Gönderi

158 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Peki sen hiç aç kaldın mı? Hadi gelin şu incelemeye bir göz atalım
Öncelikle sevgili okurlar kitabı uzun zaman önce okumuştum. Kitaptan o kadar etkilenmiş olmalıyım ki hatırlıyorum açlıktan midem kazınmıştı. Neredeyse her sayfasında 'yeter artık aldığın şu üç kuruşla da git kendine bir şeyler al ye diyordum' kitabın karakterine... Bahsedilen açlık öyle bir açlık ki; kahramanın parmaklarını ısırıp kanıyla midesini yatıştırmaya talaş yiyerek ayakta kalmaya yeleğinin düğmelerini satıp ekmek almaya giden bir süreci anlatır. Yine de tüm bu sıkıntıların amacı yazmaktır. Namusuyla yazmak.Yoksa üç günlük açlığınızla bakkala gidip size uzatılan ekmek yerine ille de mum istemek başka türlü açıklanamazdı. Bir fakir ne denli zarif olabilir, bir zarif ne denli aç kalabilir, bir kitap bir okuru nasıl parcalayabilir? İşte bunu öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyun. Gözüm korktuğu için aylardır kütüphanemde çaresizce okunmayı bekleyelen , 1920 Nobel Edebiyat ödüllü o kitap :) Nedense ödüllü kitaplar beni biraz korkutuyor. Ödül alacak kadar başarılıysa dili gerçekten ağırdır diyorum. Aynı duyguyu yine ödüllü "Yabancı" kitabında da yaşamıştım ve korkularım boş çıkmıştı. Bu kitapta korkularımı boşa çıkardı çünkü gerçekten akıcı bir kitaptı Kitap bana biraz Martin Eden'i çağrıştırdı. Belki de o yüzden hoşuma gitti. Kitapta yazar olmaya çalışan çaresiz bir karakterimiz var. Fakirlik içinde yazdığı makalelerden az da olsa bir şeyler kazanan ve bu kazandığıyla tık kanaat geçinen Andreas Tangen... Aslında kitapta karakterin ismi hiç söylenmedi. Bu ismi karakterimiz kendi uydurmuş. Aynı şekilde sevdiği kıza da "Ylajali" diye bir isim uydurmuş. Bu kelime kitapta karşımıza bolca çıkıyor. Adreas Tangen , kiralık odalarda , yarı aç yarı tok, sefil bir hayat sürmekte. Gazetede yayınlanan bir kaç yazısından kazandığı para ile karnını doyurmaya çalışıyor. Uzun günler açlık çeksede ileride ünlü bir yazar olacağına inancı tam. Bazı işlere girmeyi deniyor ama maalesef başarılı olamıyor . Öyle ki artık karnını doyurabilmek icin elbiselerini bile satmaya başlıyor. Sokaklardan ilham alarak farklı hikayeler yazmaya başlar ve bu hikayelerinde ki kurgular artık zihninde gerçeklerle karışır. Bazen yazdığı makeleden iyi bir para alır. Kirasını öder ve durumunu biraz düzeltir. Fakat bu uzun sürmez ve yine sefalet dolu günler başlar. Gururundan hiç bir yardımı kabul etmez. Evsiz olduğu gerçeğiyle yüzleşmez. Ona yardım etmek isteyen insanları geri çevirir ve durumunun kötü olduğunu gizler. Bu sefalet dolu yaşam zamanla sinirlerini de yıpratır. Öyle ki artık yazılarından hiç birine olumlu yanıt alamaz. Kitabın sonunda artık son çare bir gemide iş bulur. Ben açıkçası kitabın sonunda karakterin ya açlıktan, soğuktan öleceğini ya da intihar edeceğini düşünmüştüm. Bu şekilde bitmesi beni şaşırttı. Belki de zaten bu kadar bitkin bir vücut ile gemi hayatına dayanamayacak ve ölecek. Karakteri bunu bile bile bu yolculuğa çıkıyor. Hiç dönemeyeceğini bile bile... Yazar burada hikayenin sonunu bizim tamamlamamızı istemiş olabilir. Oldukça üzücü bir kitaptı. Hayallerinden asla vazgeçmeyen, gururlu , yetenekli bir yazar ve hayatın gerçekleri... Sevdiğim kitaplar arasına girdi. Okumanızı cidden tavsiye ederim:)
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728.1k okunma
·
2 plus 1
·
942 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.