Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bir Aşk Masalı
Yazarın okuduğum ilk eseri. Bu eserini zaten 2022 yılında kaleme almış. Kitabı çok beğendim, tek kelimeyle harika. O kadar sade ve akıcı yazmışki 4-5 saatte kitabı soluksuz bitirdim. Kitapta çok ince mesajlar var. Sevmesini bilmeyen, beceremeyen insanoğluna kendi sınırlarını gösteriyor. Aşkın, gerçek anlamını yitirdiği günümüzde gerçek aşkın, gönüllerdeki anlamını da tekrar düşündürüyor. Aşkı aşk yapan şey aslında uğruna çıkılan her yolda, her türlü meşakkate, her türlü zorluğa göğüs gerecek kadar güçlü tutabilmesidir insanın. Okuyucu sadece bir masal okumakla kalmaz; aşk yolunda cesur, kararlı, tutkulu, iyiliksever olunsa da özgürlük yoksa ne sevgiden nede aşktan söz edilemeyeceğini ilgi çekici bir fantezi dünyasında görmüş olur. Diğer türlü seven gardiyan, sevilen mahkûm, bulundukları yer ise hapis. Aşkı tutku ile isterken yok edişin masalını yazan Ahmet Ümit bu defa da bir masal ile okuyucunun karşısında yerini alıyor. Kitap okuma alışkanlığı kazanma için gayet iyi bir tercih olabilecek eser, bazı yerlerinde sürekli tekrar edişlerle sıkmaya başlıyor. Yine de tüm güzel duyguların katili olan insanoğlunun aşk gibi yüce bir duyguyu da nasıl yerle bir edip yok ettiğini gözler önüne seriyor. ÖZGÜRLÜK YOKSA AŞK DA YOKTUR Asla sevdiğin insanın gardiyanı olma… Bir Aşk Masalı, beş prensin sevda uğruna revan oldukları bir yol ve hal macerası. Kaf Dağı’ndan ıssız çöllere, ücra hanlardan savaşçı kabilelerin çadırlarına, devlerden denizkızlarına, balinalardan devasa yılanlara, cümle tabiatın ve mahlukatın geçiş yaptığı bir hayal perdesi. “Yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır. Ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner, o kadar anlam kazanır, o kadar vazgeçilmez bir hal alır…” Kitabın özetini gelin yapalım: Tüm dünya altı parçaya bölünmüş. Altı parça altı ayrı krallık oluşturmuş. Yıllar yıllar evvel aralarındaki savaş sona ermiş, barış içerisinde yaşar giderlermiş. Bu altı ülke; Buz ülkesi, Kum ülkesi, Su ülkesi, Rüzgar ülkesi ve Dağ ülkesiymiş bir de Araf adı verilen bölge varmış ki bu bölge bağımsızmış. Bu beş ülkenin beş veliahdı varmış. Her ülkenin sadece bir tane veliahdı olmuş. Dünyanın ve krallıkların geleceği bu veliahtlara bağlıymış. Tabii ki de bu veliahtlar gerektiği gibi en iyi eğitimlerle yetişirler, tüm günlerini okulda, silah, ok derslerinde geçirirlermiş. Prenslerin beşi de birbirinden donanımlı, sorumluluk sahibi, üstlerindeki yükü bilip ona göre davranan olgun prenslermiş. Her şeyin böyle güllük gülistanlık devam ettiği zamanlardan birinde beş prens de aynı gece aynı rüyayı görmüş. Daha önce hiç görmemiş oldukları bir ülkedelermiş. Nerede olduklarını anlamak için dolanıp dururlarmış bilmedikleri şehrin sokaklarında. Derken karşılarında aşk tanrısının heykelini görmüş, gördükleri gibi büyülenmişler. O güzellik, zariflik, dişilik onları çok etkilemiş. Heykelin parmaklarından akan sudan içmişler. içtikten sonra karşılarına bir kız çıkmış ki... beş prens de aşık olmuş. O kadar güzel, o kadar zarifmiş ki. Onlar kovaladıkça kaçmış kız. Bizim prensler yakalamaya çalışsa da nafile, başarılı olamamışlar. Derken uyanmış hepsi aynı anda. Bu rüyanın etkisi ile kahine gitmişler. Kahin bunun bir işaret olduğunu kızı bulup prensesleri yapmaları gerektiğini söylemiş. Bunu duyan krallar en başta celallenmiş. Ülkelerinin geleceği olan prensler ne boş işlerle uğraşır, bunlar uğruna derslerini ihmal ederlermiş. Ancak prensler krallarla konuşarak onları yumuşatır. Soylarının yürümesi için prensese ihtiyaçları olduğunu söylerler. Kahinler yeniden çağırılır. Kızın yerinin bulunması istenir. Kahinler prenslerle birlikte üç gün üç gece uğraşır ve sonunda beş prense beş ayrı görev yeri söylenir. Bu görevlere giderken prenslerin kendileri dahil olmak üzere yanlarına sadece beş kişi almaları çünkü aşkın beş sayısından ileri geldiği kulaklarına küpe edilir. Dişil 2’dir sayılardan. Eril ise 3. 