Gönderi
Özgürlük Yoksa Aşk da Yoktur
Ahmet Ümit'in okuduğum ilk kitabı. Daha çok sevilen ve övülen kitapları olduğunu biliyorum ancak akademik pek çok kitabın arasına beni çocukluğuma götürecek bir masal sıkıştırmak istedim ve çok da keyif aldım. Kaf dağını bir cümle içerisinde duymayalı epey bir yıl geçmiş. Prensler, padişahlar, saraylar, büyücüler tam da eskiden okuduğumuz gibi. Bu masallarda feminizm aramaya da gerek yok, çünkü çok eski yıllarda f'si bile yok. Sonunun ise böyle olmasını beklemiyordum, masal dediğin mutlu sonla biter ama bu da Ahmet Ümit farkı sanırım. Vermek istediği mesaj doğrultusunda prenslere bu duyguyu yaşatmak istemiş.
Spoiler!
5 farklı ülkenin (kum, su, rüzgar, dağ, buz) 5 farklı prensi aynı gece aynı rüyayı görürler. Kahinlere danıştıklarında rüyalarındaki kızı bulmak için çeşitli yollar aşmak gerektiğini duyunca hemen yola koyulur hepsi. 5 yardımcıları ve bir yol gösterenleri ile çıktıkları yolda bin bir zorlukla karşılaşırlar. Devler, yılanlar, kaf dağına çıkan merdivenler, engin denizler, kumlar altında kalmış şehirler... Gittikleri yerde oranın yerlilerine yardım etmiş olurlar hiç değilse. Çünkü gördükleri ve uğruna savaştıkları kızları gördüklerinde rüyalarındaki kadın olmadığını anlayıp geri dönerler. Bu 5 ülkenin birleşim noktası olan Anlamsızlık Ülkesinde hiçbir zaman savaş olmaz, dinlenmek için oraya gidilir. Prenslerin 5'i de oraya gitmeye karar verir ve hancı ile tanışırlar. Hancı onlara rüyalarındaki kenti yapmaları gerektiğini, kızı ancak bu şekilde bulabileceklerini söyler. 5 yıl boyunca bu kenti inşa ettiren prensler, en sonunda kızı beklemeye başladıklarında Aşk Tanrıçası ile karşılaşırlar ve o anda kız güvercin olup uçup gider. Çünkü o kızı özgür bırakmadıkları için hak edememişlerdir. Aşk için yeterince savaşmışlardır ama kendi benliklerinden ödün vermişlerdir. Mutlu sona da kavuşamayarak inşa ettikleri bu kente hapsolup kalırlar.
·
20 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.