Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Feodalizmin evrimi.
Aslında feodal döneme ait olmayan "feo­dalizm" kelimesi 17. yüzyılda uyduruldu, Montesquieu tarafından popü­lerleştirildi ve başkalarının yanı sıra Kari Marx tarafından benimsendi. O dönemde feodal hiyerarşiyi tanımlamak için kullanılan asıl kelimeler "bağlılık" ve "efendilik"ti. Feodalizm aslında Kuzey ve Batı Avrupa'da 9. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar hüküm sürmüş özgül bir merkezsiz yönetim biçimidir. Temel ayırıcı özelliği efendilik, yani siyasal, ekonomik ve askeri gücün irsi bir soylu tabakanın elinde toplanmasıydı. Ama bağlılığın ya da efendiliğin dışında iki ilke daha vardı; mülkiyet unsuru(fief) ve yönetim ile hukukun merkezsizliği. Tarihçi Norman Cantor'a göre, feodalizmin embriyosu conitatus ya da gefolge denen ve savaşçıların koruma karşılığında önderlerine bağlılığına dayanan Cermen savaş topluluğuydu. Batı dillerindeki "vasal" terimi "de­likanlı" anlamındaki bir Keltçe kelimeden gelir ve başlangıçta "savaşçı" topluluğunun çoğu kez bir delikanlı çetesinden ibaret olduğu kesindir. (Bu yapı daha sonraları "kibar şövalyeler" üzerine geliştirilen fikirlerden çok farklıydı.) İlk başta vasalların toprak edinmeyle hiçbir ilgisi yoktu; kendi­lerini besleyen ve giydiren efendilerine ait kışla gibi bir yerde kalırlardı. Bunu baştan aşağı değiştiren şey askeri teknolojide sürekli bir devrimdi. Öncelikle Çin' de icat edilen üzenginin Avrupa'ya girmesi, süvari ve piyade arasındaki ilişkiyi temelden değiştirdi. Üzengi sayesinde ağırlık ve hızın birleşik kuvvetini darbe noktasında, yani kargının ucunda yoğunlaştır­mak süvarinin avantajını köklü biçimde artırdı.Ama bu değişim beraberinde sorunlar da getirdi. Şövalyenin zırhı, kılıcı ve mahmuzları ile atların dizgin takımı çok pahalıydı. Savaş atlarının maliyeti daha da yüksekti: Düzgün dövüşmek için şövalyenin en az iki atı olmalıydı ve bu hayvanlar da aynı şekilde zırhla donatılmalıydı. Şövalyenin ayrıca donanımını savaş alanına taşıtmak için birkaç yük beygirine ihtiyacı vardı. Bu bakımdan chvalier ya da cniht denen böyle şövalyelerin kendileri için savaşmalarını isteyen soylu efendiler onlara malikanelerindeki arazileri işleme yetkisini vermeyi (enfeoff ) çıkarlarına uygun buldular. Böyle mülklerden savaştaki yükümlülükleri yerine getirmek için gerekli gelir elde edilebilirdi. Bunun şövalyelerde mülk tutkusunu uyandırması Avrupa'nın oluşumuna katkı­da bulundu. Ancak yeni durumun sonuçlarından biri yönetimin ve meşru otoritenin ya da en azından bir bölümünün kraldan büyük feodal vasal­larına geçmesi oldu. Vergi toplama ve mahkeme kurma hakkını elde eden bu feodal beyler, şikayetleri dinledikleri mahkemelerde kendi kaba (ba­zen çok kaba) adaletlerini uyguladılar. Bu ancak bir noktaya kadar işleyen bir sistemdi. Fransa'nın ve özellikle İngiltere'nin kırsal kesimi bölünerek, farklı ve örtüşen vergi, yargı ve bağlılık sistemlerine dayalı mülklerin bir yamalı bohçasına dönüştü. Kral böyle bir düzende fiilen eşitler arasında birinci olmanın ötesinde bir konuma sahip değildi.
Sayfa 491 - Yapı Kredi Yayınları.
·
42 görüntüleme
ercanscgn. okurunun profil resmi
Japonya'daki "samuraylar" gibi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.