3+2 = 5 olur. Bu açıklamayı kral babalarına yapan prensler ülkenin en iyi dört adamını alarak yola koyulurlar. Her prens kendi kaderi için savaşacaktır. Birbirinden habersiz aynı rüyayı gören beş prens farklı görevleri tamamlamak üzere adamlarıyla beraber yola koyulur. ☆Buz ülkesi prensi dört adamını da alarak Öfke mağarasına gidecektir. Onun prensesi’ nin oradaki Beyaz Dev tarafından esir tutulduğu ancak kurtarırsa onunla evlenebileceği söylenmiştir. Öfke mağarası ülkenin en korkutucu mağarasıdır. Beyaz Dev ise tüm ülkenin korkulu rüyası. Beş kişi kızaklarını alıp yola koyulurlar. Bir süre sonra yorulur, dinlenmek isterler. Ancak sabah uyandıklarında buzların parçalandığını kendilerinin ise birbirlerinden koptuğunu görürler. Prens'in cesareti tüm adamları cesaretlendirir ve bir kutup ayısına tutunarak karaya çıkmayı başarırlar. Ardından bir kötüye geçip, köylüyle dertleşip, azıklarını yeniden alıp yola koyulurlar. Biraz daha yol aldıktan sonra ise Öfke mağarası görülür. Sabah Beyaz Dev’ i nasıl öldüreceklerini planlayıp uyurlar. Sabah uyandıklarında prens başlarında olmak üzere yola koyulurlar. Prens, Beyaz Dev’ e ilk oku atar ve peşine takar. Zorla da olsa haklarlar. Prens buldukları kıza baktığında büyük bir hayal kırıklığına uğrar çünkü bu kız rüyasındaki kız değildir. Tam vazgeçmiş halde sarayına dönmek için karar alacaktır, rüyalarındaki kızı bulması için onu ikna eder. Böylece Buz ülkesi prensi aradığını bulmak için yenden yollara düşer. ☆Kum ülkesi prensinin görevi ise Yenilmez Savaşçı kızla dövüşmektir. Rüyasındaki kızın o olduğunu söyleyen kahinler kızın evlenmek için böyle bir şart koyduğunu da söylemişlerdir. Savaşçı kız ülkenin dört bir yanına nam salmış, güçlü, kuvvetli ve yenilmez biridir. Prens bütün bunları bilerek yola koyulur. Dinlenmek üzere bir köye geldiklerinde bir haksızlık olduğunu gören prens duruma da el atmak ister. Kendi halkından hiç kimse hiç kimseye adaletsizlik yapamaz, kralın emirlerine itaatsizlik edemez olduğunu hatırlatmak ister. Boz develiler ad verilen bir boy bir su kaynağı olan Çöl Gözüne el koymuş, kimseyi oraya sığmaz hale getirmiştir. Bunu duyan prens Boz develilerin reisinin yanına gider ve savaşırlar. Savaşı kazanan prens, kahraman olmuştur. Savaşçı kız hakkında biraz bilgi topladıktan sonra yeniden yola koyulur. Kızın ülkesine geldiğinde yemeğini yer ve dinlenmeye çekilir. Gece olduğunda Savaşçı Kız hizmetli rolünde prens’ in yanına gelir. Amacı rakibini gözlemektir ama Prens’in kendisini rüyasında gördüğünü ve gerçek aşkın peşinde olduğunu duyunca Prens’e aşık olur. Sabah olup savaş zamanı geldiğinde Savaşçı kız bile isteye yenilir Prens’e ancak prens aradığı kızın o olmadığını anlayınca sarayına dönmek ister. Aşk kadını rüyasında peşinden gitmesi için ikna eder ve Kum ülkesinin prensi de kızın peşinden onu aramaya başlar. ☆Rüzgar ülkesinin prensi asalet şatosuna gitmelidir. Dört adamını da alarak yola koyulur. Bir kervansaray da dinlemek isterler. Orada da yarın olacak olan Asalet şatosu prensesinin kendisine eş seçimi yapacağı balo konuşulmaktadır ki