Anton Çehov okumayı çok sevdiğim yazarlardan biri oluyor. Özellikle en çok tiyatro eserlerini okumaya bayılıyorum. Hatta sadece tiyatro eserlerini okusam bile bana yeter diyebilirim çünkü çok
William Shakespeare enerjisi hissediyorum tiyatro yazım tarzında.
Çok uzun zamandır okumaya ara vermiştim yazarımızı bu yüzden büyük bir hevesle sarıldım kitaba. Tiyatro olduğunu gördükten sonra da beklentim iyice yükselmişti. Beklentimi karşıladı diyebilirim eser için.
Konusundan kısaca bahsedersem;
Çehov, ülkesi Rusya'nın ekonomik ve toplumsal olarak karışık olduğu bir dönemde yazdığı Vanya Dayı'da namusuyla çalışan ve kazandığı ile yetinmeye çalışan Vanya ve yeğeni Sonya ile çalışmadan gösterişli bir hayat süren Profesör Serebryakov ve genç karısı Yelena arasındaki çatışmayı anlatır. Eserde bulunan her karakter bir konuda üzüntülü ve sıkıntılıdır. Konunun ne olduğu önemsiz olarak bu sıkıntı tüm eve yayılır ve ilişkilerin etkiler. Birbirleriyle geçinemeyen bir toplum olurlar ve sürekli çatışmalar yaşanır. Profesör ve karısının eve gelmesiyle uyuşukluk, üşengeçlik, tembellik tüm evi bir hastalık gibi sarar ve herkes aynı özelliklere sahip olur, en çalışkanları , farklı görüşlere sahip olan doktor bile. Vanya dayı, ölen kız kardeşinin eski kocası olan profesöre inanmış ve ciddi işler yaptığını kendine inandırmıştır ancak gerçek öyle değildir. Profesör elle tutulur hiçbir işte değildir ve tamamen tembellikle günlerini geçirip, bir şey yaptığına insanları inandırmıştır. Güzel ve genç karısı da onun izinden kendi hayatını heba etmiştir. Genç ve hayatının en aktif olması gereken dönemlerde yaşlı bir profesörle evlenmiş, hayattan bir beklentisi kalmamıştır.
Oyun 4 perdeden oluşuyor. İlk perdede ne olduğunu asla anlayamadım ve karakterleri çözmeye çalışarak klasik rus isim sıkıntısıyla boğuştum. Her karakterin birden fazla olması hala rus edebiyatı için en büyük problem bence ama artık çok alıştığım için bu adapte olma aşamasını hızlı atlatıyorum. Bu durumun en çok yaşandığı yazar benim için Çehov ve Dostoyevski.
İlk perdeden sonra eser akıp gitti. Zaten tiyatro olduğu için çok hızlı bitebilecek bir eser. Bir oturuşta bitirdim ve gerçekten çok beğendim. Her karakterin içine girip ne yaşadıklarını az çok anlayabiliyorsunuz. Yazar o dönemin rusyasını iyi yansıtmış bence. İnsan ilişkileri, çalışmak ve para arasındaki bağlantı, karakter tipleri, toplumun bakış açısını çok güzel yansıtılmıştı. Tek eleştirebileceğim şey bu noktada kısalıktı. Eser çok kısa olduğu için verilmek istenen mesajlar hızlıca verilip bitirilmiş gibi hissettirdi. Daha uzun olsa daha da keyif alabilirdim. Tam o hazzı alamadım bu yüzden.
Vanya dayı karakterini çok sevdim. Aklı başında biri gibi geldi bana hep. Profesöre olan öfkesi çok güzel yansıtılmıştı. O koruyucu dayı rolü de hoşuma gitti. Eserdeki en açık sözlü ve dürüst insandı bence. Sadece profesörün genç karısına olan aşkına çok değinilmemişti ama bence önemli bir noktaydı. Yazara bu konuda daha çok sahne malzemesi çıkabilirdi. Çok kapalı kalmıştı bence bu kısım. Daha çok doktor ve kadının aşkı üzerine durulmuştu.
Doktor karakteri karışık bir karakterdi benim için. Çözmekte en çok zaman harcadığım o oldu. Kimden hoşlanıyor, çalışkan ama neden tembelleşmiş konusunu anlamam uzun sürdü ama sonrasında çözdüm ve bu karakter de hoşuma gitti. Sadece çok aklı başında ve güvenilir bir karaktermiş gibi gelmedi Vanya dayı kadar. tiyatro eserlerindeki deli karaktermiş gibi hissettim.
Profesör karakterinin üzerinde hiç durulmamıştı. Sahneleri çok azdı bence arttırılmalıydı çünkü asıl onun yüzünden çıkıyordu ana konu.
Genç karısının ve Sonya karakterinin de çok güzel aktarıldığını düşünüyorum. İkisinin de psikolojik analizleri güzeldi Özellikle Sonya'nın saflığı beni etkiledi. Çok tatlı bir karaktermiş gibi geldi. Doktora duyduğu saf aşk çok güzeldi. Hemen kabullenişi ve düzgün hareketleri çok hoşuma gitti.
Genel olarak beğendiğim bir eserdi. O dönemin rusyasına bakmak için, çehov'un mükemmel kalemiyle tanışmak için bence okunabilecek bir tiyatro. Hem okuması çok zevkli hem de hemen bitiyor.
Çehov'un en sevdiğim tiyatroları arasına girdi diyebilirim.
Martı en sevdiğimdi ama şuan bu eser onunla kapışır sanırım.
