Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çabalamak; Ne kadar basit bir eylem kelimesi aslında. Tek bir kelime ama bir bakmışsın ki tüm hayatını bu sözcük üzerine kurmuşsun. Peki ne için? Hayatımın neredeyse her noktasında kendimi bir şeyler için çabalarken buldum. Her yolun başına bu sefer hayır, bu sefer kendimden ödün vermeyeceğim diyerek çıkıyorum ve yolun sonunda yine kendimi aynı noktada buluyorum. Hayatımdaki her insana verici oluyorum ama hiçbir zaman alıcı olmayı becerebilen taraf olamıyorum. Bazı zamanlar geriye dönüp baktığımda insanlara kendimden vere vere bende bir şeylerin eksildiğini hatta kalmadığını gözlemliyorum. Herkes iyi olsun, üzülmesin, kırılmasın derken kendimi yıpratıyorum, parçalıyorum, kendi gözlerimle yok oluşumu izliyorum ve bu uçsuz bucaksız bir okyanusta, derin dalgalara karşı koymak belki de nereye gittiğini bile bilemeden durmadan kulaç atmaya benziyor. İçimde biriktirdiğim belkiler silsilesi, bugünümü de yarınımı da mahvetmeye yeterli olabiliyor. Evet ilişkileri, arkadaşlıkları bitiyorum. Kapıyı çarpıp çıkıyorum bir daha geri dönmeyeceğime dair yeminler ederek ve sonra bunları yapan ben değilmişim gibi etrafta delice anahtarları arıyorum, kapı deliklerinden bakıyorum bazen de kapıları yumrukluyorum, olur da karşı taraftan bir ses bir soluk duyarım diye. Söylediğim cümlelerimi, kararlarımı, düşüncelerimi ve bazen de kendi benliğimi çöpe atıyorum. Sabit fikirli olamıyorum; bazen bir bakışa, bir gülümsemeye, bir cümleye bütün duvarlarımı aşağıya indirebiliyorum. Birine değer verdiğim zaman bütün hayatımı o insana göre şekillendiriyorum. Belki de bu yüzden hep daha fazla üzülen daha fazla kırılan taraf ben oluyorum. Kime ellerim dolu gitsem boş dönüyorum. Ben ellerimi arkada saklar vaziyette çiçekler taşırken onlar şarjörü dolu tabanca taşıyor sanki. Ne zaman umutlansam, birine kendimi açsam en zayıf, en güçsüz anımda bütün namlular benim üzerime dönüyor, bütün kartlar benim masamın üzerine dağıtılıyor. Suç mahalinde tek başıma kalıyorum ve arkada bıraktıkları cesetten hallice silüeti aynaya bakarak gözlemliyorum. Sonra toplanıyorum ki her katil suç mahaline bir kez bile olsa döner klişesi işlerse bana düşündükleri ya da umut ettikleri kadar zarar veremedikleri gerçeği bu sefer de onların peşini bırakmasın. Zihnimin her bir santimetresinden geçen düşünceler boşlukta asılı kalıyor. Ne bir adım ileri gidebiliyorum ne de bir çıkış yolu bulabiliyorum. Herkesin hatalarını, yanlışlarını sırtlıyorum, herkese en iyi versiyonumu vermek için resmen büyük bir savaş içerisine giriyorum ama dönüp dolaşıp mağlup olan yine ben oluyorum. Ben de insanım. Ben de etten kemikten yaratıldım. Herkes kadar benim de hatalarım, yanlışlarım, dik yokuşlarım, engebeli yollarım var ve en önemlisi ben de her geçen gün büyüyorum. Aynı hataları belki bir on defa daha yapıyorum, aynı yollardan belki bir on defa daha geçiyorum ve hepsinde farklı dersler çıkarmaya çalışıyorum. Tıpkı bir fidanın yeşermeye başlaması ve zamanla, yağmur çamur göre göre toprağa kök salıp koca bir çınar ağacına dönüşmesi gibi sen de kendi karakterini oluşturmak için hep bir adım daha ileri gitmeye çalışıyorsun. Bunu yaparken çoğu zaman geriliyorsun işte tam bu noktada çabalama dürtüsü ortaya çıkıyor. Hep daha iyi daha güzel daha zeki olma ihtiyacı için kendi benliğinden yavaş yavaş uzaklaşıyorsun. Doğduğun ilk andan itibaren etrafındaki herkes seninle ilgili beklentiler oluşturmaya başlıyor. Ailen, okulun, sosyal çevren, ilişkilerin. Hiçbiri senin düşüncelerinle ilgilenmiyor, kendi doğru bildiklerini veya sende görmek istedikleri profili sana dayatmaya çalışıyor. Olmanı istedikleri profile uymadığın zaman da toplum tarafından dışlanıyor, hakir görülüyorsun. Oysa ki seni sen yapan bir diğerini o yapan yegâne özellikler her birimizin kendi içinde bulundurduğu kişisel farklılıklar. Kendime ve bu satırları okuyarak benim iç dünyamda yolculuk eden bütün sevdiklerime not; bu yolda birçok defa en dibi göreceksin. Yerlere başkaları için düşeceksin ama her defasında kendin için kalkmayı başaracaksın. Hatalar yapacaksın, belki de gerçekten düşündüğünden çok daha fazla ve büyük. Çok fazla kayıp vereceksin hatta bazı zamanlar kendini bile kaybedeceksin. İnsanlar seni yarı yolda bırakacak bazen de sen onları. Ne yaparsan yap, bu hayat yolculuğunda kim olmayı seçersen seç kimse için hiçbir konu için çabalama. Sen olduğun şekilde güzelsin. Sana gerçekten değer veren seni bütün fiziksel ve ruhsal kusurlarınla kabul eder. Başkalarına merhem olmaya çalışmaktansa ilk başta kendi yaralarını sar. İlk sıraya her zaman kendini koy. Belki de daha güçlü olmanın sırrı biraz da bencil olabilmekten geçiyordur. Kendine yaslanan dik durur hesabı. Korkusuzca bas bütün o can kırıklarının üstüne. İnsanların beklentilerini karşılamak zorunda değilsin bir kez de bırak onlar senin beklentilerini karşılamaya çalışsınlar. Kendini güçsüz hissetme. Bütün savaşlarında en ön cephede tek başına dimdik durduğunu unutma ve son olarak kaybettiklerin için kendini harap etme. Eğer gerçekten sana ait olsalardı kaybolmazlardı. Ama bu yolun kıyısında köşesinde bir gün yine de herhangi bir şeyi kaybettiğini düşünüyorsan unutma kaybettiğin her şey aslında attığın yeni bir adımdır. -eyllkcl
·
2 artı 1'leme
·
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.