iki genç arasında tartışma çıkar. Bu kavgayı durduran prens Asalet şatosu hakkında bilgi edinir. O geceyi orada geçirirler. Sabah olunca Asalet şatosuna giderler. Prensle birlikte toplam on üç kişi seçilmiştir baloya. Balonun sonunda prenses ölen anne ve babasının katilini aramakta olduğunu söyleyerek adaylardan birini yakalar. Bu sırada yakaladığı katil prensesi esir alır. Bizim cesur Rüzgar ülkesinin Prensi hemen prensesi kurtarır. Rüyasının peşinden geldiğini duyan prenses, prense evlilik teklif etse de bu kız da prensin rüyasındaki kız değildir. Prens tam vazgeçip eve dönme emri verecekken Aşk kadını ortaya çıkarak buna engel olur. Rüzgar ülkesinin prensi de aynı şekilde rüyasının peşinden gitmeye başlar. ☆Dağ ülkesi prensini aşık olduğu kız ise Cüzam hastasıdır. Tek devası Umut dağındaki alaca karga yumurtası ile siyah gül karışımını içmektir. Ancak umut dağına çıkmasının tek yolu ise Kaf dağındaki Zümrüdüanka kuşunu ikna ederek onun kanatları ile oraya varmaktır. Kaf dağına karşı yola çıkan prens ve adamları birkaç günün sonunda oraya en yakın köye varırlar ancak güneş yavaş yavaş yok olmuş içecek su dahi bulunmaz olmuştur. Bunun nedeni ise Zümrüdüanka kuşunun kendini yakamamasıdır. Onu yakacak ateş ise masum prensimizin aşkla yanan gönlünde mevcuttur. Prens ülkesini kurtarmak ve Zümrüdüanka kuşunu ikna etmek için Kaf dağının tepesine çıkar ve söylendiği gibi ateşi yakar. Bundan ziyadesi ile memnun olan Zümrüdüanka kuşu prensi ve adamlarını alarak umut dağına götürür. Alaca karga ile bizzat Zümrüdüanka kuşu konuşur. Aşk için olduğunu söyler ve yumurtalarını alarak prens ve arkadaşlarını kızın köyüne bırakır. Cüzam hastası kız iksiri içerek iyileşir ancak bu kız da prensin rüyalarını süsleyen kız değildir. O da tam vazgeçip saraya dönecekken aşk kadını karşısına çıkar ve ikna eder. Bunun üzerine beş prens de aynı prensesi aramaya devam eder. Beş prenste sayılı günler ararlar kızı ancak böyle ömürlerinin yetmeyeceğini fark ederler. Bir gece rüyalarına giren aşk kadını o kenti bulurlarsa kızı da bulacaklarını söyler. Bunun üzerine adamlarına danışan beş prens rüyalarındaki şehre benzeyen kendi ülkelerindeki şehre gitmeye karar verirler. Bu ülkelere gider hepsi ancak o kentler rüyalarındaki kentler değildir. böylece başka ülkelere girmeye karar veren prenslerin yolu Araf’a düşer burada diğer prenslerle karşılaşırlar. ilk başta biraz hır gür çıksa da kervansarayın sahibinin araya girmesi ile Araf’a rüyalarındaki şehri yapmaya böylece kızın geleceğini düşünür karar verirler. Krallar b işe pek memnun olur. En azından artık prenslerinin nerede olduğu bellidir. Sayısız usta gelir şehrin yapımı için tam 5 yıl çaba gösterirler. Ancak sonunda şehir tamamlanır. O gece dolunay da kızın geleceği umudunda olan prensler, 1 prenses 5 prens olunca birbirleri ile kavga edeceklerini tahmin ederler. Kız dolunay çıktığında gelir ancak prensler rüyalarında kızın özgürce girdiği kapıları kilitlemişlerdir. bunun üzerine prenses kaçmaya başlar bizim beş prens de eşinden onu kovalar ancak birbirlerine çelme takarak, eziyet ederek ilerlemeye çalışmaktadırlar. Kızın haline üzülen aşk kadını özgürlüğün aşk için en önemli unsur olduğunu hatırlatarak hepsini kilitlediği kapılara hapseder. Böylece insanoğlu bir kez daha aşkı ve aşka olan inancı yok eder. Keyifli ve anlamlı okumalar diliyorum. Puanım: TAM
Bir Aşk Masalı
Bir Aşk MasalıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 20228,1bin okunma
·
203 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.