Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1839 syf.
8/10 puan verdi
Borges'in Ficciones'ında denk geldiğim bir yazar zinciri vardı. "Şu bunu yaratmıştır, bu onu" diyerek ilerliyordu. Yazının kalanını hatırlamıyorum bile ama bu zincirin ucundan tutasım geldi. İlk halka Poe idi. Hatta, zincirin ikinci halkası olan Charles Baudelaire'i kitabın önsöz yazarı olarak görünce şaşırıp sevindim. Bu önsöz, diğer tüm kaliteli türdeşlerinde olduğu gibi apayrı bir kitap havasındaydı. Yaptığı işe hakim olan insanların rahatlığı ve bu rahatlığın getirdiği üretkenliğin farkına vardığım birçok alan olmuştu şimdiye kadar. Bu farkındalığın oluşabilmesi için amatör seviyede olsa da sizin de o işle ilgilenmeniz gerektiğini düşünüyorum. Kendi yaşantımdan birkaç örnek: Gitar çalmak, lol oynamak, futbol, basketbol. Bu saydıklarımla kıyısından köşesinden olsa da ilgilendim. Hepsinde "güzel" ya da "zekice" olarak tanımlanabilecek, izleyenin takdirini kazanacak eylemler var. Ve bunu yapabilmek için ulaşılması gereken bir seviye var. Mesela topla kendi etrafımda dönüyor olabilmeliyim ki sağımdan gelen bir oyuncuyu egale edeyim. Ya da lol oynarken istediğim noktaya tıklıyor olabileyim ki, bilgisine sahip olduğum rakip yeteneklerdan kaçınarak saldırıma kesintisiz devam edebileyim. Kişiler bunu yaptığında farkında varıyorum. Ama içimden de şöyle diyorum "Abi ben bu temele sahip olsam ben de yaparım." Sanki insanlar o temele kendileri ulaşmıyormuş gibi... Kişisel bir yüzleşmeye girmeden çok da bir şey anlatmış sayılamayacağım konuyu toparlayayım. Poe de yazmak konusunda böyle hissettirdi. İstediği yere girip çıkabiliyor, türlü türlü oyunlar yapabiliyor, işi şova dökebiliyor. Bunları neden yapabiliyor, söyledim işte! Hikayelerin çoğu absürd konular ele almıştı. Birçoğu doğaüstü ögeler barındırıyordu. Fizik kuralları içinde ilerleyenler bile sonunda, bir sanrı ya da çok düşük ihtimalli bir denk geliş tarafından yutuluyordu. Rahatsız olmadım, aksine ilgi çekiciydi bu durum. Ama hem bu gerçekdışılıktan hem de hikaye türünün kısalığından dolayı tam bir "inanma" ya da "kabullenme" ile okumadım yazıları. Her seferinde "bakalım bu sefer ne sallamış" diye bir dışardan bakla halim vardı ve ben bunun olmamasını tercih ederim. Yine de "ne sallamış" sorusunun cevabı genelde çok güzeldi. Kütüphanede gördüm, bu serinin beş kitabı var. Diğer kitaplara da bakarım ama hemen değil. Bir süredir orijinal dilde okuyamadığım kitaplar beni rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık bazı kitaplarda daha fazla ortaya çıkıyor. Öyle bir kitaptı. İnternette öykülerin İngilizce pdf'i vardı. Türkçesinin pek de anlam ifade etmediğini düşündüğüm kimi yerlerde açıp karşılaştırarak okudum. Tabi bu okumamdaki bütün akışı bozan bir şey çünkü İngilizce cümlenin üzerine oturup biraz çalışmam gerekiyor. İngilizcemi kitap okuyabilecek kadar geliştereceğimi sanmıyorum, bu konuda herhangi bir girişim ya da isteğim yok. O yüzden bu orijinal dilinde okuma meselesi her seferinde içimde bir huzursuzluk ve küskünlük oluşmasına neden oluyor. Türkçe yazılmış kitaplara daha bir ilgiliyim bu yüzden. Hatta bu şarkılarda bile geçerli. Bir kitabın, kitaba genel olarak bayılmamış olsan bile sana bıraktığı minik hediyeleri seviyorum. Bu kitapta da yazarın alıntıladığı bir mısrayı çok sevdim. Alıp çantama koydum hemen.
Bütün Hikayeleri
Bütün HikayeleriEdgar Allan Poe · İthaki Yayınları · 20002,196 okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.