Gönderi

128 syf.
7/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Cicero'nun Roma'dan, Asya yada Avrupa'da farklı bölgelerdeki ordugahlarda konuşlu M. Brutus'a gönderdiği ve yanıt aldığı mektuplar dizisidir. Söz konusu 25 mektup, her ne kadar kitabın kaynakça bölümünde belirtilen referanslara uygun bir kronolojide sunulma gayretiyle ilerlese de, kimin hangi mektubunun tam olarak diğerinin hangi mektubuna yanıt olarak verildiğinin izinin sürülmesi, biraz da okurun bireysel dikkatini bu yöne vermesini gerektiriyor. Zira Cicero ve Brutus arasında burada konu edilen mektupların haricinde günümüze ulaşmayan, kaybolmuş olabilecek eksik mektupların da olduğunu söylersek, okurun ilave dikkati bile kronolojideki açıkları kapatmaya yetmeyebilir. Kitapta kayıtlanan mektuplara gelirsek ve özetlersek; Cicero'nun her mektubunda dozajını biraz daha arttırarak, ısrarla Brutus'e İtalya'ya bir an önce lejyonları ile birlikte ve hatta Cassius'la da birleşerek dönmesini istediği; Brutus'un ise son mektuba kadar tüm bu ısrarlı ''geri dön'' çağrılarını duymazdan gelircesine ekseriyetle ya yeğenleri, kardeşi, yakın tanıdıkları adına consul olan Cicero'nun nüfuzunu kullanarak Roma'da kendisine yardımcı olmasını ya da asker ve para desteği gibi lojistik konularda kendisinden ricacı olduğu ama nedense İtalya'ya dönmek ile ilgili -Cicero'nun çok duymak istediği- planlarından bir türlü bahsetmediği yazışmalar bütünü denebilir. Roma'nın res publica'dan imparatorluğa geçişinin yaşandığı bu dönemine bakıldığında, hem stoacı kimliği hem de büyük bir devlet adamı, hukukçu ve düşünür olan Cicero ile, ''sen de mi Brutus?'' alıntısıyla hep karakomik şekilde ve en iyi ihtimalle, sadakatsiz ve raşitik bir yüzsüzlüğe mahkum edilmiş bir karaktere layık görülen Brutus'u karşılaştırdığımızda, Cicero bu CV'si ile şüphesiz çok daha muteber olarak görünecektir. Ancak, tam da bu kitapta geçen mektuplar, Cicero'nun şanına gölge düşürmese de, Jul Sezarın evlatlık edindiği Octavius Sezar tarih sahnesinden silinip gidecekken onu yücelterek, her fırsatta onurlandırarak ve genç yaşına rağmen cesaret ve erdemlerinden bahsederek, res publica'nın bir kurtarıcısı olmasını beklerken birden o çok sevdiği devletinin ve ileride bizzat göreceği şekilde kendisinin de asıl en büyük düşmanı olacağını, ona çok yakın olmasına rağmen öngöremediğini okuyoruz. Buna karşılık Brutus'un, M. Antonius bir yana asıl Octavius Sezar'daki bu tehlikeyi çok önceden sezmiş ve bu konuda Cicero'yı ''boş bir hoşgörü görüntüsünden'' çıkarak ''yerinde bir sertlikte'' uyarmış olduğunu görüyoruz. Cicero ve Brutus, her ikisinin akıbeti aynı olsa da, biri devletin karalistesinde yer alarak evine gelen askerlerin kılıcına direnmeden teslim olurken, diğeri ise M. Antonius'a kaybettiği bir savaş sonrası teslim olmak yerine, Roma 'da (Stoacılığın ön planda olmasından da kaynaklı olarak) saygınlık duyulduğu biçimde intihar etmiştir.
Brutus İle Mektuplaşmalar
Brutus İle MektuplaşmalarMarcus Tullius Cicero · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202262 okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.