“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı..”
“gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim.”
Olaylar karakterimizin arkadaşı Hamdi’nin ona iş bulması ile başlıyor. Karakterimiz başladığı işte Raif Bey ile oda arkadaşlığı yapmakta. Raif içerisine kapalı, kimseye ilgi alaka göstermeyen nötr bir karakter. Fakat karakteriniz Raif Bey’in neden böyle olduğu ile ilgili gün geçtikçe içini bir merak kaplar, daha da yakından hayatına dahil olmak durumunda kalır.
Raif Bey’in zayıf bir bünyesi olduğundan sürekli hastalanır hale gelmesi ile evlerine ziyaret eden karakterimiz samimiyetini geliştirir bir nokta da hayatına dahil olur. Fakat bir gün zayıf bünyesinin hiç olmadığı kadar kötüleşmesi ile karakteriniz evlerine daha sık uğrayarak işlerini halletmek için yanına uğrar hale gelir. Bir yandan karakterimizin Raif Beye olan ilgisinden ötürü bu durum onun daha da ilgisini çeker. Daha önce hiç böyle olmadığını öğrenerek Raif Bey’e durumun neden böyle olduğunu sorar ve ilk defa doğruyu söyleyerek sokakta bağrı açık gezindiği için soğuk aldığını söyler. Ailesi sorduğunda ise Raif bey bunu dile getirmez. Karakterimiz Raif Beyle samimiyet kurması onu gururlandırır.
Raif Bey’de bu durumu aklına getirirmişcesine “Seninle de hiç konuşamadık.” der. Raif bey karakterimizden bir ricada bulunur ve iş yerinde bulunan çekmecesindeki eşyalarını getirmesini ister. Karakterimizin getirdiği eşyalar arasında en mühim olanı siyah bir defter, Raif Bey onu direkt sobaya atarak imha etmesini ister. Karakterimiz meraklanır hiç bir fikri olmadığı bu adam hakkında bir şeyler öğrenmeye aç bir şekilde okumak istediğini söyler.
Bütün hikayemiz. Raif Bey’in 24 yaşında Almanya’ya Sabunculuğu öğrenmek için gittiği sırada başlar. Babasının ricası ile giderek sabunuculuk öğreneceği sırada, Avrupa’yı gezer ve bir sergide 
Kürk Mantolu Madonna tablosuna denk gelir.
Bu tablodaki kadına derin bir yakınlık duyar, Almanya sokaklarında birgün denk gelirler ve samimiyetleri başlar.
Maria Puder adındaki kadın ile “dost” olarak bir süre geçinirler. İçten içe Raif ve Maria birbirlerine karşı bir sevgi bağı kurar ve bu dili öylesine geliştirirler ki iyi kötü her anlarını beraber geçirirler.
Bundan sonrası tamamen Sabahattin Ali’nin dediği gibi “Karşılık beklemeden sevmek, sevmek için sevmek!”
Bir süre sonra Raif Bey’in babası vefat eder, Türkiye’ye dönmek zorunda kalır. Raif ve Maria birbirlerinden bedenen ayrılmalarda ruhları birbirlerine bağlıdır. Öyle ki uzun bir süre mektuplaşırlar Raif Bey’in durumu düzeldikçe sonra onu yanına getireceği zamanı beklerler. Bir süre sonra tam mektuplaşmaların ardın arkası birden sebepsiz ve anlamadığı bir şekilde kesilir.
10 sene sonrası işte bütün gerçekleri öğrenir. 10 sene boyunca Maria’yı suçladıktan sonra ruhu bütün olabilecek ihtimallere karşı kenetlenir…
Bu kült eserin gerçekliğe bu kadar benzeyişi insanları etkiler. 
Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, BBC’ye verdiği bir röportajında Maria’nın gerçek bir kişi olduğunu onaylamaktadır.
Kitabı okuduktan sonra etkilenmemek elimde değildi ki gerçek olduğunu öğrenmek ve bu hislerin yaşanmış olması.. Benim kalbime işledi..
Siz okurlarında umarım içine işler okutmanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
·
1 artı 1'leme
·27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.