Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mahvolmuş Bir Adamın Dürüstlüğü “Niçin yapmadığımı söyleyeyim ki?” “Çünkü suçsuz olma ihtimalin var ve insanlar seni savunuyor.” “Beni savunan insan kadar nefret eden de var, suçsuz olduğumu söylersem benim yalancı olduğumu düşünecekler. Benim için katil olmaktan daha büyük bir suçtur bu.” “Nasıl yani, yalan söylemek cinayet işlemekten daha çok mu günah?” “Günah olduğunu söylemedim, öyle şeylere inanmam. Sadece benim ahlaki değerlerim birilerini kandırmaya izin vermez. Birinin hayatını sonlandırabilirsiniz ama onu kandırmak, hayatı boyunca onunla olacak bir kusurdur. Evet kandırılmak bir kusur ve budalalık, aynı zamanda da bir suç. Şimdi kandıranın halini düşünün.” “Sırf yalancı konumuna düşmemek için hapis yatmayı göze alacaksın yani öyle mi?” “Ben hapse girersem yalancı siz olacaksınız, ben değil. Bu yüzden evet, hapse girmeyi göze alacağım zaten bunun dışarıdaki sefil hayatımdan daha iyi olacağını düşünüyorum.” Savcı odadan çıkar ve kafasındaki sorularla gününe devam eder, bu adamın suçlu olup olmadığı konusunda gerçekten kararsızdır. Adam odadan çıkarılıp hücreye götürülür. Aylar sonra mahkeme sonuçlanır ve adam 5 kişiyi öldürmekten suçlu bulunur. Normal bir cinayet değildir bu, son derece vahşi ve insanlık dışıdır. “Artık ne düşüneceğimi bilemiyorum, ahlaki değerlerim ve isteklerim çakışmaya başladı. Daha önce hiç böylesine bir bataklığın içine düşmemiştim. Umarım bu sıkıcı hücrede kalmaya devam etmem yoksa aklımı yitireceğim. Artık beni anlayan insanlar olduğunu bilmek istiyorum, suç dolu bu dünyada ahlakına değer veren insanlarla yaşamak istiyorum, ah, ne kadar da yanıltıcı insanların ahlak olarak gördüğü şey!” Bu düşüncelerden sonra adam kapısının başında anlamsızca dikilen adamlardan 3 5 kağıt ve bir kalem ister. MANİFESTO BÖLÜM 1 Ben A. Ç., 5 kişiyi öldürmekten yargılanan bir zanlı. Bu manifesto kendimi savunmak veya suçsuz olduğumu ispatlamak için yazılmış bir metin değildir. Tamamen hücremde aklımı yitirmemek için kaleme aldığım birkaç cümle fikirdir. Bunlar belki de bir hücrede yalnız başına çürüyecek bir adamın fikirleri, ne kadar ciddiye alırsınız veya okumak istersiniz bilemiyorum fakat belki de beni hayatta tutan düşünceleri açıklamak istiyorum. Ben dini safsatalarla büyütülmüş bir çocuktum, çocukluğum boyunca bana “yapma, günah” gibi cümleler kuruldu, bunlar yüzünden hayatımı yaşayamaz hale geldim. Hepsi birer takıntı haline geldi benim için, tanrıya her gün gerçek olmaması için dua ettim. Hayatım böyle akıp giderken H.... A.... Üniversitesi’nin felsefe bölümünü kazandım. Burada her şey beklediğimden çok farklıydı, insanlar benim gibi dini şeyleri kafalarına takmaktansa sorgulamayı seçmişlerdi. Ailemin bana öğrettiğinden çok daha farklı şeyler düşünmeye başladığımda anladım etrafımdaki insanlardan çok daha farklı olduğumu. Aslında sadece ailemden değil çevremdeki herkesten çok daha farklıydım; konuşmazdım, gülmezdim, eğlenmezdim, sadece düşünürdüm. Çünkü sorunlarım ve sorularım vardı, aklımda cevabını bulamadığım, bulsam da yerine oturtamadığım bir sürü soru vardı. Bazen sadece yok olmak istedim, kendimi okuluma, işime adayarak sorunlarımdan kaçmaya çalıştım ama aklımın bir köşesinde asla durmadan akmaya devam eden o sorular vardı. Açmak için havanın kararmasını bekleyen bir akşamsefası gibi ölmeyi bekliyordum ama ölmek için fazla meraklıydım. Ölmek kadar yaşamak da ilgimi çekiyordu, sadece nasıl yaşayacağımı henüz çözememiştim. Sonraları fark ettim ki insanlar yaşamak için bir çaba göstermek zorunda değiller, oysa ben, hayatta kalmak için bile var gücümle savaşmalıydım. Bir süre her şeyi boş verip, sorularımı kafamdan atıp yaşamaya karar verdim. Gezdim, eğlendim, kendime çekidüzen verdim. Ta ki annemi kaybedene kadar. Annemi kaybettiğimde 22 yaşındaydım. O gün benim için milattır. Annemi kaybettiğimde çok üzüldüm, bir yandan da rahatlamış hissettim. Bir canavar olduğumu düşündüm hislerimden dolayı. İşte ondan sonra kendime keskin ahlaki kurallar koydum. Bunun bir özgeçmiş olmasını istemediğim için burada kesmek durumundayım, bu yazının asıl amacı zamanla nasıl değiştiğimi anlatıp kendimce kurduğum ahlaki