Gönderi

56 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Çok çok uzun bir zaman oldu inceleme yapmayalı. Aslında her kitabı incelemeye değer bulmuyor oluşum da bunda pek tabi büyük bir etken. Üniversitede ikinci sınıfım ve drama salonundayız. Ders: İlkokulda Drama. Hayatımın en güzel günleriydi şüphesiz. Zıplamalarımız, koşmamız, takla atışlarımız bir çocuğu andırıyordu. Heyecanla gittiğimiz tek dersti zira. Yine bir gün ısınma çalışmalarından sonra dersin hocasıyla otururken bizlere ilkokul çocukları için bu kitabı önerdi . Hatta kitabın bazı yerlerde engellerle karşılaştığını ve mutlaka okuyup okutturmamız gerektiğini de dile getirdi. Üzerinden tam üç yıl geçti. Bir gün dolaşırken gözüme çarptı ve hiçbir romanın bende yaratamadığı çekme kuvvetini yoğun bir şekilde hissettim. Saydım da tam üç ay olmuş kütüphanemde öylece duralı. Aslında her şey vaktini beklediği için olsa gerek ki dün okuma arzusu ile tutuştum. Doğrusunu söylemem gerekirse bir Sınıf Öğretmeni olarak elime epey yakışmıştı. “Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?” diye sorguluyordu Küçük Kara Balık daha ömrünün en güzel yıllarında . Olduğu yerden ,içinde bulunduğu ortamdan başka yerlerin var olup olmadığı heyecanıyla yanıp tutuşmakta haklıydı . Ama içinde bulunduğu ortam buna izin vermeyecekti. O bir Küçük Kara Balık ,etrafındakiler ise tutucu ,bağnaz, meraktan yoksun büyükçe bir beyin yığını… Topluma yerleşmiş kalıpları , düşünceleri esnetmek ,toplumun ördüğü duvarları aşıp da karşıyı görmek istemek hiçbir zaman kolay olmadı. Küçük Kara Balık neler yapmış hep beraber bir göz atacağız. Aslında tüm balıklarla beraber, yaşadığı yerde sonsuza değin mutlu ve sorunsuz bir şekilde yaşayıp gidebilirdi. Lakin onu dürten “merak”duygusu işte o bir kere ilişti mi daha çıkmaz bedenden, zihinden. Küçük Kara Balık’a bundan oldu. O sadece merak etti. İçinde yaşadıkları ırmağın sonunu merak etmesiyle başlayan merakına ilk pranga annesinden geliyor ve uçsuz bucaksız olan bir hayal gücünü kısır bir kalıba sokma uğraşları başlıyor. Ardı sıra diğer balıklar kendi düzenlerini bozacaklarını düşündükleri Küçük Kara Balık’ı çocuklarını da yoldan çıkarmak ile suçlarlar. Ve onu kendilerinden dışlarlar. İşte Küçük Kara Balık toplumu yargılayıp, normlarını kabul etmediği gerekçesiyle dışlanıyor ve merak serüveni başlıyor. Tabi “Sizin gibi yaşlanmış ve cahil kalmış olmaktansa, dünyayı keşfedip bilgin balık olmak istiyorum.”diyerek dışlanmış olmayı pek de umursamadığı görülüyor. Gittiği her yerde engellenmeye , başladığı bu işin sonunun olmadığına inandırılmaya çalışılıyor. Halbuki onun merak ettiği şey bir son da değil ki sadece görmek ve bilmek arzusu. “Gerçekten de hayat, yaşlanıncaya dek küçücük bir yerde dolanıp durmak mı yoksa dünyada hayatta kalabilmek için başka bir yol var mı bilmek istiyorum...”diyerek de zaten gittiği yoldaki amacını da açıklamış oluyordu. O özgürlüğüne düşkün bir balıktı ama karşılaştığı diğer canlılar korkak ve kalıplarından çıkmanın sonları olacağı düşüncesiyle donatılmışlardı. “Bir gün nasıl olsa öleceğim. Ölmek önemli değil, önemli olan, yaşamımla da, ölümümle de başkaları üzerinde etkili olabilmektir.” diyordu Küçük Kara Balık diğer bir balığa. Onun bu zorlu ve bir o kadar sorgulayıcı yolcuğunda oldukça yol aldım…
Küçük Kara Balık
Küçük Kara BalıkSamed Behrengi · Can Yayınları · 202331.4k okunma
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.