Derdi dert eden acaba bizler olabilir miyiz?
Ya dert dediğimiz şeyler nefsimizi dizginlememize vesile
oluyorsa? Firavun gibi olmak istemeyiz değil mi?
Ya dert dediğimiz şeyler bizi günahlarımızdan
arindırıyorsa?
Büyük kişiliklerden herhangi birini düşünün. İstediğiniz kişi
olabilir bu. Onun hayatından zorlukları ve dertleri çıkarın ve
şimdi tekrar o kişiye bakın. Aradaki farkı tefekkür edin.
Dertler; insanı, kilime vurulan sopanın kilimi temizlediği
gibi temizler. Bir dertle karşılaştiğınızda derde değil, ona
nasıl tepki vereceğinize odaklanın. Çünkü nasıl tepki
verirseniz hem dünyanız hem ahiretiniz ona göre
şekillenecektir. İşte bu imtihandır.
Elbette Allah(c.c) dan dert, sikınti istemeyeceğiz lakin
başımıza geldiğinde de adeta n'met bileceğiz. Onu en
güzel şekilde kullanacağız. Dertlere bu gözle bakıldiğında
artık bir keder vesilesi olmaktan çıktiğı görülecektir.
Ayrica, başınıza gelen hiçbir sıkıntinın
kaldırabileceğinizden daha fazla olmadiğını hiçbir zaman
unutmayın. Çünkü hiçbir dert Allahin kudretinden ve
istemesinden daha büyük değildir. Halimiz ne olursa olsun
her daim siğınabileceğimiz, yönelebileceğimiz bir
Rabbimiz var. Elhamdulillah
"Eh-i derd ol ehl-i derd ol ehl-i derd ol ehl-i derd /Ey
Usûlf'den su'âl edip tesellâ isteyen"
Necip Fazıldan da bir dörtlük birakalım:
Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin;
Sen belâya selâm et!