Gönderi

1192 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
20.yy ın Savaş ve Barış’ı..
Önsözde “Yaşam ve Yazgı’nın yapısı Savaş ve Barış’ınkine benzer.” yazıyordu. Okuyup bitirdikten sonra neden böyle dendiğini anladım. Tıpkı Savaş ve Barış gibi bir ülkenin yazgısı, bir ailenin birbirine uzak-yakın üyelerinin başından geçenlerle anlatılıyor. Aleksandra Şapoşnikova’nın çocukları, onların aileleri, komşuları, arkadaşları derken, Rusya’nın dört bir yanından onlarca ismin hikayesini okuyoruz. Başlarda isimleri karıştırmamak işten değil. Ama bir noktadan sonra hem isimler tanıdık gelmeye başlıyor, hem de başroldekinin onlardan çok 20 yy’ın kendisi olduğunu anlıyoruz. Bir çağın ve çağın çocuklarının portesi..Zamanın oğulları ve üvey çocukları onlar. İnsanlık onuruyla suçsuzların yok edilmesinin uysal tanıkları olmak arasında yolculuk eden ‘lanetli bir firkateynin lostromoları’. Mazlum-zalim, kahraman-hain, iyi-kötü..Tüm kavramlar iki ayrı yakada duruyor önce. Sonra gümüş bir iplik çekiyor araya Grossman, hepsini birbirine bağlıyor, hepsinin nasıl da birbirinin içine geçtiğine, her şeyin zıttına ne kadar hızlı dönüşebildiğine baktırıyor bizi. “İnsan olma yolunun milyonlarca yıl sürmesine karşılık insanın insanlıktan çıkıp, bir adı ve özgürlüğü olmaksızın, kirli, zavallı bir hayvana dönüşmesi için topu topu birkaç günün yetmiş olmasına…” Faşizm ve insan nasıl bir arada yaşar, birbirini nasıl besler ya da nasıl yok eder sorularının onlarca cevabı var bu kitapta. Ve sadece faşizmin değil, tüm totaliter rejimlerin röntgenini çekip ışığa tutuyor bir bakıma. “Totalitarizm, zorbalıktan vazgeçemez. Zorbalıktan vazgeçen totalitarizm yok olur.” diye bir cümle var ki, pek çok şeyi özetlemeye yetiyor. Hemen hiçbiri çok uzun denemeyecek 201 bölümden oluşuyor kitap. Bir bölümde bir Nazi Kampında, birinde Stalingrad siperlerinde ya da her an kurşuna dizilmek için bekleyen birinin yanında buluyorsunuz kendinizi. Mekanlar, isimler, hikayeler sürekli değişiyor. Bu her ne kadar okuma konforunu düşürecek bir şeymiş gibi görünse de kitaba dinamik kazandıran bir rol oynuyor bence. Okuru sıkmadan kitabın sonuna kadar götürmeyi buna borçlu bu kitap. Grossman’ın gazeteci kimliği, zamanın politik arka planında, yaşananların 5N1K sında kendini belli ediyor. Bir yandan bir tarih kitabı gibi sakince okuyorsunuz. Ama savaş bu, kimilerinin ömrünü yiyip dibini ekmekle sıyıran lanet. Boğazınız düğümlenmeden okuyamayacağınız da çokça bölüm var. Yahudi bir annenin oğluna yazdığı mektup ve Lyudmila’nın oğlunun mezarı başında diz çöküşü, içimden asla çıkmaz sanıyorum. O diz çöküş, hani yeniden doğrulup kalkana kadar mevsimlerin geçip gittiği. Annelerin yaprak dökümü, yağmur-kar olup yağışı, içinde fırtınalar koparıp savruluşu..Ve oğullar onların ilkbaharını, yeniden başlamalarını, kuş cıvıltılarını da alıp gittiği için bir daha asla yeşillenmeyecek oluşları.. Bugüne kadar okuduğum en iyi savaş romanlarından biri bu. Okumanız dileğiyle..
Yaşam ve Yazgı
Yaşam ve YazgıVasili Grossman · Can Yayınları · 2022230 okunma
··
1,288 views
tulanne okurunun profil resmi
Uzun süredir listemde ama alamadığım için okuyamıyorum. İnceleme için teşekkürler. Okunulası olduğuna emin oldum👌 🙏
K. okurunun profil resmi
Yokluk ile yoksunluk kelimeleri üzerinde düşündüm biraz. Yokluk, bir şeyin olmaması durumu ve çaresizlik, belki biraz da kabullenme durumu. Ama yoksunluk, birilerinin imkan olmasına rağmen gücünü/dişini geçirebildiği insanları o imkanlardan yoksun bırakması durumu. Geçmişte, Allah bilir hangi planların neticesinde başlarına bela gelen masum Yahudilerin canavar ruhlu torunlarının, bugün Filistinli kardeşlerimize reva gördüğü hayata bakıyorum. Bir dükkana girip raftaki oyuncakları, defterleri, kalemleri parçalarken attıkları kahkaha ve artık bunlara ihtiyacınız yok, buradaki bütün çocukları öldürdük derkenki hazları düşündürüyor. Sonra bizim içimiz sızlarken, Akdeniz'in mavisinde içindeki demir parçaları bir halkı parçalamaya giden gemilerimiz aklıma geliyor. Seçime yakın yine içimizdeki beyinsizlere hitap eden konuşmalarla gaz alan kişilerin boş konuşmaları... Zalimler, isimler değişir. Ama mazlumun çektiği acı hep aynı... Dünyanın sonuna yaklaşıyor olmanın tuhaf bir tesellisi var. Aynı şekilde ölebilmenin de öyle. Eğer bu bedenlerin acziyeti sınırlı değil de sınırsız olsaydı... Çok korkunç. Kanıyorsun, ama kanın bitmiyor. Acıyorsun, ama acın bitmiyor... Zalimler için yaşasın cehennem sözü su serpiyor. Gözlerin yuvalarından çıkacağı o günü sakin sınırlı bir acıyla bekliyoruz. Kitabı yıllar önce 3 ciltlik olanı almıştım, okunmayı bekleyen devin içinde bir yerde duruyor. Sizin önerilerinize güveniyorum ve iyi bir kitap olacağından şüphem yok.
Emel Keleş okurunun profil resmi
Ne güzel yazmışsınız. Maalesef dünya tarihi biraz da mazlumun zalime dönüşmesi tarihi. Umarım gelecekte birileri Filistin halkının da zalime dönüşmesini konuşmuyor olur. 🙏
1 next answer
Levent okurunun profil resmi
Merhaba, kitap kadar keyifli bir metin olmuş. Önerdiğiniz kitapları genellikle alıp okuyorum ve her zaman sonuç harika oldu. Bu kez de öyle olacaktır. Güzel okumalarınız olsun
Emel Keleş okurunun profil resmi
Güveniniz için çok teşekkür ederim. Epey kalın bir kitap, 1200 sayfa yaklaşık. Platformda da çok az kişi okumuş bu yüzden. Kıymeti bilinsin umarım bu kitabın, çünkü çok çok güzel.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.