Gönderi

464 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 days
En iyi kitap o mu bilmiyorum ama çok iyi kitap!
İki Şehrin Hikayesi Sadece iki şehrin hikayesi mi diye düşündüm durdum bitince. Aslında değil... Geçmişten günümüze birçok toplumun bazı yönlerden yozlaşması sonucu ortaya çıkan dengesizliklerin getirdiği sonuçlar bakımından eşitsizliklerin oluşması gibi. Tam da öyle işte bolluk ve yoksulluk gibi. Tıpkı kitabın girişinde dediği gibi “hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu... ” Bu bakımdan her ne kadar Fransız ihtilali döneminden bahsetse de aslında tarihsel süreçte, her toplumun bazı noktalarında yaşamın temel dokuları eksik olmuştur. Hiç olmamış gibi eksik mi diyelim yoksa var olupta eksik mi uygulandı ? Aslında vardı ama çok eksik uygulandı ; örneğin adalet güçlüden yana oldu ve güçlü olan adalete kendisi yön verdi, zenginlik ; zenginlik aslında vardı ama burjuvanın elindeydi zengin doydu fakat fakir aç kaldı, güç ihtiras hepsi...öyle geldi ama öyle gitmeyecekti! Bir şeyler olması gerekiyordu, ne gibi mi? Devrim, tıpkı Fransız Devrimi (1789). Fransız İhtilali (1789) Birebir tarihle ilgisi olan biri kadar yazamam ama madem kitabın konusu bu o zaman ihtilal hakkında bir iki şey yazmadan da geçmek olmaz. Kısa değineceğim ve değindiğim çoğu yer kendi düşüncelerim olacaktır yani devrime nesnellikten ziyade subjektif yaklaşacağım . Nesnel yaklaşım isteyen yardımcı kaynaklardan bilgi alabilir. Fransız İhtilali;her ne kadar 1789 yılında olmuş olsa da aslında temelleri önceden atılan bu kanlı devrimin fikir babaları ; J.J Rousseau, Montesquieu, Voltaire'dir. Kanlı devrim dememin sebebi ise suçsuz yere can veren insanlar olmasıdır. Peki amaç neydi? Alt yapısını oluşturan temel düşünce “Adalet, Eşitlik, Özgürlük”. Sadece ezilen halk mı rol oynadı? Hayır tabiki de önde gelen kalemler, hatta bazı noktalarda burjuvanın da desteği oldu. Ama gizliden gizliye çünkü kralın son kararı verdiği yerde burjuva göze batmayı çok da istemezdi. Halk tarafından başarılı görünse de çokca can kaybına sebep olmuştur. Dönemin Fransız insanlarının yaşantılarına bakılacak olursa ; her gün ölmektense bir gün ölmeyi tercih etti, gelecek nesiller için. Sonuç olarak büyük bir uyanışa sebep oldu ve tarihin dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçti. O döneme yönelik kitaptan bir alıntı eklemek gerekirse, “Çeşmenin suyu akıyor, nehrin suyu akıyor, gün geceye dönüyor ve şehirdeki birçok hayat düzen gereği ölüme gidiyordu, zaman ve mevsimler kimseyi beklemiyordu, fareler karanlık deliklerine çekilmiş, birbirlerine sokulmuş uyuyorlardı, Maskeli Balo ise akşam yemeğinde ışıl ışıl parıldamaktaydı, her şey kendi yolunda akıyordu. (sf142) Aslında her şey burda anlatıldığı gibi... Genel hatlarıyla kitabı ele alırsak en beğendiklerim arasına girdi diyebilirim. Çünkü okurken sorguluyorsun, sorgularken öğreniyorsun. İçerik bakımından geniş bir yelpazeye sahip. Sayfa sayısının fazla olmasına rağmen akıcı bir dille yazılmış ve asla sıkmıyor. Bir kitapta daha ne olsun? Sanırım bunlar mutlaka okunması gerektğine dair yeterli sebepler. Sık sık duyduğum girişine hayran kaldım. Ve en beğendiğim kitap girişlerinden biri oldu, hemen hatırlayalım, “Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana...” Uzun zamandır okumayı düşündüğüm kitabı bitirmenin hem mutluluğunu hem de bende bıraktığı burukluğu her zaman kendimle taşıyacağım. Kessinlikle okunmasını tavsiye ederim. Ben yayınevi olarak, Can Yayınlarından okudum ve memnun kaldığımı söyleyebilirim. İncelemeyi okuyup buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim, kitapla kalın.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359.2k okunma
··
1 plus 1
·
351 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.