Gönderi

1062 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 13 days
Yaklaşık olarak iki yıl önce ablamın okuyup etkilendiği için bana da aldığı, ama iki yıldır kalınlığı sebebiyle kaçtığım bir kitaptı. Ancak başladıktan sonra bir haftada bitirerek ne kadar akıcı ve güzel olduğunu anladım. Eserin adı dolayısıyla sadece tek bir karakter üzerine yazılmış gibi algılansa da bir çok karakter ve bu karakterlerin birbirlerinin hayatlarına girip çıkıp etkileyip yönlendirmeleri üzerine kurgulanmış bir romandı. Her bir karakter için ayrı ayrı başlıklar açılabilecek türde bir hikayesi vardı ama uzunluğu hikayenin yanı sıra biraz da her bir karakter üzerinden dönemin sorunlarına, tartışma konularına uzun uzun değinmesi sonucu olmuş. Tarım, işçiler, yönetim, memuriyet, ekonomi, ahlak, savaş, din… Karakterleri konuşturarak her bir fikri ve öneriyi zorlamadan okuttu diyebilirim. Yine de bazı bazı artık hikaye akışına dönsek diye sıkıldığım oldu. *********Yorumumun kalanı tamamen spoiler içereceği için burada bir uyarı vermek isterim. ******** Hikayenin bendeki algısı, Anna Karenina ve Vronsky’in çarpık ilişkisinin karşısında, Kiti ve Levin’in ahlaklı ilişkisi arasında karşılaştırma yapıyormuşuz gibiydi. Kitapla ilgili yorumlarda genelde farkettiğim bir nokta olan Anna Karenina’nın romantize edilmesi açıkçası beni oldukça rahatsız etti. Dönemin şartları gereği bağımsızlık düzeyi oldukça az olmasına karşın, aşık olsa dahi bu şekilde ahlaksız ve çirkin bir ilişki yürütmesini mantıksız ve zayıfça buldum. Anna sevilmek isteyen, canlı, güzel, dikkat çekici ve genç bir kadın. Sevilmek ve ilgi görmek istemesi, içinde bulunduğu evlilikten mutsuz olması en doğal hakkı, bunlara laf etmiyorum. Ama bir kadın veya bir erkeğin, başka birine aşık olmaları durumunda (ki bu durumu da normal gördüğüm söylenemez ama bu başka bir tartışma konusu), bu işi daha ahlaklı ve dürüst bir şekilde çözmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ama Anna’nın yasak aşk yaşadığı halde, kocasını daha da aşağılayarak herşeyi göz önünde çekinmeden yaşamaya devam etmesi, kocasına itiraf ettikten sonra bile kocasının duruma göz yummak için ondan istediği tek şeyi bile yerine getirememesi bana çok aşağılık ve adi geldi. Ki zaten bilinçaltında Anna’nın da böyle düşündüğünü humma altında söylediklerinden çıkartabiliriz heralde. Tabi bunların yanı sıra yasak aşkı için ilk evladından vazgeçen kadının, yasak aşkından olan kızından da ilk çocuğu sebebiyle soğuması bana tamamen zayıflık, bahane, kötülük olarak geldi açıkçası. Ayrıca evli bir kadına açık bir şekilde reddetmesine karşık sapık gibi takılan bir adamın da aşk ve romantizmle alakası olamaz diye düşünüyorum. Eğer aşksa bile elde etme arzusu ve güç gösterisi üzerine kurulu toksik bir aşktan bahsedebiliriz. Kendisini kocası gibi görme yüzsüzlüğü, olaylar ciddiye bindikten sonra hafiften yaşamaya başladığı pişmanlıklar, sağlıksız ilişki, ben bağımsızım tripleri o kadar iticiydi ki neredeyse Anna’nın kocasına sempati duyacaktım. Buna paralel olarak Kiti’nin olanlardan sonra (yine şu an muhtemelen o dönemin şartlarını anlamadığım için mantıksız gelen abartı bir bunalım hali) Levin ile sadakatli bir ilişki sürmeleri gayet hoştu. Her ne kadar arada toksik kıskançlıklar, gereksiz dramalar olsa da Anna ve Vronskiy arasındaki toksik ilişkinin yanında resmen öptüm başıma koydum. Levin’in ahlaklı ve sadakatli tavrının sürekli diğer erkekler tarafından eleştirilmesi ve dalga geçilmesi de ayrı sinir etti beni. Kitabın sonunda Anna’nın intiharını maalesef sosyal medyadan zaten öğrenmiştim ancak öğrenmesem de şaşırtmayacağına eminim. Seçtiği yolda karakterinin asla kaldıramadığı aşağılanma gerçekten çok ciddi boyuttaydı ama bunu öngörememiş olması üzücüydü. Toparlayacak olursam bende genel olarak sinir harbi, asabiyet ve saç baş yolma arzusu uyandıran bir yolculuktu. Tabi bu kötü değil aksine oldukça etkileyici olduğu anlamına gelir. Elbetteki herkese tavsiye edeceğim bir eser.
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939.4k okunma
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.