ASRA YEMIN OLSUN*
Canan Köksal
–Vel asr
–İnnel insane le fi husr
Zamana yemin olsun
Ateşe kanat çırpan pervaneye de
Yanmak aydınlanmaktır
U’yansın gece gözlerinde
Zemheri ayazından nisan yağmurlarına koşan
Atlara da söyle...
Turnalar Kaf Dağı’na göçende geleceğim
Yemin olsun
Gökkuşağından topladığım uçarı sesimle
Bir gelinciğe anlatıyorum öykülerimi
Dağ ile göğün buluştuğu o yerde
Türküler söylüyorum, acemi...
Başaklar topluyorum bereketli yarınların avuçlarına
Öfkesi bilenmiş alaca atlarla geleceğim şafağına
Yemin olsun
Ne zaman, çocukların oyununu gölgelemez
Silahların soğuk demiri
Ne zaman kurşunlar yoksulun kalbindeki ışığı hedef almaz
Ne zaman Afrika sol yanımı acıtmaz
Ne zaman Filistin sürmeli gözleriyle
Gülümseyerek uyanır sabaha
Gözlerimden dökülen yaşlarla geleceğim
Yemin olsun
Şimdi saçlarımı yoruyor bu rüzgâr
Kalbimin yamaçlarından esip geliyor yüzüme doğru
Bekleme...
Hasretin pervazında melul ve yaralı
Şairler gülümseyerek ölmeli
Ve can vermeli hüzün ellerimde
Bekleme...
Yüküm zor yüküm ağır
Ellerim öksüz gözüm sağır
Mesafeler yorgun ayaklarım ağır
‘Haydi var git kavmine’ deyince emir
Meryem sevinciyle geleceğim kapına
Yemin olsun
Asırlar giyinse zaman
Yaşlansa yorulsa zaman
Ben duydum zemheri beşiğinde
Baharlara ninniler söylüyordu annem
Çocukların kundağı bozkır
Teni buğday, gözleri gurbetti o zaman
Aynalar...
Aynalar...
Aynalı odalarda sen
Zaman aheste dökülürken kum saatinin belinden
Solmayacak baharlar için zemheride açtım ben
Can kırıklarını topladım sızılı ürkek kızların
Kekik sürdüm bileğine, gülümsedim
Başkaldırdım bütün putlara yalana meydan okudum
Yaktım çırasını hakikatin kendimi buldum
Yıkılmaz burçlarımla geleceğim
Yemin olsun
Aşk, ateş damlası gibi düşmeden
Yüreğimin şahdamarına
Hiçtim ben ...
Kimseler bilmez
Seni ruhuma bedelsiz biçtim ben
Silkeleyip tozunu aklımın
Düştüğüm yerden başladım yürümeye
Acının eşiğini öptüm hamd ederek
Sevdim kanayan yanlarımı
Yaraya ‘sus!’bastım
Gönül gurbetinden de geçtim
Huzura ermiş yalnızlıklarla geleceğim
Yemin olsun
Konuşmak için susuyorum...
Susuyorum...
Sus...
Isınmak için üşüyorum...
Üşüyorum...
Üşü...
Güneş boynunu arza uzattığı zaman geleceğim
Yemin olsun
Biraz daha öleyim şu ateş selinin içinde
Şarkın yaslı bülbülü yine o dikene konsun
Hoyratça koparılmış gülün intizarını
İçimin sazlığındaki neyzen duysun
Kamışını batırıp gözyaşımın mürekkebine
Kalbimi baştan başa ikiye bölsün
Ay düşsün gözlerinin karasına
Son sözümü de susup söyleyeceğim
Yemin olsun.
İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr