Gönderi

·
Not rated
Yaban
Yaban
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Milli mücadele dönemi, Türkiye'nin bağımsızlık savaşı sürecinde ortaya çıkan edebi eserlerle doludur. Bu eserler beni derinden etkiliyor, çünkü dönemin yazarları toplumun en temel sorunlarını çok iyi anlamış ve karakterleri aracılığıyla bu sorunları dile getiriyorlar. Bu eserlerde doğru ve yanlış kavramları karakterlerin gözünden görerek gerçekten o zamanın tarihine bir göz atmamızı sağlıyorlar. Karakterlerin istekleri ve acı çekmeleri, toplumda nasıl bir izlenim bıraktıklarını da çok etkileyici bir şekilde gösteriyor. Milli mücadele dönemi eserlerinin, dönemin toplumsal ve siyasi atmosferini yansıttığına şüphe yoktur. Bu eserlerde yer alan karakterler, genellikle halkın içinden seçilmiş bireylerdir ve toplumun en temel sorunlarını yaşayarak bizlere aktarırlar. Bu sorunlar genellikle yabancı işgali, toprak sorunu, eğitim eksikliği, kadın hakları gibi konuları kapsar. Yazarlar, bu sorunları kendi karakterlerinin yaşamlarında işler ve böylece toplumun gerçekten yaşadığı zorlukları anlatır. Karakterlerin istekleri ve acı çekmeleri, toplumda nasıl bir izlenim bıraktıklarını anlamamızı sağlar. Örneğin, bir karakterin halkın bağımsızlık konusundaki isteğini temsil etmesi, bizlere o dönemdeki toplumun birlik ve beraberlik içinde olduğunu gösterir. Aynı şekilde, bir karakterin eğitim eksikliği nedeniyle acı çekmesi, toplumun eğitim konusundaki sorunlarına ayna tutar. Bu karakterler aracılığıyla, dönemin toplumsal yapısı ve sorunları hakkında derin bir anlayış kazanmamızı sağlarlar. Dönemin yazarları, karakterleri çok iyi şekilde canlandırarak toplumun en temel sorunlarını dile getirirler. Bu karakterler, gerçek hayatta karşılaşabileceğimiz insanlara benzerlik gösterir ve böylece hikayeleri daha gerçekçi hale getirirler. Yazarlar, karakterlerin duygusal ve zihinsel dünyalarını ustalıkla yansıtarak, okuyucunun empati yapabilmesini sağlarlar. Bu sayede, okuyucu dönemin toplumsal sorunlarını daha iyi anlar ve bu sorunlara karşı duyarlılık geliştirir.Milli mücadele dönemi eserlerinde doğru ve yanlış kavramları, karakterlerin gözünden görmek bize o zamanın tarihine bir göz atmamızı sağlar. Bu eserlerde yer alan karakterlerin, kendi değerlerine ve inançlarına göre doğru ve yanlışa karar verdiklerini görürüz. Bu kararlar, o dönemdeki toplumun değerlerini ve inançlarını yansıtır. Bu şekilde, dönemin toplumsal yapısını ve değerlerini daha iyi anlamamızı sağlarlar. bu gün ele alacağımız Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban" kitabı, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Bu roman, 1932 yılında yayımlanan ve Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde yaşanan değişimleri anlatan bir başyapıttır. Yakup Kadri, yazarlık kariyeri boyunca toplumsal olayları ve bireylerin iç dünyalarını ustalıkla işleyen bir yazardır. "Yaban" da bu yeteneğini göstererek, okurlara o dönemin en çarpıcı gerçeklerini aktarmaktadır. Roman, 1920'lerin sonlarına doğru İstanbul'dan Anadolu'ya yapılan bir yolculukla başlar. Yakup Kadri, karakterler aracılığıyla Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemleri karşılaştırırken, okurlara o zamanın olaylarını çok güzel bir şekilde görmelerini sağlar. Ahmet Celal'in Anadolu'da başından geçen olaylar, okurlara o dönemin gerçekliklerini yansıtır. Romanda, köylerde yaşanan yoksulluk, cehalet ve geri kalmışlık gibi sorunlar ustaca anlatılırken, aynı zamanda modernleşme çabaları ve Cumhuriyet'in getirdiği değişimler de vurgulanır. Yakup Kadri, okurlara o dönemdeki toplumsal yapıyı ve insanların yaşadığı zorlukları anlatırken, aynı zamanda bu değişimlerin getirdiği umutları da aktarır. Romanın diğer önemli bir yanı ise, karakterler arasındaki çatışmaları ve iç dünyalarını işlemesidir. Ahmet Celal'in Anadolu'ya gitmesiyle birlikte, farklı karakterlerle karşılaşır ve onların hikayelerine tanıklık eder. Bu karakterler arasında, geleneksel değerlere bağlı kalanlar ile modernleşme çabaları içinde olanlar arasındaki çatışmalar ön plana çıkar. Yakup Kadri, romanında bu çatışmaları ustalıkla işlerken, okurlara farklı düşünce ve yaşam tarzları arasındaki çatışmaları görmelerini sağlar."Yaban", Yakup Kadri'nin dil ve anlatım gücünü de sergileyen bir romandır. Yazar, olayları ve karakterleri gerçekçi bir şekilde tasvir ederken, aynı zamanda duygu ve düşünceleri de ustaca aktarır. Romanın içerisindeki ayrıntılar, okurların o dönemin atmosferine dalmalarını sağlar ve onları olayların içinde hissetmelerini sağlar. Karakterler Ahmet Celal: Vatan aşkı ile yaşayan, köydeki cahilliğe bir son vermek için çabalayan ve köy yaşamına alışkın olmayan kişidir. Salih Ağa: Çıkarcı, insanları çıkarları doğrultusunda kullanarak ezmeye çalışan kişidir. Mehmet Ali: Ahmet Celal’in Emireridir. Ahmet Celal’i köye davet eder. Mehmet Ali’nin Annesi: Toprağı için yaşayan, bir avuç toprakla geçinmeye çalışan cahil bir kadındır. Basklarının sözüne itibar eder ve hiçbir şeyden haberi yoktur. Emine: Mehmet Ali’nin kız kardeşi ve İsmail’in eşidir. Ayrıca Ahmet Celal’in ilgi duyduğu kızdır. İsmail: Emine’nin eşidir. Bekir Çavuş: Askerlik görevini yaptığından ötürü dönen olayların farkındadır. Ancak yaşadığı ortam nedeni ile bildiklerini söylemekten kaçınır. Özet Birinci Dünya Savaşı'nın korkunç etkileriyle yüzleşen Ahmet Celâl, savaşta yedek subay olarak yer aldığı süre boyunca büyük bir mücadele verir. Ancak savaşın acımasız yüzüyle karşılaşır ve bir kolu kaybederek geri döner. İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesiyle birlikte, Ahmet Celâl, emiri Mehmet Ali'nin daveti üzerine Porsuk Çayı kıyısındaki köyüne gider. Ancak, zihninde sürekli devam eden savaşın etkisiyle köyde tam anlamıyla huzur bulamaz. Ahmet Celâl, köydeki huzursuzluğun etkisiyle her gün gazete getirerek, savaşın gelişmelerini takip etmeye çalışır ve köylülere bu gelişmelerin önemini anlatmaya çabalar. Ancak köy halkı, yoksulluk ve cehaletlerinden kaynaklanan Salih Ağa'nın etkisi altında yaşamaktadır ve onun söylediklerine inanmaktadırlar. Bu durum, Ahmet Celâl'i derinden üzmekte ve köylüler tarafından dışlanmasına neden olmaktadır. Ona "Yaban" olarak bakılır ve yaklaşılmaz biri olarak algılanır. Bu durum, genç subayı depresyona sürükler ve bir gün içine düştüğü bunalımdan kurtulmak için yürüyüşe çıkar. Ahmet Celâl, yürüyüş sırasında Emine ile tanışır ve onunla ilgilenmeye başlar. Ancak Ahmet Celâl, Emine'nin Mehmet Ali'nin kardeşi İsmail'in eşi olduğunu öğrenir. Bu durum, ikisinin ilişkisinin karmaşık bir hal almasına neden olur. Günler geçtikçe, köy Yunanlılar tarafından işgal edilir ve Rumlar köyü yakar, köylülere işkence eder. Bu korkunç olayda pek çok köylü hayatını kaybeder. Ahmet Celâl, Emine ile birlikte bu ölüm cehenneminden kaçmayı planlar ancak arkadan vurulur ve ikisi de yaralanır. Zorlukla köy mezarlığına sığınırlar ve sabaha kadar orada beklerler. Ertesi gün ayrılmak zorunda kalacaklardır, ancak Emine'nin yaraları ağırdır ve yürümeye elverişli durumda değildir. Ahmet Celâl, içinde bulundukları zor durumun farkındadır ve Emine'nin hayatta kalması için elinden geleni yapmaya karar verir. Günlüğünü Emine'ye teslim eder ve bilinmeyen bir yöne doğru ilerler. Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra düşman ordularının bölgeden çekilmesi üzerine, köye gelen araştırma heyeti, yıkıntılar ve kömürleşmiş insan kemikleri arasında Ahmet Celâl'in anılarını yazdığı defteri bulur. Defter, kenarları yanık ve yırtık halde olup son anda Emine'ye teslim edildiği bilinmektedir. Bu defter, Ahmet Celâl'in yaşadığı zorlu süreci ve hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Ahmet Celâl'in hikayesi, savaşın insan üzerindeki etkilerini ve insanın içindeki gücü ortaya koyan bir örnektir. Savaşın acımasızlığına maruz kalan ve bir kolu kaybeden Ahmet Celâl, umutsuzluğa kapılmadan hayatta kalmak için savaşır. Ancak, savaş sonrası köydeki huzursuzluk ve cehalet, onun içsel mücadelesini daha da zorlaştırır. Ahmet Celâl'in Emine ile karmaşık ilişkisi, hayatta kalma mücadelesinin bir parçası haline gelir. Ahmet Celâl'in hikayesi, insanın içindeki gücü ve dayanıklılığı vurgularken aynı zamanda savaşın insan üzerindeki etkilerini de gözler önüne sermektedir. Savaşın yıkıcı gücü, Ahmet Celâl'in yaşadığı zorlu süreci ve hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi anlamamıza yardımcı olur. Ahmet Celâl'in günlüğü, savaşın acımasızlığını ve insanın içindeki umudu yansıtan bir belge olarak değer kazanır. Ahmet Celâl'in hikayesi, sadece bir bireyin yaşadığı zorlukları anlatmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun içinde bulunduğu durumu da gözler önüne serer. Köylülerin Salih Ağa'nın etkisi altında olması ve Ahmet Celâl'e yabancı gözle bakmaları, toplumdaki cehaletin ve yoksulluğun bir sonucudur. Bu durum, Ahmet Celâl'in içsel mücadelesini daha da derinleştirir ve onun hayatta kalma mücadelesini anlamamızı sağlar. Celâl'in hikayesi, savaşın acımasızlığını ve insanın içindeki gücü anlatan bir örnektir. Hayatta kalmak için verilen mücadele, insanın içindeki umudu ve dayanıklılığı yansıtır. Ahmet Celâl'in günlüğü, bu mücadeleyi ayrıntılarıyla anlatırken aynı zamanda savaşın etkilerini ve toplumdaki cehaletin sonuçlarını da gözler önüne serer. Ahmet Celâl'in hikayesi, sadece bir bireyin yaşadığı zorlukları değil, aynı zamanda insanın içindeki gücü ve toplumdaki sorunları da ele alır.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144.4k okunma
·
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.