Gönderi

Daha sonra, insanlar hüküm verme yetkilerini tek bir kişiye vermenin tehlikesini ve rahatsızlıklarını gördüklerinde kanunları icat ettiler, bir Porceve dahilinde veya hepsi tarafından kabul edilen bu yasalar, kendilerini yönetmek üzere seçtikleri kişinin otoritesini sınırlayacaktı: böylece başarısızlığı ispat edilen kişi artık insanları yönetemeyecekti ama yasa ve akıl mümkün olduğunca kişisel hatalardan ve zaaflardan soyutlanacaktı. "Yargıç insanların üzerinde bir yere yerleştirildigi gibi, yasa da yargıcın üzerinde bir yerdedir." Bu işe yaramadığında yani kanun uygulanmadığında veya yanlış uygulandığında ellerinde kalan tek çare, göreve ilk başladığında tüm krallara ve yargıçlara koşullar bildirmek ve onların tarafsız biçimde ve yasalara uygun olarak adaleti sağlayacaklarına dair yemin etmesini sağlamaktı ve bu sadece bu şartlara göre insanların sadakatine hak kazanacak, yani insanların vaptığı veya kabul ettiği yasaların yürütülmesi konusunda insanlara bağlı veya itaat etmeyi taahhüt edecekti. Bu yemin sıklıkla , kralın veya yargıcın bu güvene layık olmadiğı kanıtlandığında insanların ona karsı taahhütlerinin artık geçerli olmayacağına dair açık bir uyarıyla son buluyordu. Sadece emrine amade olması ve ona yardım etmesi için değil, onunla veya onsuz belirli zamanlarda veya her zaman, bir tehdit ortaya çıktığında, kamu güvenliğiyle ilgilenmek için danışmanlar ve parlamentolar eklediler. Kralın Tanrı'dan başka kimseye hesap vermeyeceğini söylemek tüm yasaları ve hükümetleri alaşagı etmek anlamına gelir. Hesap vermeyi reddederse taç giyme yemini sırasında onunla yapılan sözleşme ve ettiği tüm yeminler boşu boşuna ve sadece dalga geçmek için yapılmış demektir; korumak için yemin ettiği tüm yasalar amaçsız kalır, çünkü kral (çoğu kral gibi) Tanrı'dan korkmuyorsa hayatlarımızı ve mallarımızı sanki ölümlü bir yargıca değil , Tanrı'ya bırakır gibi tamamen onun lütfuna ve merhametine bırakmış oluruz; saray parazitleri veya sarhoş adamlar dışında kimsenin yürütemeyecegi bir makam! (...) Bu yüzden bir krallık veya yargıçlık, ister üst ister alt düzeyde olsun. "insanlar arasında yetkili kılınmış bir kurum" (1. Petrus 2:13) olarak adlandırılır; kötülük yapanların cezalandırılması, iyilik edenlerin onurlandırılması için Tanrı'nın iradesi uyarınca bu kuruma itaat etmemiz beklenir. "Özgür insanlar olarak itaat edin," der. "Ama sorgulanamaz, hesap vermez ve kendisine direnemediğimiz bir sivil güce, kötülük yaptığında ve şiddet kullandığında nasıl özgür insanlar olarak itaat edelim?" Paulus, "Tanrı' dan olmayan yönetim yoktur," (Romalılar 13:1) demiştir; aslında bu, başlangıçta genel anlamda barışı ve korunmayı sağlamak için bir yol bulmayı insanların kalbine yerleştirenin ve bunu uygulamaya izin verenin Tanrı olduğunu söylemektir; aksi takdirde aynı otoriteyi insanlar arasında yetkili kılınan bir kurum olarak tanımlayan Petrus'la çelişir... Bu yüzden Aziz Paulus bir önceki bölümde böylesi yönetimlerin iyiler için degil, kötüler için korkunç olduğunu anlatır; saldırganları cezalandırmak ve iyileri yüreklendirmek içindir; boşu boşuna kılıç çekmek gibi değil. (...)
·
112 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.