Irvin D. Yalom’un kitaplarını okurken hep hayıflanmışımdır. Türkiye’de neden vakaları anlatan bir psikiyatr, psikolog, psikolojik danışman çıkmıyor diye. Bu kitabı alıp ön sözünden okumaya başladığımda ise ilk cümleden yazarın bu kaygıyı taşıdığını gördüm.
Irvin D. Yalom kitaplarını okumuş ve karakterler neden yabancı olması gerekiyor diyerek 30 yıllık mesleki birikimi aktarmış bir kadın Türk psikiyatr…
Etik ilkelerden ötürü şehirleri, isimleri değiştirilmiş bazen hiç isim verilmemiş bizzat Türkiye’de yaşanmış 70 vakaya tanık oluyoruz. Hemen hemen tüm vakalar yorucu, düşündürücü duygusal derinlikteydi diyebilirim. Ayrıca vakalardan ziyade üç beş sayfalık önsöz kısmını ve vakaların sonuna eklenmiş DSM tanı kriterlerinin olmasını ayrı beğendim.
Önsözün son sayfalarında geçen ‘eğer vakaları okurken kendinizi yorgun, stres altında hissederseniz bilin ki geçmişinizde bir yerlere dokunuyor olabilir’ cümlelerini ise birkaç vakayı okurken istemsiz sallanan bacağımı fark ettiğimde acı acı hatırladım.
Bu övgülerin yanında birkaç tane de olumsuz eleştirim var kitaba dair:
Çarpıcı vakalar akıcı bir dille yazılmış ancak yeterli bulamadım. Çünkü anlatılan vakaların çoğu bir yere bağlanmamış, havada kalmış hissi oluşturdu. Kısa ve çok vaka yerine uzun, ayrıntılı daha az vaka anlatılsa mesleki açıdan daha doyurucu olurdu kanaatimdeyim.
Ayrıca feminen bir kişi tarafından yazıldığı için vakaların çoğunda kadınların sorunlarına değinilmiş, daha tek taraflı bir kitap olmuş ve vakalar birbirine benzer hale gelmiş.
Dipnot: Kitabın gelirleri ‘Türk Kadın Derneği’ne bağışlanmış. Kütüphaneme eklemiş olduğum ve bunda benim de katkım olmasından dolayı mutluyum.
