Gönderi

Frerlerin 13. yüzyılda sahneye çıkması, rahiplerin ya da keşişlerin ilgi­lenmediği bir boşluğu doldurmaya yönelikti. Bu akımın öncüleri Assisi'li Francesco (1182-1226) ve Dominic Guzman (y. 1170-1234) o dönemde kilise­nin özgürce sokaklara çıkıp vaaz verecek ve günah çıkartacak, insanlara yaşadıkları yerlerde onlar gibi yaşayarak yol gösterecek gezici din adam­larına ihtiyacı olduğu kanısındaydı. Bu özgürlük frerlerin son derece ör­gütlü ve açık görüşlü olmalarını sağladı: Tarikat düzenlerini aralarına ka­dınları ve maneviyat anlayışlarını benimseyen kilise dışındaki insanları, yani onların ifadesiyle "üçüncüler"i almaya elverecek şekilde uyarladılar. Fransiskenler özelliklerini kurucularından aldılar. Francesco varlıklı bir kumaş tüccarının oğluydu. Tasasız bir çocukluk dönemi yaşadı, kibar ve neşeli mizacıyla tanındı. Dante'nin "Dünyaya bir güneş doğdu," söz­leriyle anlattığı Francesco, Fransız edebiyatını, özellikle de lirik şiiri seven biriydi; ona "Francesco" ("Fransız gibi") takma adı edebi zevkinden dolayı verilmişti. Tabir yerindeyse, doğru yola girişi iki aşamada gerçekleşti. As­sisi ve Perugia askerleri arasında bir çatışmada tutsak düştüğünde hum­maya yakalandı ve Tanrı'ya yöneldi. Serbest bırakıldıktan sonra, bir gün yolda bir cüzamlıya rastladı. O dönemde çok korkulan cüzamlıların çan taşımaları ve sağlıklı bir kişiye yaklaşırken çanı çalmaları zorunluydu. Francis cüzamlıdan uzak durmak yerine onu kucakladı. Ancak yoluna devam edip arkaya bakınca orada kimsenin olmadığını gördü; İsa'nın kı­lık değiştirmiş olarak karşısına çıktığı ve iğrenme duygusunu kardeşçe sevgiye çevirdiği kanısına vardı. Yaşadığı bu olaydan son derece etkilenen Francesco, yıkık bir kiliseyi yeniden inşa etmek için aile servetini kullan­dı. Babası buna karşı çıkınca, genç adam -Assisi piskoposunun ve toplan­mış kalabalığın önünde- ailesinin zenginliğine sırt çevirdi ve yoksulluğa kucak açtı. Bu bazı bakımlardan Buda'yı hatırlatan bir hikayedir.
Sayfa 496 - Yapı Kredi Yayınları.
·
71 views
ercanscgn. okurunun profil resmi
O bir din önderinin en iyi ders verme yolunun ahlaki örnek oluşturmaktan geçtiği kanısındaydı. Büyük karizmaya sahip olduğu için, hayvanlara vaaz vermeye kalkışması bile bir akıl hastalığı belirtisi olarak görülmedi ve müritlerinin taparcasına sevgisi sürdü. Onun sayesinde Fransiskenlerin bebek İsa'ya gösterdiği saygı bugüne kadar gelen Noel beşiği geleneğini başlattı. Francesco'yla ilgili olarak anlatılan başka bir dizi mistik olay vardır. Söz gelimi, bir kuş sürüsünün çevresinde toplanıp öttüğü ve vücudunda İsa'nın çarmıha ge­rilirken aldığı yaralara benzer "işkence izleri" görüldüğü söylenir. Bu de­ğişik olaylar Francesco'nun bir dünya rekoruyla, ölümünü izleyen iki yıl içinde aziz mertebesine yükseltilmesini sağladı. Kurucularının yolundan giden Fransiskenlerin asıl başarısı, ilahiyatın amacını "sırf bilgilendirmek ve aklı ikna etmek değil, gönülleri seferber etmek" olarak belirlemeleriy­di. İmanın iç dünyaya yönelişinin başka bir veçhesiydi bu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.