Gönderi

432 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Öğrenmek kolay değildir, bir kaplumbağa gibi sabırlı, başı göklere değen yalçın kayaları un ufak eden rüzgâr kadar inatçı olmalısın. S40 Evet sonunda inat edip katili öğrendik. Ama hiç böyle bir öğrenme şekli beklemiyordum. Son sayfaları okurken resmen yaşamış olabilirim:) Bunun en iyi şahidi de @ismailaga_ :) Öncelikle kendisine teşekkür ediyorum bu kitabı okuttuğu için. Çünkü bana kalsa daha çok uzun zaman kitaplığımda beklerdi. Çünkü bundan önce okumak istediğim "kayıp tanrılar ülkesi" kitabı vardı ve ona da bir türlü cesaret edemediğim için bekleyip duruyor :( Kitapla ilgili bir kaç bir şey yazmak istedim. Sırf ileride unutup dönüp baktığımda hatırlamak için. İnsanoğlu her şeyi zamanla unutuyor malesef. Tıpkı hepimizin insan olmayı unuttuğu gibi. Barış kelimesini unuttuğumuz gibi. Kitabı okurken özellikle sonlarına doğru katilin düşüncelerine üzülerek de olsa katıldığımı belirtmek istiyorum. Bizler malesef ki ölüm olmadığı sürece bir şeylere önem vermiyoruz. Elimizin altında nasılsa diyip geçiştiriyoruz. Aşkımızı bekletiyoruz. Ömrümüzü boş yere tüketiyoruz. Çalıştığımız işi bile zorla yapıyoruz. İnsanlığımızı zaten kaybettik. İki kişi arasında bile düzgün bir diyalog gerçekleştiremiyoruz artık. Sonu hep bir şekilde tartışmaya dönüyor. İnatla kendi fikirlerimizi kabul ettirme çabamız hiç bitmiyor. Hiç karşı tarafın penceresinden bakayım olaya diye düşünemiyoruz. Kısaca Timothy karakterinin de dediği gibi "Ot gibi" yaşayıp gidiyoruz. Çok fazla kitap okuyoruz belki ama bunların katkısı var mı onu bile sorguluyorum artık. Kafam da Esra gibi bir sürü soru var. Her şeyden şüphe ediyorum. Kitaba sadece bir polisiye roman olarak bakmak fazlasıyla haksızlık olur gibi geliyor. Dolu dolu bir aşk, hayal kırıklıkları, geçmiş yaşamın etkileri, tarih, katliam, arkadaşlık, cinayet, gerilim, din. Kısaca yok yok :) 7+2 kişilik bir ekibin kazı çalışması ile başlıyor kitabımız. Ama kazı yaptıkları yerde bir yatır var ve halk bunu çok onaylamıyor. Hatta çok fazla karşı çıkan ve tehdit yağdıran bir kesim var. Ama baş karakterimiz Esra geçmişe ışık olmak için devam ediyor. Bu sırada bir cinayet işleniyor. Kendilerine destek olan İmam kötü bir şekilde öldürülüyor. Ve bizim ekip kazının yanında bir de cinayet araştırması yapmaya başlıyor. Daha doğrusu Esra karakterimiz. Çünkü kendisi baya şüpheci, sabırsız ve tek önemsediği şey yaptığı kazı çalışması. Ona bir şey olmasın diye erkenden katili bulma çabasına giriyor kendi kendine. Ki bu tavırları inanılmaz sinir bozucu:) Arkadaşımız çok bilmiş, işini koskoca yüzbaşına falan hatırlatıyor:) Ablam keşke polis yada asker olaydın:) Her neyse konudan uzaklaşmak istemiyorum. Bu sırada da kazı çalışmasına devam edip 2700 önceye ait tabletler bulunuyor. Ve yan hikaye de burada başlıyor. Kitapta malesef ki çok heyecanlı yerler olsa da biraz daha kısa tutulabilirdi diye düşünüyorum. Çok gereksiz detaylar vardı. Ayriyetten çok gerekli olan yerleri de geçiştirme olayı beni rahatsız etti. Bunun dışında katilin mantığını ve olayını sevdim. Ama katilin kitaptaki sevdiğim iki karakterden biri çıkması istemsizce üzdü:) Ve Patasana'nın hikayesini bağlama şeklini çok sevemedim. O kısım fazlasıyla aceleye gelmiş bana göre:) Bol koşturma ve dram içeren bu güzelliği tabiki tavsiye ederim ama mutlaka sakin bir kafayla ve öncesinde de bu tarz bir kitap okumadıysanız okuyun. Yoksa fazlasıyla yorulup benim gibi başınıza ağrılar girebilir:)
Patasana
PatasanaAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201924.1k okunma
··
409 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.