düzeni açıklamak. KURAL 1: Asla yalan söyleme KURAL 2: Asla yalana kanma KURAL 3: Bilgiye erişimin varsa öğrenmekten kaçma KURAL 4: Hislerinin seni ele geçirmesine izin verme, mantık önce gelir. Bunlar benim 4 temel kuralımdır. Şimdi düşüncelerime geçelim Demokrasi cahil toplumlarda diktatörlüğe yol açar (Toplum Sözleşmesi okuduktan sonra edindiğim bir fikir). Hisler aldatıcıdır, sizi doğruya götürmezler. Mevcut dinler bundan yüzyıllar sonra mit olacaktır. Batıl her şey aldatıcıdır. İnsanlar aldatıcıdır. Politikacılar çıkarcıdır. Politika aldatıcıdır. Akıl her şeyden üstündür. Tanrı yoktur. Tanrı aldatıcıdır. Bugünlük söyleyeceklerim bunlar, hücredeki uzun vaktimde yazacaklarım için heyecanlıyım. Adam kapıya ayağıyla birkaç kez vurur. “Bunun gazetede yayınlanmasını istiyorum.” Kapıda anlamsızca bekleyen adam üstünde büyük harflerle manifesto yazan kağıda bakar, birkaç cümle yazıyı içinden okur. “Tamam.” Kapı kapanır “Adam bunu gazetede yayımlatmak istiyormuş.” Kapının ilerisinde koltukta oturup sigarasını içen adama uzatır. “Tamam sen git.” Adam kağıda göz gezdirir ve buruşturup çöpe atar. Ertesi gün adam savcının odasına götürülür. “Hapse girmeden önceki son yemeğin neydi.” Adam birkaç saniye düşünür “Kavurma ve ekmek.” “Senin gibi fakir bir adam için kavurma yemek lüks değil mi?” “Bayramda komşular getirmişti.” “Belki de öldürdüğün insanlardan birinin sırt kısmıydı o kavurma, olamaz mı?” “Anlamadım.” “Cesetler adli tıpta incelendi, cesetlerden birinin sırtından, diğerinin bacağından birer parça eksik.” “Anladım.” “Bir şey söylemeyecek misin? Savunmayacak mısın kendini?” “Siz bariz bir şekilde beni suçlarken benim kendimi savunmamın ne faydası var? Bu ayıp size ait, emin olmadığınız bir konuda beni suçlayarak kendinizi avutuyorsunuz.” “Yanlışın var, seni suçlamadım sadece sordum.” “Suçlar gibi bir gururla sorarak bende bu izlenimi bıraktınız demek ki.” “Neyden gurur duyacakmışım tam olarak?” “Katili yakaladığınızı düşündüğünüz için.” “Çıkabilirsin, kapıda seni bekliyorlar.” “Çıkmadan önce bir şey rica edeceğim. Beni hücreden çıkartıp koğuşa göndertebilir misiniz?” “Düşüneceğim.” Adam tekrar hücreye götürülür. Ertesi gün koğuşa gönderilir. Kağıt ve kalem alıp tekrar yazmaya başlar. MANİFESTO BÖLÜM 2 İki elmanızın olduğunu düşünün, biri parlak ve yemyeşil diğeriyse çürümeye yakın ve çimen sarısı. Hangisini arkadaşınıza verirsiniz? Parlak olanı veriyorsanız bir sorun kendinize, benim hiç mi değerim yok diye. Karşınızdaki ona parlak elmayı verdiğiniz size teşekkür bile etmeyecek, sizinkinin çürük olduğunu fark etmeyecek. Çürük olanı veriyorsanız, kendinizi bu şekilde mi değerli görüyorsunuz? Boğazınızdan bir lokma güzel ve parlak elma geçti, bu mudur? Bunun için mi arkadaşınıza kötü elmayı verdiniz? İşte bazı durumlar böyledir, yapılacak doğru bir hareket yoktur. Çıkmazdasınızdır. Bazı şeyleri doğru veya yanlış olarak değerlendiremezsiniz, değerlendirseniz bile bu fazlasıyla öznel olur. Adam yemekhanede görevliye kağıdı uzatır “Bunun gazetede yayınlanmasını istiyorum.” Adam kağıdı alır ve cebine koyar. Bölüm 2’nin kaderi de Bölüm 1 gibi olur, tıpkı bundan sonraki bölümler gibi. Adam yaklaşık bir ay sonra tekrar savcının odasına götürülür. “Delil yetersizliğinden salıyoruz seni. Gözün aydın.” Adam sessiz kalır. “Heyecanlı değil misin?” “İnsanların manifestom hakkında ne düşündüklerini öğrenmek için heyecanlıyım.” “Ne manifestosu?” “Gazetede yayımlanan.” “Gazetede manifeston falan yayınlanmadı.” “Gidebilir miyim?” “Evet. Yeni hayatında başarılar.” Adam dedesinden kalma evine gider, dedesinden kalma silahı çıkarır, masanın üstüne koyar, duş alır, takım elbisesini giyer ve bir kağıt bir de kalem bulur. MANİFESTO BÖLÜM 28 Kandırıldım. İnsanlar yanıltıcıdır. Adam silahı masanın üstünden alır, tanrıdan merhamet diler ve silahı ağzına sokar, saniyeler sonra tetiği çeker. Havaya 21 gramlık bir toz bulutu saçılır. Hayatı boyunca ulaşmak istediği öz bilince kavuşamamıştır, batıllardan kurtulamayıp son nefesinde tanrıdan merhamet diler. Adam ölür, ondan kalan tek şey duvara yapışmış beyin parçaları ve yerde cansız yatan bedenidir.
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.