları Necip ile yaşadığı yasak aşk ve bu yasak aşkın ruhlarında ve yaşamlarında yarattığı fırtınaları konu alan kitapta bir aşk üçgeninden ziyade yasak aşk ele alınmış. Lakin bu bildiğiniz bir yasak aşk değil. Necip'in tüm çapkın hallerine rağmen arada Süreyya olmasından mütevellit Suat'a sadece hissi duygularla yaklaşıyor, Suat'ta ihanet etmeyi içten içe kendine yediremeyip Necip'e karşı aşkını içinde yaşıyor. Yazar ihaneti kaleme alırken bile temizliği, saflığı ve namusu içerikte korumak istiyor. Esasında kitabın başında karakter isimleri çok zorlasa da sayfalar ilerledikçe adapte olunuyor. Yazarın içsel duyguları ziyadesiyle vermesi zaman zaman kitabı bırakma duygusuna getirse de heyecan her daim ağır basıyor. Kitabı okurken Suat'a, Süreyya'ya çokça kızdım :)
Kitapta en samimi bence Süreyya'nın kız kardeşi Hacer'di. Zira ne düşünürse dilindeydi. Hacer'in eşi Fatin'e de okurken ufaktan bir uyuz oluyorsunuz. Kitabın bu şekilde bitmesi beni acayip üzdü. Sanki yazar bir anda sonu düşünmüş oturmuş yazmış gibi hayal kırıklığına uğradım. Kitabın edebiyatımızda bu kadar önemli olduğunu da insan okumadan asla anlayamıyor. Benim için biraz geç kalınmış bir okumaydı. Kitabı üç günde bitirdim. O iç dökümlere rağmen gayet sürükleyici gayet heyecan vericiydi. Hala okumayanınız varsa kesinlikle ertelemeyin derim.
Bu kitabın bir şarkısı olsa ne olurdu acaba diye düşündüm ve Sezen Aksu 'Beni Unutma' şarkısı tamda bu kitaba uygun olduğunu düşünüyorum. Siz bu kitabı okudunuz mu, size neler hissettirdi?
Alıntılarım:
•Lakin herkesin hayatında da böyle başkalarının iğrenç bulacakları anlar vardır. (125.syf)
•Demek, herkesin başkasında şikayet ettiği şey kendisinde bulunabiliyor ve bunu kendisinde normal görüyordu.(186.syf)
•Koca denilen birinin haklı haksız keyfine esir olmaktan başka bir şey olmayan, mesut denilenleri ise onun türlü heveslerine şartsız boyun eğmekten ibaret evlilik ona iğrenç geliyordu.(186-187.syf)
•Halbuki herkes aldanmıyor mu? Herkesin saadeti böyle bir aldanmanın neticesi, bir gafletin lütfu değil mi? (193.syf)
Funda Keskinsoy , 
Derya KÖSEDAĞ , 
Selda Baygu ile birlikte okuduğum şahane bir okumaydı. Sizinle okumak çok keyifliydi canlar
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.